İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Öfke...

Öfke...


 

Neredeyse her gün medyada kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti haberlerini duymakta, okumaktayız. Sudan sebeplerle gençlerin, hatta çocukların arkadaşları ile tartışmalarının yaralamalarla, ölümlerle sonuçlandığı haberleri de aynı sıklıkta basında yerini almakta.

Televizyonlarda gösterilen cinayet haberleri, kazalar, kavgalar, iş zorlukları, trafik, sosyo-ekonomik koşullar gelecek kaygısı vb. nedenlerin tüm toplumu olumsuz yönde etkilediği uzmanların ortak görüşü. Türk halkının psikolojisi neredeyse bozuldu artık. Birçoğumuz kendimizi gündelik hayatımızda sıkıntılı, tedirgin ve baskı altında hissetmekteyiz.

Adeta son yıllarda, asabi, tahammülsüz ve öfkesini kontrol edemeyen sevgi ve hoşgörüden yoksun bir topluluk haline geldik.

Yediden yetmişe hepimizin coşku heyecan ve sevinçle karşıladığımız bayramlarda dahi kimilerimiz zaman zaman tahammülsüz, hoşgörüden uzak ve öfkemize hâkim olamıyoruz. Öyle ki, bayramın üçüncü günü hıncahınç dolu belediye otobüsünde genç bir delikanlı orta yaşın biraz üzerinde bir beyefendinin farkında olmadan ayağına bastı. Delikanlı hemen dönerek beyefendiden özür dilemesine rağmen, beyefendi bir öfke ile suratı kıpkırmızı bir vaziyette delikanlıya söylemediği ağır söz ve hakaret bırakmadı. Ağır sözler ve hakaretin arkasının kesilmemesi üzerine delikanlıda tahammül edemeyerek efendi duruşunu bozdu ve oda beyefendiye karşı ağır konuşmaya başladı sözlü münakaşa yumruklaşma dönüşünce, Yolcuların bir kısmı beyefendiyi! Sakinleştirmeye çalışırken, bir kısmı da delikanlıyı otobüsün arka kısmına götürerek olayın büyümesini önlediler. Fakat beyefendinin sesinin tonajı düşmesine rağmen söylenmesi bir müddet daha devam etti. Bu ve benzeri olaylarla nerdeyse her toplu taşıma aracına bindiğimde karşılaşıyorum. Ya yolcular arasında ya da yolcu ile şoför arasında mutlak laf dalaşına girilen zaman zaman da güç kullanımına dönüşen olaylara sanırım sizlerde şahit oluyorsunuz.

Aynı apartmanda, altlı üstlü, yanında veya karşısında oturan komşusu ile çöp, gürültü, çocuk, vb. incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden çıkan tartışmalar şiddete hatta adli vakalara varacak kadar büyümekte. Bu kadarına da pes dedirtecek şekilde, caddede, parkta, toplu taşıma aracında, markette insanların birbirine gayri-ihtiyarı farklı bakışından mana çıkarmak sureti ile kavgaya dönüşen sataşmalar ve tartışmalara dahi şahit oluyoruz.

Tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük ve öfke o kadar insanımızın içine işlemiş ki; gündelik yaşantımızın her alanında örneklerini sıkça görüyoruz.

Trafikte de durum farklı değil, yol verme, önüne kırma, sağdan geçme, yol hakkı, uzun farları kullanma, ışıkta geç kalkma, hızlı veya yavaş sürme, gereksiz korna çalma vs. nedenlerden ve küçük çapta kazalarda o kadar sık kavgaya dönüşen tartışmalar yaşanıyor ki. Örneğin; Geçtiğimiz günlerde Adana?da bir mahalleden geçen minibüsün önüne ara sokaktan gelen bisikletli çocuk çıkıyor, Minibüs şoförünün çocuğu fark etmesiyle birlikte durması neticesinde minibüsün altına giren çocuk yara almadan kurtuluyor. Çocuğa yardım amacı ile minibüsten inen şoföre mahalle sakinleri odunla saldırıyor, olayı evin penceresinden gören bir mahalle sakini ikinci kattan minibüsün üzerine atlamak sureti ile minibüste bulunan diğer kişiye saldırıyor. Kazaya da sebebiyet verenin aslında bisikletli çocuk olduğu, Şoför ve yanındakine saldıranların kazaya maruz kalan çocuk ile her hangi bir yakınlıkları olmadığı halde bir öfke ve şiddet eğilimi göstermeleri düşündürücüdür.

Sinirlendirilen, damarına basılan kimse, buna sebep olana bağırıp çağırmaktan, içini boşaltmaktan bir ferahlık dahası bir haz duyar. Onun için atalarımız, ?Öfke baldan tatlıdır.? Demiş. Ancak unutulmalıdır ki, Olaylar karşısında öfkeye kapılan kişi ne yaptığını bilmez. Tamamen duygularının esiri olur. Yaptıkları düşünceli davranışlar olmaz. Bu nedenle, ?Öfkeyle kalkan zararla oturur.? Diye boşa denilmemiş. Oysa insan bütün hareketlerini bilinçli olarak yaptığı sürece olumlu sonuç alır öfkelenen insan, duygularıyla hareket edeceği için kendisine zararı dokunabilecek davranışları bile yapar. Akıllı insan öfkesine hâkim olan insandır. Öfkeli anında aklına eseni yapmayan insandır, öfkeyle hareket etmeyen, öfkesi geçtikten sonra, kendisini büyük zararlardan koruduğunu anlar.

Yaşadığımız toplumun, ahlaki konuların ya da aile içinde ve iş ortamındaki ilişkilerin, insana belirlediği kurallar. Bu tip kuralların ise kişileri ne kadar da çok sınırlandırdığı, Kurallar ile karşıladığında çoğullarının çıkarlarının zarar görmemesi uğruna alttan alıp susmayı tercih etmeleri. Her bir geri adım ise, kişinin içine sürekli bir şeyler atmasına bastırmasına ve biriktirmesine neden oluyor. Kişi, bir çok nedenden dolayı sürekli hislerini ve öfkesini ifade etmek yerine kendini baskılayıp duygularını içine atıp. Sonra da hiç olmadık bir anda ve yerde patlıyor, tepki gösteriyor, sinirleniyor, ağlıyor, bağırıyor ve hatta öldürüyor. Evet, hatta öldürüyor..

Bu nedenle, duygularımızı, tepkilerimizi, düşündüklerimizi vb. bastırarak, maalesef günden güne doğallığımızı da kaybediyoruz. Ne yazık ki eğitim sisteminden tutun, aile içi davranışlarımız ve ilişkilerimize kadar bu dünyadaki tüm kurallar bizlere hep bastırmayı öğretiyor. Baskı ise birçok başka sorunu da beraberinde getiriyor. Ancak, insan hak ve hürriyetlerini, toplum düzenini ve adaleti sağlamak, yaşama belli bir düzen ve tabi ki bir takım kurallar konulması ve bu kurallara uyulması ile mümkün olacağı da unutulmamalıdır.

Şunu çok iyi bilmeliyiz ki huzur, dışarıdan gelecek ya da satın alınabilecek bir şey değildir. Huzuru ancak kendi içinizde bulabilirsiniz. Bazı şeyleri bilmediğimiz ve basit uygulamalara dikkat etmediğimiz için tabii ki huzursuzuz. Bilgi sahibi olup ta öğrendiklerimizi gündelik hayatımıza geçirip pratiğe döktüğümüzde, huzur da kendiliğinden gelecektir. Diye düşünüyorum. Bilinçli, sakin ve huzur içerisinde bir yaşam dileği ile?

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı-Yazar

19.10.20137adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi