Bu adam nereye koşuyor?

Aslında bu adam bir yere koşmuyor.
Ucuz popülizm yapıyor.
Bazılarının dediği gibi iyi polis, kötü polisçilik oynamıyor.
Kendine oynuyor.
Canan Kaftancıoğlu ile ilgili kararı eleştirirken kullandığı dil ve şekil çok enteresan.
"Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek" gibi bir kavram konusunda dedikleri doğru.
Toplamda verilen cezalar ayrı ayrı olduğu için cezaevinde yatması söz konusu değil.
Bülent Arınç samimi olsa davalar açıldığında konuşur ve yol gösterici olurdu.
Kendileri avukat oluyorlar ya.
Hatta bir hukukçu olarak don lastiği gibi sünmeye müsait kavramların somut hale gelmesi için çalışma yaparak katkı koyabilirdi.
Ceza hukukunda ciddi sorunlar var.
Güncellenmesi lazım.
Parça parça değil toptan.
Bundan şikayetçi olan sol çevrelerin destek vermemeleri hatta engellemeye çalışmaları da ayrı bir çelişki.
Olay olmuş bitmiş, ceza verilmiş Bülent Başkan ölü ağıtçısı gibi feryat figan saçını başını yoluyor.
Yada numara yapıyor.
Ben yazdıkları ve televizyonlarda konuştukları için on beş adet davaya muhatap kılınmış biriyim.
Gördüm mahkemelerin nasıl çalıştığını.
Daha yenilerde basit bir davanın nasıl olup iki yüz sayfalık iddianameye dönüştüğünü gördüm.
Sonrası gel git ve berat.
Devlet 2750 Lira avukatlık ücretini ödedi.
Savcıların yıllar boyu görmedikleri beyanları, mesajları konu medyada yer alınca dava konusu yapmaları kendi ayıpları.
Ya görevi ihmal var, yada durumdan vazife çıkarıma var.
Her ikisi de suç.
Siyaset ve medya izciliği yaparak açılan saçma sapan davalar sahte kahramanlar doğmasından başka bir sonuç doğurmamaktadır.
Devletin kapısının bir yerinde yer alanlar sorunların çözümüne katkı koymakla mükelleflerdir.
Sorunlardan nemalanmak gibi bir hakları yoktur.
Sayın Arınç yanlış yoldan,
Sayın Arınç ucuz yoldan,
Sayın Arınç fırsatçı bir çizgiden gitmektedir.
Yakışmıyor.
Yaşına, başına, umur görmüşlüğüne, inan değerlerine, kendini sevenlerin sevgisine yakışmıyor.