Mehmet Yürekli

Mehmet Yürekli

Rum, Ermeni ve Yahudilerin Türkiye deki ihtilalları?..

Rum, Ermeni ve Yahudilerin Türkiye deki ihtilalları?..

Türk ve Müslüman milletlerine Siyonist Kalkan: İsrail, Kürdistan, Ermenistan!'.. bir de tarihi açıdan ele alalım istedik'.

1400 yıllık İslam ve bin yıllık tarihimizde, tüm insanlar İslam'ın adalet, merhamet, muhabbet anlayışı, yönetimi hâkimdi. Gayrimüslimler dahi bu yönetimi örnek almak istemişlerse de nafile'.kalkan ekibi hemen devreye girmiştir!...

Osmanlı Devletinin yükselme devrinde tek devlet idaresine ve barışa kavuşan Hıristiyanlar, gittikçe çoğaldılar, zenginleştiler; örf ve âdetlerinde ve dinlerinde tamamıyla hür oldukları, cemaat işlerine asla devlet karışmadığı, mahalli idarelerde, adeta muhtar bulundukları için milliyetlerini kazandılar.

Türkler fetihlerle ve fethettikleri ülkeleri korumakla meşguldüler, bu sebeple; ziraat, ticaret ve sanayide gerilediler. Hıristiyanlar ise rahat rahat ve emniyet içinde bu işleri gördüler, sosyal durumlarını düzelttiler.

1850 senelerinde Osmanlı devletinin nüfusu, 21 milyonu Müslüman, 14 milyonu Hıristiyan ve 150 bini Yahudi olmak üzere, 35 milyon kadardı. Bunun en fazla 15 milyonu Türk nüfusudur. Devletin yaşaması için gereken bütün fedakarlıklar Türklere yüklenmişti'.

'Besle kargayı, oysun gözünü!' derler. Osmanlının Türk olmayan unsurları da birer karga oldular. Türkün gözünü oymak, hatta ruhunu yemek için hiçbir fırsatı kaçırmadılar, fırsat ve bahaneler icat ettiler.

Türkler aleyhine her türlü iftira ve tezvir makinesini, asırlarca işlettiler, Türk düşmanlarına, Türkler aleyhine casusluk yaptılar, Türk düşmanlarıyla beraber, Türkleri imhaya çalıştılar, Türkiye de bütün Türk düşmanlarının beşinci kolu oldular.

Hıyanette, ihanette, düşmanlıkta en ileri gidenler ve başarı elde edenler; Rumlar ve Ermeniler Türkiye de ihtilal hazırlamışlar, Yahudiler casusluk etmişlerdir. Türkiye deki Rum, Ermeni, Yahudi Masonlar daima Yunan, Ermeni ve Yahudi gayelerinin gerçekleşmesi için çalışmışlardır. Bu gaye için birçok Türk Masonları aforoz edilmiştir.

Türkiye deki Rum, Ermeni, Yahudi ve Mason çakallarının leş kargalarını imrendirecek derecedeki katliam, hıyanet ve ihanetlerini hatırlayalım!''.

Ermenilerin ihanetleri!....

Ermenilerin ihanetleri, daha geç başlamıştır. Sebebi de. Türkiye dışında bir Ermeni devletinin bulunmaması, Ermeni milletinin Türk kültürüne, âdetlerine az çok bağlı olmalarıdır. Tanzimat Fermanından sonra, Ermenilerin sarayda ve devletin en yüksek kademelerinde makam ve nüfuz sahibi oldukları görülmüştür. Fakat, bilhassa, yabancı devletlerin tahriklerine, sağladıkları menfaatlere kapılan Taşnak ve Hınçak gibi Ermeni komiteleri, Ermenileri Osmanlı Devleti aleyhine isyan ettirmişlerdir.

Ermeni ihanet ve isyanlarının merkezi de İstanbul Ermeni Patrikhanesiydi. 1877'de Ruslar İstanbul üzerine yürüyerek Yeşilköy'e kadar geldikleri zaman, Ermeniler, Ruslar lehine gösteriler yapmışlar, Patrik Nerses başkanlığında bir heyet, Rus orduları başkumandanı Grandük Nikolayı ziyaret ederek gizlice görüşmüştü. Ruslar Balkanlarda Sırpları ve Bulgarlarla Rumları Osmanlılar aleyhine kullandılar. Doğu Anadolu'da da Ermenileri kullanmak istiyorlardı. Bu maksatla Ayastefanos andlaşmasına Ermeniler hakkında bazı taahhütler koydurmuşlardır.

Ermeniler; Erzurum, Van, Muş, Bitlis, Diyarbakır, İskenderun, K.Maraş ve Adana ile civarını kapsayan bir büyük Ermenistan kurmak hülyasında idiler.

İstanbul'da, Rumlar gibi, Ermenilerin de özel cemaat meclisleri vardı, okul açmakta, öğretimde tamamıyla serbesttiler, bu haklar, bizzat Türklere verilmeyen haklardı.

Sultan Hamid, Doğuda bir Ermeni ihtilâlı olabileceğini düşünerek, oranın Türk aşiretlerinden, 'Hamidiye Alayları' ismiyle milis süvari kuvvetleri teşkil etmişti. Bunların çok faydası oldu. Çünkü Ermenilerinde maksatlarının Türk ve Müslümanları toptan imha etmek olduğu belliydi.

1890'da Ermeni Meclisi, Patrik Âşıkyan vasıtasıyla, hükümetten bazı isteklerde bulundu. Hükümet nazik bir cevap verdi, sonra bir ihbar oldu, Ermeni kilise ve okulları arandı, Ermeni ihtilalcıları tarafından doldurulan bombalar, silahlar meydana çıktı.

Rusya, Ermeni ihtilalcılarını Rus ordusunda birer vurucu olarak yetiştiriyor, para ve silah yardımı yapıyordu.

1894'de Sason'da Ermeni ihtilalı patlak verdi. Ermeniler, devlete vergi vermiyorlardı. Hükümet, isyanı bastırdı. Erzurum'da, Trabzon'da, daha başka yerlerde baş kaldırmalar oldu, iki taraftan binlerce kişi öldürüldü.

Ermeniler, 1896 Ağustosunda, İstanbul'da Osmanlı Bankasını bastılar, Bâb-ı Âliyi havaya uçurmak istediler, Sadrıâzama ateş ettiler, askerlere bomba attılar, Türklere, Türk mahallelerine saldırdılar. Çarpışmalar üç gün sürdü.

Ermenilerin maksatları, öteden beri olduğu gibi:

'Türkiye'de, Hıristiyanlar boğazlanıyor!' diye büyük Avrupa devletlerinin Türkiye'ye baskı yapmalarını sağlamaktı. Fakat, Sultan II. Abdülhamid, yüksek bir diplomattı, buna meydan vermedi. Avrupa devletleri istiyorlardı ki, Ermeniler Türkleri rahatça öldürsünler ve bu hareket dünyaca alkışlansın, fakat Türkler, en tabii savunma haklarını bile kullanmasınlar!

I.Dünya savaşı başladığı zaman, pek çok Ermeni, Rusya, Fransa ve İngiltere ordularında Türkiye'ye karşı savaştılar. Türkiye de kalanlarda, silahlarıyla askerden kaçıp dağlarda ve Ermeni köylerinde hükümete karşı geldiler.

Ermeni komitacıları, Rus ordusu Kafkaslardan ilerleyince Türk ordusunu arkadan vuracaklardı; fakat, Rus ordusunun ilerlemesi gecikince, Ermeniler sabırsızlandılar, bazı ufak hareketlerde bulundular. Hükümet şüphelendi, Ermeni kiliseleri, okulları ve dernekleri arandı, hepsinin birer silah ve cephane deposu haline getirildiği, isyan için plânların hazır olduğu meydana çıktı. Ermenilerin, cephenin uzaklarına nakledilmelerine karar verildi. Ermeni eşkıyası kafileleri gûya kurtarmak için muhafız jandarmalara, askerlere, Türk köylerine saldırdılar, çarpışmalarda iki taraf büyük kayıplar verdi; saldırılardan koruna bilen Ermeniler Suriye tarafına nakledildiler.

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşında yenilince, Ermeniler yeniden Türkler aleyhine çalışmağa koyuldular, Fransız ve İngiliz ordularıyla beraber, Güney vilayetlerimize gelen Ermeniler, barbarca cinayetler işlediler.

İstanbul'da ise, Ermeni Patriği Zaven, Hınçak Komitesini 1 Aralık 1918'de harekete geçirdi. Ermeniler, Rumlarla beraber çalıştılar, Rumlar gibi izci teşkilatı kurdular. Yunan ordusuna gönüllü bile verdiler. Fakat, 1921'de İstanbul'un Yunanistan'a vaad edilmesi üzerine, Rumlar ayrıldılar, Doğu Anadolu da kurmayı tasarladıkları Büyük Ermenistan için uğraştılar.

Evlerine; kırmızı, mavi, sarı renkteki bayraklarını astılar, bayraklarını çektikleri arabalar içinde, davul zurna çalarak gösteriler yaptılar!......

Ermenilerle ilgili 'Ermeni tezi' ni anlatan 26 bin civarında eser var iken 'Türk tezi' ni anlatan eser toplamı sadece 85 adet. Evet. Şaşılacak bir durum yok.

PKK terör örgütü içerisindeki onca ermeni, Avrupa ülkelerinde dikilen soykırım anıtları, Ermenilerin Türk düşmanları ile işbirliği içinde AB ve A.B.D' de yaptığı lobiler ise bu ideal için oynanan karanlık oyunlardan sadece birkaçıdır.

Böylece üç kişilik, üç kuruşluk, üç kocalı, üç ve güç dinli Ermenistan; Koskoca Türkiye ve Azerbaycan hatta Türk ve İslam milletlerine karşı baş kaldırmış ve alay etmiştir. Siyonizm'in emir erleri ve batılı kapitalistlerin Fravunî bu oyunları ile bütün insanlık gülünç duruma düşmüştür.

New York'ta 'Türk-Ermeni Diyalogu' adlı panelde ermeni konuşmacılar diyor ki, 'Bizim nihai amacımız tazminattır ve toprak talebidir, Türkiye'den bunu alacağız.'

Bu sözlerden Lübnanlı bir ermeni cesaret alarak geliyor Adana'da dava açıyor. Diyor ki efendim şu arazi benim dedemindi, orada şimdi çimento fabrikası varmış yerinde. Dava açıyor, hak iddia ediyor. Türk mahkemesi sessiz sedasız bu davayı görmeyi kabul ediyor. Birkaç ay sonra bu dava bir celsede hallediliyor.

Ermeni haklı çıkarılıyor. Sözde ermeni tasarıları çıkarmaya gerek kalmadı ki. Türkiye'nin içinden birileri bu işi becerdi.

Böylece Barakdağlı Hüseyin'in sözleri, hepimiz Ermeni'yiz, Ermenilerden özür dileyelim diyenler, Ermenilere tazminat ve toprak talebinden düşecek komisyonun beşindeler. Firavun dini para, para, güç'. gerisi hikaye'.

Rum, Ermeni, Yahudi ve tüm mazlumlar sıkıştıklarında Türk ve Müslüman milletlerine sığınmışlardır. Ev sahibinin evini, malını, canını misafirler yağmalamışlar'. Mülk sahibine baş kaldırmışlardır'. Fakat'.

Her şey O'dan'. Her şey O'nun'. Her şey O'na gidecektir!......

Mehmet Yürekli,

Adana, 26.04.10

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Yürekli Arşivi