Mustafa Yürekli

Mustafa Yürekli

Gezi Parkı Protestoları'ndaki en büyük sır

Gezi Parkı Protestoları'ndaki en büyük sır



Mustafa Yürekli, darbe öncesinde sahnelenen oyunları, ?31 MART OLAYI?, ?KUBİLAY OLAYI?, ?TAN OLAYI?, ?555K?, ?KUDÜS MİTİNGİ?, ?ŞERİATA KARŞI KADIN YÜRÜYÜŞÜ?, ?CUMHURİYET MİTİNGLERİ? ve ?GEZİ PARKI PROTESTOLARI? oyunlarını kuş bakışı inceliyor.. Tarihin en büyük sırrını öğrenmek istemez misiniz?

Kesinlikle ülkeyi tiyatro sahnesi görüyorlar. İlginç olan, aynı metni, tekrar tekrar sahneleme fırsatı bulmaları. Hiç şüphesiz vurgun yapanlar, aynı oyunu sahneye koymaktan çok memnundur. Bir defa oyun, minareyi kılıfsız çalma imkanı sağlıyor. Ayrıca üniversite gençliği, medya ve sivil / asker bürokratik oligarşi, can atıyor bu oyunun sahnelenmesine. CHP de sandığı dolaşıp iktidar koltuğuna yerleşiveriyor bedavadan. Şaşılacak yönü ise, kimbilir kaç kez seyrettiği bu oyunun belli aralıklarla yinelenip sahneye konulmasına milletin sessiz kalması..

Bu oyun İngiliz kaleminden çıkma. Yazarı belli değil. İngilizler, tüm sömürgelerinde bu tür oyunlar sergilediğinden anonim bir oyun diyebiliriz rahatlıkla..

Tarihte ilk kez, 13 Nisan 1909'da, "31 MART OLAYI" olarak sahnelendi bu oyun. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanma olarak tarihe geçiyor. Olayın aslı, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin içindeki İngiliz taraftarı olan "Manastır Kolu"nun, rekabet halinde olduğu Alman taraftarı olan "Selanik Kolu"nu parti içinde geri plana düşürüp Sultan Abdülhamit'i tahttan düşürmesi olayıdır.

23 Aralık 1930'da oyunun adı "Menemen Olayı" ya da "KUBİLAY OLAYI" olacaktır.. İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler, Hasan ve Şevki'nin, sözde şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesiyle başlayan olaylar zinciri. Olayın aslı, Ali Fathi Okyar tarafından kurulan ve milletin büyüt teveccühünü kazanan Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasıdır. Olayların ardından İsmet İnönü 7 yıl daha sorunsuz başbakanlık koltuğunda oturmuştur.

Çok partili döneme geçerken, 4 Aralık 1945 günü "TAN OLAYI" ismiyle sahnelendiğini görüyoruz,.. Tan Olayı, sol eğilimli günlük Tan gazetesinin basılıp yağmalanmasıdır. Olayın arka planında, ufukta görülen, yani 21 Temmuz 1946 tarihinde yapılacak seçimde ikitadrı alması beklenen DP'ye göz dağıdır.. rusyayla ilişkileri düzeltmeyi savunan DP ile solun kalesi Tan Gazetesi'nin suçu ittifakını sona erdirmek ve DP'ye göz dağı vermektir. SSCB, bu olayı hükümetin düzenlediğini, bunun gerçekte Sovyetler'e yönelik bir saldırı olduğunu ileri sürdü.

CHP'den istifa eden Celâl Bayar, Adnan Menderes, Tevfik Rüştü Aras ve Fuad Köprülü gibi üst düzey politikacıların Cumhuriyet Halk Partisi'nden ayrılıp yeni bir parti kurmaya yönelmeleri, Tan gazetesi ile onun yazarları Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel'le aralarındaki sıkı ilişkiler, gazetenin yazarı Tevfik Rüştü Aras'ın Türk-Sovyet ilişkilerinin yeniden canlandırılmasına ilişkin yazıları, gazeteyi iktidarın boy hedefi haline getirmişti. CHP Gençlik Kollarının düzenlediği, "Allah Allah", "Komünistlere Ölüm" nidalarıyla Beyoğlu'na çıkan göstericiler, burada da, sol eğilimli olarak bilinen "Görüşler" dergisiyle "Yeni Dünya" ve "La Turquie" gazetelerini tahrip ettiler. Tan Olayı'na katılanlar arasında Süleyman Demirel, İlhan Selçuk, Celadet Moralıgil, Ali İhsan Göğüş gibi ilginç isimlerin yer aldığı bilinmektedir. Zekeriya Sertel, eşi Sabiha Sertel ve yazarlardan Nail Çakırhan mahkemede "Meclisin ve hükümetin manevi şahsiyetlerine hakaret" ile ilgili 159. ve 173. maddelerinden yargılandılar.

1960'ta, 10. NATO TOPLANTISI'nın yapıldığı günlerde, "555K" olarak sahneleniyor. 5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay'da Demokrat Parti aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eylemidir. Adını 5. ayın 5. günü saat 5\'te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem, bir ay sonra yapılacak 27 mayıs askeri darbesine zemin hazırlamıştır. 28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda öğrencilerin hayatını kaybetmesi ve Turan Emeksiz isimli öğrencinin ölmesi ülkedeki ortamı kutuplaşmaya sürükledi. DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda kendini protestocuların arasında buldu. Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, eski CHP lideri Deniz Baykal, şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in "Ne istiyorsunuz?" sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp "Hürriyet istiyoruz!" demişti. Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: "Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?"Adnan Menderes, 28-29 Nisan ve 5 Mayıs olaylarından sonra üniversite hocalarını gençleri kışkırtmakla suçlamış ve onlardan "Kara Cübbeliler" olarak söz etmeye başlamıştır. . Öğrenciler hep bir ağızdan Gazi Osman Paşa'nın kahramanlığı için yazılan Plevne Marşı'nın değiştirilmiş hâli olan "Olur mu böyle olur mu" şarkısını söylüyordu: "Olur mu, böyle olur mu? / Kardeş kardeşi vurur mu? / Kahrolası diktatörler / Bu dünya size kalır mı" 27 mayıs öncesinde de Menderes'in diktatör olduğu iddia ediliyordu. Bu olaylarda polisler "Kahrolsun diktatörler", "Hürriyet isteriz" sloganları atan öğrencileri dağıtmaya çalışmışlardır. Ancak "Türk ordusu çok yaşa" sloganı atan öğrenciler ile askerler arasında dayanışma yaşanmış ve askerler polislerin teslim ettikleri öğrencileri serbest bırakmışlardır. Harp okulu öğrencileri bir yandan Atatürk Bulvarı'nda sessiz yürüyüş yapmış ve öte yandan 20 Mayıs'ta Türkiye'yi ziyaret edecek Hindistan Başbakanı Nehru'yu karşılamak için Esenboğa'dan şehir merkezine gitmek için aynı arabaya binecek olan Menderes'i Nehru'nun yanından kaçırmayı planlamıştır. Ancak yabancı misafir varken bu tür hareketlere girişmenin dış dünyaya karşı olumsuz etki yaratacağı kanaatine varılarak plan reddedilmiştir.

12 Eylül öncesinde "KUDÜS MİTİNGİ" adıyla sahneleniyor. 23 Temmuz 1980'de İsrail'in Kudüs'ü başkent ilan etmesi sonucu Milli Selamet Partisi'nin 6 Eylül Cumartesi günü Konya'da düzenlediği "Kudüs'ü kurtarma yürüyüş ve mitingi" provake edilmiştir. Bu mitinge 100 bin kişinin üzerinde katılım olmuştu. Mitingte bazı kişiler, şalvar, cübbe ve sarıkla ortaya çıkmışlar, eski harflerin bulunduğu pankartlar açmışlar ve "Şeriat gelecek, vahşet bitecek", "Dinsiz devlet, yıkılacak elbet" gibi sloganlar atmışlardır. Miting sırasında okunan İstiklâl Marşı topluluk tarafından yuhalanmıştır. Necmettin Erbakan, olaylar üzerine "Konya Mitingini MSP olarak biz yapmadık. Bütün partilerin sahip çıkması için bir tertip heyeti düzenlendi ve önemine binaen, bütün partileri ve liderleri davet etti." açıklamasını yapmıştır. Bir hafta sonra da 12 Eylül darbesi gerçekleşmiştir. 12 Eylül 1980 askerî darbesinin gerekçeleri arasında ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, ve 6 Eylül günü Konya'da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği Kudüs Mitingi gösterildi.

12 Eylül darbesi için ortam hazırlama amacıyla, sağ sol çatışmasında 10 bin genç canından olmuştur. Ayrıca yine aynı amaçla peş peşe suikastlar gerçekleştirilmiştir: 11 Temmuz 1978'de Bedrettin Cömert Ankara'da,1 Şubat 1979'da Abdi İpekçi İstanbul Teşvikiye'de, 10 Eylül'de Türkiye İşçi Partisi Adana eski il başkanı Ceyhun Can yazıhanesinde, Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili Fikret Ünsal evinin önünde, 19 Eylül'de Malatya Ülkü Ocakları eski başkanı Mürsel Karataş İstanbul Sultanahmet'te, 28 Eylül'de Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul , 19 Kasım'da eski Adalet Partisi İstanbul milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu İstanbul Beyazıt'ta, 20 Kasım'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Ümit Doğançay İstanbul Etiler Profesörler Sitesi'nde, 3 Aralık 1979'da, Fedai Dergisi sahibi yazar Kemal Fedai Coşkuner İzmir Agora semtinde, 7 Aralık'ta İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Cavit Orhan Tütengil İstanbul Levent'te, 11 Nisan 1980'de TRT İstanbul Radyosu prodüktörlerinden Ümit Kaftancıoğlu, 27 Mayıs 1980'de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak Ankara'da, 24 Haziran 1980'de Milliyetçi Hareket Partisi Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok evinde eşi ve kızıyla birlikte, 15 Temmuz 1980'de Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu Şişli'deki işyerinde, 19 Temmuz 1980'de Eski Başbakan Nihat Erim İstanbul'da Dragos Deniz Kulübü'nden çıkarken, 22 Temmuz 1980'de DİSK ve Maden-İş Sandikası genel Başkanı Kemal Türkler İstanbul Merter semtinde silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür.

28 Şubat 1997'de "ŞERİATA KARŞI KADIN YÜRÜYÜŞÜ" adıyla sahneleniyor.. Postmodern darbe olarak bilinen 28 Şubat'ın mimarlarından dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir , Batı Çalışma Grubu'nun fikir babasıydı. 1999 yılında Cumhurbaşkanlığı'na aday olacağı açıklamaları ile gündeme gelmişti. 30 Ocak 1997'de Sincan belediyesi Kudüs gecesi düzenledi. Belediye başkanı Bekir Yıldız, İran büyükelçisinin misafir olduğu gecede sahneye konulan cihad oyunu basında tepki oluşturdu. Star muhabiri Işın Gürel saldırıya maruz kaldı. Bekir Yıldız tutuklandı, mahkûm edildi. 4 Şubat'ta Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı 11 Şubat'ta Ankara'da "Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü" yapıldı. Medyanın Ali Kalkancı/Fadime Şahin, Aczimendiciler gibi figürasyonu ve katkılarını da unutmamak gerekir..

27 Nisan 2007'de sahnelenen oyunun da "CUMHURİYET MİTİNGLERİ" ydi, adı. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Recep Tayyip Erdoğan veya başka bir Millî Görüş kökenli siyasetçinin olası cumhurbaşkanı adaylığına karşı Cumhuriyet Mitingleri düzenlendi. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde, 2007 yılının Nisan ve Mayıs aylarında milyonlarca kişinin katıldığı mitinglerin duyurulmasında "cumhuriyetine sahip çık" mesajı kullanıldı. Akabinde yapılan 22 Temmuz 2007 seçim sonuçları gözönüne alındığında (AKP'nin %46,7, CHP'nin % 20,88 'lik oy oranları) mitinglerin toplumun geniş katmanlarında yankı bulmadığı yorumları yapıldı.Laik, demokrat, sosyal hukuk devleti için, irticaya, dinci ve ırkçı faşizme 'dur' demek için, emperyalizme karşı tam bağımsız Türkiye için, ülkemizin ve ulusumuzun bölünmez bütünlüğü için, çağdaş, laik, demokratik, parasız bilimsel eğitim için, onurlu yaşam ve emeğimize sahip çıkmak için, cumhuriyet devriminin kazanımlarına ve kurumlarına sahip çıkmak için miting düzenleniyordu.. Öncülüğünü, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in sponsor olduğu, Nur Serter ile Necla Arat öne fırladığı Atatürkçü Düşünce Derneği yapıyordu..

Nokta dergisi 29 Mart 2007'de Cumhuriyet mitinginin düzenleyicilerinden olan Atatürkçü Düşünce Derneği genel başkanı Şener Eruygur'un Jandarma Genel Komutanlığı sırasında hükümeti devirmek amacıyla hazırladığı iddia edilen Sarıkız ve Ayışığı darbesi planlarını, 5 Nisan 2007'deki "Günümüzdeki sivil eylemler ne kadar sivil" başlıklı haberinde cumhuriyet mitingini düzenleyen bazı sivil toplum örgütlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile olan ilişkisi ve TSK'nın sivil toplum kuruluşlarını psikolojik savaş aracı olarak gördüğüne dair belgeler yayınlamıştı. Genel yayın yönetmeni Alper Görmüş derginin aynı sayısında "Bugün, doğrudan bir darbe tehlikesi içinde değiliz , fakat 14 Nisan'daki Anıtkabir'e yürüyüş dahil, örgütlenen kitlesel sivil hareketlerin tümüyle ?sivil' olduğunu düşünmek de saflık olacaktır." yorumunda bulunmuştu. "

Cumhuriyet Mitinglerinde, "Ne ABD ne AB Tam Bağımsız Türkiye.", "Ne şeriat ne darbe tam bağımsız Türkiye.", "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz." Ve "Biz kaç kişiyiz." Sloganları atılmıştı..

Son olarak 28 Mayıs 2013'te "GEZİ PARKI PROTESTOLARI" adıyla sahneye konuyor.. 2013 Taksim Gezi Parkı protestoları, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan Taksim Gezi Parkı'nın Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında 28 Mayıs 2013 günü bir duvarının yıkılmaya başlanması, bu haberin sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucu bazı aktivistlerin oturma eylemi yapmaya başlaması ve polisin eyleme orantısız müdahelesi sonucu geniş bir protestoya dönüşen eylemlerdir. Taksim civarında protesto ve oturma eylemi ile başlayan olaylar, zamanla hükümet karşıtı gösterilere dönüşmüş ve başta Ankara, İzmir gibi büyük şehirler olmak üzere Türkiye'nin diğer illerine de yayılmıştır. Olaylara daha çok sosyal medya üzerinden organize olan protestocular yerel medyanın bu olaylara karşı kayıtsız kaldığını savunmuşlardır. 1 Haziran günü Taksim'de bazı canlı yayın araçları ateşe verilmiş ve araçların üzerine sloganlar yazılmıştır. Türk Tabipleri Birliği'nin 5 Haziran'da yaptığı açıklamaya göre olaylar esnasında tazyikli su, kısa mesafeli biber gazı atışları ve plastik kurşunlardan dolayı 43'ü ağır 4177 kişi yaralanmıştır. 3 Haziran günü, Mehmet Ayvalıtaş göstericilerin otoyol kapatma eylemiyaptığı sırada bir aracın ezmesi sonucu, Abdullah Cömert protestolar sırasında ağır darbeler sonucu hayatını kaybetmiştir. 6 Haziran 2013'te göstericilere müdahale sırasında bir köprüden (muhtemelen bir kişinin itmesi sonucu ) düşerek ağır yaralanan komiser Mustafa Sarı hayatını kaybetti.Gezi Parkı olaylarının ilerleyen günlerinde protestoların yanısıra, polisle çatışma, kamu malına zarar, yol kapatma, kundaklama gibi eylemler de olması piyasalarda tedirginliğe sebep olmuş ve olayların siyaset, turizm, ekonomi ve bölge esnafına etkileri olmuştur. Türkiye genelindeki protesto ve yürüyüşler sırasında, evlerinden destek vermek isteyen insanlar ışıklarını yakıp söndürerek ve tencere gibi eşyalara vurarak, arabalarındaki insanlar kornalara basarak eyleme katıldı. Başbakan bu konuyla ilgili olarak "Tencere tava hep aynı hava. Bunlar geçmişte de oldu." dedi.

Bütün bu olayları peş peşe düşündüm.. "31 MART OLAYI", "KUBİLAY OLAYI", "TAN OLAYI", "555K", "KUDÜS MİTİNGİ", "ŞERİATA KARŞI KADIN YÜRÜYÜŞÜ", "CUMHURİYET MİTİNGLERİ" ve "GEZİ PARKI PROTESTOLARI"nı kuş bakışı inceledim. CHP'nin her oyunda yardımcı adam rolünü oynaması.. Medyanın, belli iş çevrelerinin ve üniversitelerin figüranlığı.. Gençlerin kurbanlık rolü.. herşeyi tek tek gözden geçirdim..

Tarihin en büyük sırrı, bana yüzünü gösterdi: Türkiye'de vakit gelip de bir oyun sahnelenmeye başladı mı, en büyük heyecan, büyük elçiliklerde ve dünya güçlerinin dış işleri bakanlıklarında ortaya çıkıyor. "Bizim çocuklar bu işi becerebilecekler mi? Yoksa ellerine yüzlerine mi bulaştıracaklar yine?" diye hop oturup hop kalkıyorlar.. 2000'li yıllarda bu heyecan kalpleri durduracak kadar şiddetli oluyor.

 

mustafayurekli@gmail.com

Mustafa Yürekli
Haber 7


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Yürekli Arşivi