İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Vali Yazar Kadir Çalışıcı

Vali Yazar Kadir Çalışıcı

Mücadele Birliği Hareketi'nde

Vali Yazar Kadir Çalışıcı

İrfan Küçükköy

Ben Kadir Çalışıcı arkadaşımızı Lise ikinci sınıf öğrenciliğinden beri tanırım, severim. Dost, yaren, arkadaş canlı bir arkadaşımızdı. Mücadele Birli Hareketi’nin ilk yüklenenleri her ilde liseli gençlerdir. Liseli gençlerin ilkleri de Afyon Liseli gençlerdir. Afyon’da vaizdim. Şehrin merkezi büyük camisi olan İmaret Camisi’nden vazgeçerek liseye yakın bir küçük cami seçtim. Mehmet Çetin abinin yönlendirdiği liseli gençler camiyi doldurdular. Onlara uygun vaaz konuları seçtim. Toplanacak bir yerimiz yoktu. Vaazdan sonra bir çay bahçesinde toplanır, onlarla sohbet ederdim. Hepsi hayatları boyunca davamıza bağlılıklarını kaybetmediler Onların içinden doktorlar, mühendisler, avukatlar, hakimler, profesörler, valiler, milletvekilleri çıktı. Hepsi davamıza lise çağında bağlanmışlardı. Hatta ortaokullarda okuyanlar vardı. Onlardan biri de Sonra Kaymakam, vali olacak olan Kadir Çalışıcı idi. Bunlar yirmi yirmi beş kişi kadar idiler.Hepsini isim isim tanırdım. Aradan elli seneden fazla zaman geçti. İsimlerini say desesiz, yarısından çoğu bir çırpıda sayarım.Diğerlerini de düşüne düşüne çıkarırım. Hele Kadir çalışıcı gibi her zaman yüksek performanslı arkadaşlarımızı sağlığım yerinde iken unutmam hiç mümkün değildir.

Aksaray Valisi iken Konyadan büyük bir firmanın direktörü bir arkadaşımla makamında ziyaret ettik. Arkadaşım işinin büyüklüğü dolayısı ile hep ruhsatlı tabancasını taşırdı. Valiliğe girişte tabancasını çıkışta geri vermek üzere görevliler aldılar. Valinin makamına girdik .Hoşbeşten sonra ben arkadaşımı tanıştırdım. Vali bey, Vali bey, biraz sonra galiba bizim memurlar sizin silahınızı almışlar dedi ve hemen bir memura emretti. Silahını iade ettiler. Bu güven, tabiî ki tanımadığı kişiye değil, eskiden beri tanıdığı birine, bana güvendi. O zaman teşekkür edememiştim. Şimdi herkesin huzurunda teşekkür edeyim. Bu manası yüksek bir jesttir.

Vali bey, yazar bir valimizdi. Bununla idari yazışmaları kasdetmiyorum. Edebi eserlerini ifade ediyorum.

VALİ YAZAR KADİR ÇALIŞICI

Kendi Kaleminden

Kadir Çalışıcı Afyonkarahisar doğumludur. İlk, orta ve lise tahsilini aynı ilde tamamlamış, sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine girmiştir.

Aynı okulun Siyaset ve İdare bölümünden mezuniyetine müteakip kaymakam ve vali olarak uzun yıllar yurdun değişik bölgelerinde görev yapmıştır.

Yurt dışı eğitimini Brüksel IFCAD’da tamamlayıp Brabant Eyalet Valiliğinde yerel yönetimlerle ilgili inceleme ve araştırmalarda bulunmuştur.

Millî Güvenlik Akademisi mezunudur.

Arkadaşım Faik Eryıldız ile takvim yapraklarının dilinden anlamadığımız yıllar.

Afyon Lisesi’nin birinci sınıfında okuyan atak gençlerdik. Padokta eşinen gem vurulmaz soylu tayların sabırsızlığı kişniyordu içimizde. Damarlarımızda direngen bir ateşin yakıcı alevleri çoktan dolaşmaya başlamıştı. Sapına kadar inat, sapına kadar umuttuk.

Ayaklarımız yerde olsa da bakışlarımız hep göklerdeydi. Boyumuzdan büyük iri iri sözler ediyorduk. Hayatın yüzüne eğilip bükülmeden dosdoğru bakmaktı emelimiz. Bize armağan olan bu ömürde bütün dünyayı tanımak, bütün yöreleri dolaşmak, bütün ezgileri dinlemek, bütün kitapları okumak için yanıp tutuşuyorduk.

Zulmün her türlüsüne keskin bir inançla isyanımız vardı. Bütün haksızlıklara karşı ruhumuzda esen duygu fırtınalarıyla kişiliğimize etiket koydurmadan dimdik mücadeleydi amacımız.

Etrafımız, paparazzi mantığıyla hayatı tepinerek sorumsuzca yaşayan emsalimiz gençlerle doluydu.

Delikanlı olmasına biz de delikanlıydık, ama vur patlasın çal oynasın tarzı böylesi bir hayata zerre özenti duymuyorduk. Dünyayı tertemiz hislerle öğrenmeye hevesli ve çevremize inanmaya hazırdık

Duymasına duymuyorduk, ama…

Bir eksiklik vardı yüreklerimizin derinliğinde, bir tamamlanamamışlık duygusu, bir yitik!

O yitiği bulmak için ilk gençliğe has o müthiş merakla hayatın kapalı kapılarını zorlayıp yeni yollara akmak istiyorduk.

Ama nereye, hangi yöne?

At izinin it izine karıştığı böylesi bir anarşi ortamında sonu çıkmaz, karanlık sokaklara sapıp bir belaya saplanmamız işten değildi. Kendimizin bile kendimize tanımlayamadığımız duygularımızı anlayacak, ifade edemesek de yüreklerimizde hissettiğimiz saf ve samimi duygularımıza tercüman olacak bir büyük, bir yol gösterici çıkar mıydı ki karşımıza?

Kim bilir… Kader!

*

Bir vesileyle Aykut Edibali’lerin evine davet edildik.

Kiminle karşılaşacağımızı merakla beklerken az sonra kapı açıldı.

Gün ışığı gibi güleç yüzlü, endamlı, gençten biri, harbi delikanlı havalarında girdi içeri. Girmesiyle birlikte odada bulunan herkes hürmeten ayağa kalktı, herkesle beraber ben de...

Sırtında eğreti duran paltosunu bir omuz hareketiyle yanında duran gence verdi. Hepimizi tek tek kucakladı, yer gösterip buyur etti. Samimi ve sıcak bir tavırla karşımıza geçip oturdu. Tam da kıvılcım huylu, öncü soylu diye tarif edilen bir abiye benziyordu. Efevarî duruşunda özgüvenini yansıtan haysiyetli bir zeybek havası hemen belli oluyordu. Yüzünün genç hatları, hem fazla iddialı hem de sabırlı bir adam kabiliyetinde olduğunu gösteriyordu. Yüzünde ve dudaklarındaki yapmacıksız tebessümün ışıltısı daha o an içimi ısıttı.

Bu delikanlı Yavuz Arslanargun’du.

Ve işte...

Yıllarca sürecek “Mücadele Serüvenimiz” başlamış oldu.

Daha aşık bile olamadan bir büyük kavganın içinde buldum kendimi.

Yazarın KİTAPLARI,

“Valilerin de Öyküleri Vardır”,

“Masal Bitince”,

“Yıllar ve Yollar” isimli öykü ,

“BİR YAVUZ ADAM” isimli biyografik

GAZETELERDEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İrfan Küçükköy Arşivi