Testi Kırıldı?


Nasrettin hocaya atfedilen bir testi hikayesi vardır. Rivayet odur ki Nasreddin Hoca evde su kalmayınca oğlunun eline bir testi tutuşturup çeşmeden su getirmesini istemiş. Çocuk dışarı çıkarken de ensesine bir tokat yapıştırmış:
- Testiyi kırma ha ! Diye öğüt vermiş.
Bunu gören komşulardan biri:
- Yahu demiş, henüz testiyi kırmadan niye dövüyorsun yavrucağızı?
Hoca cevap vermiş:
- Testiyi kırdıktan sonra neye yarar be birader!
Evet, bu bir darbı mesel anlamında önceden bir hususa dikkat çekme anlamında kullanılan bir fıkra ya da nüktedir.
Bu fıkra yaşandı mı yaşanmadı mı bilmiyoruz. Ancak hakikat şudur ki ibret alınması gereken bir darbı meseldir.
Ülkemizdeki son gelişmelere bakınca aklıma bu testi hikâyesi geldi. Gelinen noktada hükümet ile cemaat?in ortak noktası olan kardeşlik testisi kırılmış durumda.
Bu testi kırılmadan, bu süreç başlamadan önce,? Dershaneler, Hükümet, Cemaat ve Akil insanlar?? köşemde şunu söylemiştim.
? ?bu kavga ve küskünlük her iki tarafa da fayda ve hayır getirmez. Bu kavga ülkemize ve İslam dünyasına ise hiç hayır ve fayda getirmez. Hele ki ülkenin yeni yeni ayağa kalktığı İslam dünyasının barut ve kan kokusundan geçilmediği bir dönemde hiç fayda ve hayır ve fayda getirmez.
Onun için her iki tarafın da kavga etmeye, birbirine kızmaya ve küsmeye hakkı yoktur. Var olan bir hata veya yanlışlık varsa tarafların oturup gereğini yapması gerekir.
Tarafların bir araya gelebilmesi ya da kavga ve küslüğün bitmesi için açılım sürecinde görev alan akil insanlar misali her iki tarafında saydığı ve sevdiği ağabeylerin, gönül ehli insanların akil insanların rol alması gerekir.?
Zira, Kur?an-i hitap: ?Mü'minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.? buyurmaktadır.
Bu minvalde başka kişiler de yazılar yazdı. Ancak fitne ateşini kimse söndüremedi. Sevgi ve kardeşlik testisine giren şeytan testiden çıkarılamadı. Ve en nihayetinde şeytan testiyi kırdırdı.
Netice İslami hareket ve mütedeyyin insanlar zarar gördü. Zarar gördüğü gibi kırılan testi de bir daha onarılmayacak kadar param parça oldu.
O gün söylenen bu sözlerin ya da yazılan bu cümlelerin belki bir anlamı vardı. Belki akil insanlarla ara bulunabilinirdi. Ya da taraflar bir adım geri adım atabilirdi.
Ancak artık bütün bu ihtimaller zayıfladı. Geri adım bir yana her iki tarafta gaza basmakta. Araya girenin de çimen görevi görme ihtimali var.
Bundan sonra ne olur bilmemekle birlikte rabbimizin şu ayeti ile teselli oluyorum. ?hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde ise hayır vardır.?
Bu ayetle teselli oluyorum ama Hayrettin Karamanın köşesinde yazdığı şu cümleleri ise beni biraz endişelendiriyor.
??Şimdi dinlerini korumak, çocuklarını kendi inanç ve değerlerini benimsemiş olarak yetiştirmek isteyen Müslümanların önünde -bir zamanlar hayal bile edilemez olan- büyük bir fırsat (nimet) var; ya bu nimetin kadri kıymeti bilinecek, gerektirdiği gibi harekete geçilecek, gece gündüz çalışılacak veya bu yapılmazsa nankörlük (nimetin kadrini bilmemek ve şükrünü yerine getirmemek) kusuru işlenmiş olacaktır ki, bu kusurun yaptırımı 'nimetin elden gitmesidir.?
Hocaların hocası Hayrettin Karaman?ın bu sözlerinden sonra şu soruyu kendime sormadan edemiyorum. Acaba taraflar ya da İslami hareket ve mütedeyyin insanlar nimetin kadrini bilmedikleri için mi bu duruma düştüler?
Bir başka gönül insanı ve ilahiyatçı hoca Faruk Beşerin, ?Bu ateş herkesi sarar? köşesi ile bitirelim: ?İnananlar olarak kolumuzun kanadımızın daha çok kırılmaması için eğer kabul buyururlarsa hala kendilerine bir âkıl heyetin gönderilmesinin faydalı olabileceğini düşünüyorum. Yoksa bu yangın hepimizi saracak, ortak düşmanımız kârlı çıkacaktır. 'Sulhta hayır vardır'
Evet, vakti zamanında sulhta hayır vardır diyip sulha davet edenler vakit sulh vaktidir.
Selam ve dua ile?

 

M. Zeki Uyanık, adanapost

02.01.14, Adana

 

Önceki ve Sonraki Yazılar