İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Puzzle dönen eğitim sistemi

Puzzle dönen eğitim sistemi



Türkiye?de bir türlü dikiş tutturulamayan, milyonlarca öğrencinin istikbaline ipotek konulan kanayan yarası adı milli fakat milliliği tarihe karışmış eğitim sistemimiz.

Hızla değişen ve gelişen dünyada eğitim sistemlerinin kendilerini sürekli olarak yenilemeleri ve geliştirmeleri kuşkusuz kaçınılmaz hale gelmiştir. Toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi doğrudan eğitim sistemiyle ilgilidir. Toplumsal dinamizm ve çevresel etmenler ülkelerin eğitim sistemlerini yakından etkilemektedir. Bu hızlı değişim süreci, daha nitelikli eğitim ve daha nitelikli insan gücünün yetiştirilebilmesi konusunda toplumları sürekli bir arayışa yöneltmektedir. Çünkü kalkınmanın yolunun eğitimden geçtiği, bugün her akıl sahibi tarafından kabul edilen bir gerçek haline gelmiştir.

SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM.

Ülkemizde de eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması hususunda sürekli bir çalışma ve arayış sürdürülmüştür. Zorunlu temel eğitimde nitelikli insan gücü yetiştirilmesi hedeflenmiş. Bu amaçla 1973 yılında 1739 sayılı yasa ile zorunlu ilköğretimin sekiz yıla çıkarılması öngörülse de, ancak 18 Ağustos 1997 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4306 sayılı kanunla hayata geçirilebilmiştir. 1997-1998 öğretim yılından itibaren bütün ülke çapında sekiz yıllık zorunlu ilköğretime uzun süren büyük tartışmalar sonucunda geçilmiştir.

Kimilerine göre özellikle ilköğretim kademesinde yapılan düzenlemeler ve zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması ile daha nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde önemli bir adım olarak görülse. Kimilerine göre bunun altında yatanın aslında imam hatip okullarının önünü kesmek ve imam hatip okullarının orta bölümünün kapatılmasına yönelik bir çalışma olduğu öngörüsü ülke gündemini uzun süre meşgul etmiştir.

Ülkemizde yürütülen politikalar ve çıkarılan kanunların çoğu zaman yüzeysel içerikli olarak çıkarıldığı alt yapı çalışmalarının sağlıklı yapılmadığı çözüm yerine beraberinde sorun getirdiğini görmekteyiz. Bunun nedeni ise iktidarların sadece kendi görüşleri doğrultusunda hareket ettiği meclis komisyonlarının sadece usulün tamamlanması için kurulduğunun açıkça ortaya çıkmasıdır. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim temel olarak nitelikli insan yetiştirme anlamında kabul gören bir uygulamadır. Ancak teferruatlar hususunda eksik kalınması, ortaya çıkardığı sorunlar için tedbirler ve alternatiflerin sunulmaması ile haklı tartışmalara sebebiyet vermiştir. Başta imam hatip okullarının orta bölümü olmak üzere beş yıllık ilkokulu bitirdikten sonra mesleğe yönelen çıraklık dönemini de olumsuz etkilemiş bunlar için çözüm yolu ortaya konulmamıştır.

4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ.

28 Şubat süreci ve sekiz yıllık kesintisiz eğitim mağduru olarak kendini gören milli görüş tabanlı iktidarın bir anlamda karşı taarruzu olarak görülen 4+4+4=  12 yıllık temel eğitim sistemi. Bu içeriği uygulamada doğuracağı sonuçlar ve özelliklede eğitime başlama yaşı ile çok tartışılan ve hala tartışılmaya devam edilen sistem. 11 Nisan 2012 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak ve yürürlüğe girdi. Böylelikle 6287 sayılı kanunla 5 yaşını doldurmuş 60-66 aylık çocukların okula başlamasını sağlayan 4+4+4 öğretim sistemi 2012-2013 eğitim döneminde hala devam eden tartışmalar sorular ve sorunlarla başladı.

Yeni sistemde, üniversite öncesi eğitim üç aşamada gerçekleştirilecek. Birinci kademe ilköğretimin 4 yılını oluşturacak. 5. sınıfla beraber, öğrencilere kendilerinin belirleyeceği alanlarda eğitim alma imkânı sunulacak. Bu aşamada öğrenciler, ortaöğretim programlarına hazırlanmalarını sağlayan dersler alacak. Öğrenciler temel derslerin yanı sıra, seçmeli dersler de tercih edebilecek. Öğrenciler, 5,6,7,8. sınıflardaki seçmeli derslerde sayısal, sözel veya mesleki yoğunlukta eğitim alabilecek. Seçmeli dersler, ilerleyen sınıflarda artarak, lise türlerini etkileyecek.

Sekiz yıllık kesintisiz eğitimde oluğu gibi 4+4+4 de yine meslek seçimi ve mesleki eğitim göz ardı edilmişti. Oysa meslek seçimi, insanın yaşamı boyunca yapacağı seçimler arasında en önemlisidir. Meslek seçimi kararı, kişinin, işinden hoşlanıp hoşlanmayacağını ve dolayısıyla mutlu olup olmayacağını belirler. İnsan yaşamında böylesine çok yönlü etkileri olan bir uğraş alanının seçimi konusunda, iktidarın bilimsel gerçekleri göz önünde bulundurulmadığı ve samimi olmadığı görülmektedir.

SBS VE DERSHANELER

3 Temmuz 2013 günü Milli eğitim bakanı Nabi Avcı, SBS kaldırılacağı, dershanelerin kapatılacağını açıkladı.

1980? li yılların ortalarına kadar, ülkemizde sadece üniversiteye hazırlık amaçlı lise ve dengi okul öğrencilerine hitap eden maddi durumu elverişli ailelerin çocuklarını gönderdiği sayılı ?üniversiteye hazırlık dershaneleri? bulunmakta iken, öncelikle lise ve dengi okullarda ki eğitimde düşen kalite üniversite eğitimine artan talep bu dershanelerin gün geçerek artmasına neden olmuştur. Ortaya çıkan ve rantabl olan bu sektör eğitimcileri cepletmiştir. Öyle ki, devlet okullarından ayrılmak sureti ile bir araya gelen öğretmenler dershane kurmaya başlamışlardır.

Bu sefer 1990?lı yıllarda devlet okullarında eğitim kalitesinin taban yapması, Anadolu ve fen liselerine talebin artması ile dershanecilik sektörünün ilköğretime de el atmasına neden oldu. Sekiz yıllık kesintisiz eğimden sonra ilköğretimde başlayan SBS dershanecilik sektöründe altın çağı başlattı. Daha iyi bir gelecek için daha iyi eğitim almanın zaruret olduğu ülkemizde. Eğitimdeki kalite düşüklüğü, ailelerin çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlama gayreti ister istemez bir rekabeti doğurdu. Böylelikle artık gelir düzeyi ne olursa olsun veliler türlü fedakârlıklarla çocuklarını dershaneye göndermek zorunda kaldılar. Tabi ki bundan her şeyde ve her zaman olduğu gibi düşük gelir seviyesine sahip veliler zarar gürdüler.

Daha önce başbakan Erdoğan?ında dershanelerin kapatılacağı ve özel okullara dönüştürüleceği hakkında ki söyleminden sonra M.E.Bakanı Avcı?nın  SBS nin kaldırılacağı ve dershanelerin kapanacağını açıklaması bugün ki gelinen noktada iyimi kötümü olacağı aileleri ve öğrencileri ikileme düşürmüştür. Şimdi soru, bu uygulama Devlet okullarında eğitimin kalitesinin yükseltilmesi için bir çalışma olacak mı?  Yoksa, dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi ile kaliteli eğitim almanın yalnızca maddi imkanı olanların istifadesine sunulacağı mı?.

Son 30 yılda adeta puzzle dönen dur durak bilmeyen eğitim sisteminde gelinen bu yeni sistem ve bütün bu kaygı ve soruların cevabının, konu üzerinde yapılacak geniş açıklama ve detayların kamuoyuna duyurulması ile Sistemim yürürlüğe girmesi neticesinde öğrenebileceğidir.

 

İbrahim H.SİPAHİ

06.07.2013/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi