İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Devlette torpil ve kadrolaşma,

Devlette torpil ve kadrolaşma,

CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç?un hafta başında düzenlediği basın toplantısında AKP?li bakan ve vekil yakınlarının sınavsız kadroya alındığını ?VIP torpil? diye adlandırdığı 85 kişilik bir listeyi isim isim açıklaması yeni bir tartışma yarattı.

İktidarların devlette kadrolaşması, kamuda torpil ile akraba, yakınlar ve partiliklerin işe alımlarına öncelik tanıması ne bu günün nede bugünkü iktidarın marifeti. Akraba, eş dost ve yandaşları gözetmek oldum olası iktidarların olağan bir uygulaması.

Bence bugün bu konunun gündeme gelmesinin iki nedeni var.

-  Birincisi kamuda işe alımlarda torpilin kaldırılması işe girişlerde adaleti sağlamak adına ?Kamu Personeli Seçme Sınavı? (KPSS) nin uygulanmaya konulmasına rağmen bugünkü iktidarın KPSS?yi  ?by-pass? ederek ?kamuda sözleşmeli personel sistemi?? ni kılıf olarak kullanmak sureti ile akraba, eş-dost ve partilileri kamuda göreve başlatması. Sözleşmeli memur olarak göreve başlatılanların daha sonra kadroya alınması.

(2011?den sonra kadroya alınan sözleşmelilerin sayısı 300 bin. Bunların önemli bir bölümü, KPSS şartı aranmaksızın işe başlatılmış.)

-  İkinci husus da bir şekilde kamuda göreve başlattıkları ve kadroya aldıkları yakınlarını kısa zamanda terfi ve tayin ile önemli görevlere atamaları olmuştur.

Hayatımıza girmiş bir takım sözler vardır, ne inancımıza nede kültürümüze uymayan bu sözleri kim nasıl yerleştirmiş bilinmez (!) ?Bal tutan parmağını yalar? gibi. ?Mühür kimdeyse Süleyman o dur.? Misali iktidara ve makamlara gelenler her dönemde kendi yakın ve yandaşlarını kollamayı adet edinmişlerdir.

Bir zamanlarda özellikle 1980 darbesi sıkça değişen iktidarlar döneminde sağ iktidarda sol görüşlü, sol iktidarda sağ görüşlü personel toplu halde görevden alınır, tayin edilir hatta işlerine son verilirdi. Bu uygulama kısmen de olsa yakın zamana kadar devam etti.

Bu uygulamanın yapıldığı ve yakından bildiğim bir kurum olan Çukurova Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (ÇUKOBİRLİK) Adana?da 8 bin çalışanı ile bir dönem Adana?nın en büyük kuruluşu idi. ÇUKOBİRLİK 2000 yılına kadar yönetim kurulunu ortaklarının seçtiği, Genel müdürünün ise Ticaret bakanlığınca atandığı bir kurumdu.

İktidarın atadığı genel müdürün siyasi iradesine göre kadrosunu değiştirir görevden alma ve toplu işten çıkarmalar işçi seviyesine kadar inerdi.  Partililerden oluşan şişirilmiş kadrolar ile bir masa da iki- üç memurun oturduğu gibi işe gelmeden maaş alanlar vardı. Otomatik para makineleri (ATM) ler çıktıktan sonra bunlara ?Banka matikciler?  ÇUKOBİRLİK?e de ?ÇUKOÇİFTLİK? denilir olmuştu.

Sadece siyasi görüşü farklı olduğu için insanlar işlerinden ediliyor, İktidar partisinin mensubu olduğu için ilkokul mezunu işçi-memur hiç anlamadığı bir birime şef, hatta müdür yapılıyordu.

2000 yılından sonra kooperatifler kanununda yapılan değişiklik ile devlet kooperatiflerden elini çekti. Kooperatifler özüne dönerek yine üyelerinin seçtikleri yönetim kurulu ve yönetim kurulunun atadığı Genel müdürler tarafından idare edilmeye başladılar. Bu defa da yönetim kuruluna seçilenler kendi yakın ve köylülerini işe almaya diğerlerini tasfiye etmeye başladı. Basiretsiz yönetimler işten anlamayan kadrolar devlet desteği de olmayınca ÇUKOBİRLİK ekonomik darboğaza girdi,  gittikçe küçülmeye başladı. Nihayetinde Temmuz 2003 tarihinde birliğe bağlı entegre tesislerdeki fabrika ve işletmeler kapatıldı. ÇUKOBİRLİK Şimdi yönetim kurulunun yakınlarının çalıştığı bir kooperatif olarak sadece kütlü pamuk alıp, balya haline getirerek satan sanırım 250- 300 civarında bir personel ile çalışıyor.

KPSS imtihanı ile işe alınan kurumlara imtihana tabi tutulmadan torpille işe almak imtihana girenlerin haklarını gasp etmektir. Bu aynı zamanda kul hakkına girer.

Devlette kurumların üst düzey yönetimlerine eş, çocuk, kardeş vb. birinci derece akrabaların getirilmesi etik değildir ayrıca devletin güvenliği için tehlike arz eder.

Devlette görev yapacak idari personel tecrübeye ve liyakate göre atanmalıdır, aksi halde ast üst arasında iletişim kopukluğu olduğu gibi idarede yönetim zafiyeti meydana getirir.

Devlette torpille işe alımlar ve kadrolaşama dün olduğu gibi bu günde var yarında mutlaka olacaktır. Öyle ki bugün iktidarın bu konuda yaptığını eleştirenler yarın kendileri iktidara geldiğinde ilk işi bu iktidarın göreve getirdiklerini beklide işe aldıklarını görevden alacak işlerine son vereceklerdir.

İktidar değişikliklerinde belli konumlarda mutlaka değişiklik olacaktır olması da normaldir. Genel anlamda ise tecrübe ve liyakate göre olmalıdır. Buna güzel bir örnek vererek bitirmek istiyorum.

Hz. Peygamber (sas) Kabe?nin anahtarını istediği müşrik olan Osman bin Talha,  Resûlullah?a (sas)  kaba davranmıştı. Mekke fethedildikten sonra Kâbe?nin tasarrufu tamamen Resûlullah?ın (sas) eline geçti. Kâbe?nin anahtarlarını istediği kişiye verebilecek konumdaydı. Ama o ne intikam duyguları içerisine girmeden  Osman bin Talha?yı çağırıp Kabe?nin  anahtarını Allah CC.nin emri ilahisi doğrultusunda  ?Muhakkak ki Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah bu emriyle size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla işitir ve her şeyi hakkıyla görür.? (Nisa Sûresi, 58)

?Ey Ebû Talha Oğulları! Allahü Teâlânın emanetini, sizde sürekli kalmak ve dürüst davranmak üzere alınız. Zulme girmedikçe onu elinizden kimse alamayacaktır.? Diyerek Osman bin Talha?ya verdi.

  

İbrahim Halil SİPAHİ

11.12.2014/adanapost.com.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi