Mustafa Yürekli

Mustafa Yürekli

Barış kuramları ve teknikleri

Barış kuramları ve teknikleri

‘Barış’, ‘bütünleşme’, ‘birlik’ ve ‘düzen’ kavramları dillerde dolaşırken, bunların bileşenleri, tanımları ve temel yaklaşımlar ele alınmamaktadır. Bu da iletişimi tehdit eder boyuta gelebilmektedir.

Ben bu yazıda ‘barış’ olgusu ve kavramına ilişkin birkaç hususu paylaşacağım.. Böylece kavramların içini boşaltmanın imkansız olduğunu göstereceğim.

Tarihte çatışma/savaş ve barış, ikiz kardeştir, biri birine bağlı olgulardır; barış olgusunun varlığını çatışma olgusuna borçlu olduğu söylenir. Toplum yapısı, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik, siyasî, hukukî, askerî vb birçok açıdan sorun üretiyor, çatışma kaçınılmaz hale geliyor ve sözkonusu sorunlar çok farklı aktörlerle farklı mekanizmalar/müdahalelerle çözülüyor ise barışın da yapısal olduğu tespiti yapılmaktadır. Bu nedenledir ki çeşitli barış tanımları vardır.

Barışı tanımlamak, ancak çatışmalı ortamlar ve ürettiği sorunları ortaya konunca mümkün olmaktadır. Barış, sonuçta çatışmada taraf olmuş ya da öteki olarak görülen kişiler, gruplar ve kurumların birbirlerine karşı psikolojik yaklaşım, tutum ve davranışlarında bir değişiklik içermektedir. Bu hem bilişsel hem duygusal hem de davranış düzeyinde değişimi gerektirir. Barış, kısaca “öteki” olarak görülen grupla yeni bir ilişki kurma biçimi geliştirmektir; eşit kurulan iletişim ve ilişkinin kurumsal olarak koruma altına alınması, siyasal ve ekonomik yeni zeminin dışlayıcı ve ayrımcı olmayan mekanizmalar üretmesi gerekir..

Çatışma süreçlerinin yarattığı ortamda üç çeşit şiddet türüne rastlanabilir:

1) Doğrudan Şiddet: Öldürme, tecavüz, işkence gibi, vücut bütünlüğüne yönelik saldırılardır ve diğer şiddet türlerine göre daha görülebilir niteliktedir. Siyonist terör örgütü İsrail’in genel olarak Filistin’de, özel olarak Gazze’de yaptığı işgal, yıkım ve katliam doğrudan şiddettir.

2) Yapısal Şiddet: Ekonomik ve siyasal yapılanmalarla bireyin gelişimine engel olan ve doğrudan şiddete de yol açabilecek eşitsizliklerdir. Kimlik üzerinden yaşatılan her türlü ayrımcılık, kimliklere karşı üretilmiş ırkçılık, cinsiyetçilik vb. ideolojiler ya da bu tür dünya görüşleri ile tasarlanmış kurumsal yapılar yapısal şiddet kaynaklarıdır.

3) Kültürel Şiddet: Toplumda bir kesimin kültürel hegemonyasını oluşturmak yoluyla ve çoğunlukla semboller ve söylemler aracılığıyla bir başka grubun gelişiminin engellenmesidir.

Barış, en dar anlamında çatışmaların durması, silahların susması, fiziksel tahribatın ve ölümlerin bitmesi, yani doğrudan şiddetin sonlanması anlamında kullanılsa da (buna negatif barış diyoruz) geniş anlamda bu üç tür şiddetin sonlandığı (yani pozitif barışın tesis edildiği) bir ortamın oluşturulmasını gerekli kılar.

Dolayısıyla bu üç farklı şiddet türünün barış olgusuna etkileri de farklıdır. Bu yüzden barış olgusunu büyüteç altına koymak gerekmektedir.

Barış Kuramları

Barış kuramları, genel çerçeveleri bakımından birkaç bölüme ayrılabilir.

1.Bireysel Dönüşüm Kuramları:

Bireysel dönüşüm teorileri, barışın ancak kişisel tutum, davranış ve becerilerin değiştirilmesi ve değişen bireylerin kritik bir kütle oluşturması yoluyla mümkün olacağını söyler. Bu anlamda örneğin, barış eğitimi önemli bir kaynak olarak görülür.

2.Sivil Toplum Mobilizasyonu (Hareketlenmesi, Seferberliği) Kuramları:

Sivil toplumun gücünün liderleri etkiyebileceğini, dolayısıyla güçlü bir sivil toplum iradesinin barışı sağlayacağını iddia eder. Bu alandaki çalışmalar; barış bölgeleri oluşturma, politika yapım sürecine doğrudan katılamayan ama etkileme gücü olan farklı siyasî görüşlere sahip akademisyen, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, gazeteci gibi kimselerin bir araya gelip belli konularda görüş birliğine vararak kamuoyu oluşturması yoluyla barışı desteklemesi ve bu kuruluşların işbirliğinde bulunması olarak özetlenebilir.

3.Sağlıklı İlişkiler, Bağlantılar Ve İletişimler Kuramı:

Sağlıklı ilişkiler ve bağlantılar teorileri, barışın ancak gruplar arasında var olan ön yargılı ve olumsuz tutumlarının bertaraf edilmesi ve daha sağlıklı ilişkilerin kurulması yoluyla sağlanabileceğini iddia eder. Bu açıdan bakıldığında barış sürecinin önündeki en önemli engel, gruplar arasında iletişimin ve ortak aidiyet duygusunun sağlanamamış olmasıdır. Bu sorun ise birbirini düşman olarak gören kesimlerin iyi planlanmış uzun soluklu diyalog çalışmaları ile bir araya getirilmesi ile ortadan kaldırılabilir.

Üç Seviyedeki Aktörler

Siyaset biliminde barış dar anlamda ele alınarak sadece çatışma yaşamış tarafların liderlerinin anlaşması ve sonrasında silahları bırakarak, anlaştıkları alanlarda ilerleme kaydetmesi olarak görülmüştür.

Bu açıdan barış süreçleri, üst seviye liderler arasında bir diplomatik diyalog ya da müzakereye sıkıştırılmıştır.

Oysa barış alanındaki aktörler üç seviyededir ve barış süreçleri bu üç seviyedeki aktörlerin yaptığı farklı fakat birbirini tamamlayıcı birçok yöntemi içermelidir.

1.Liderler Seviyesi

Üst seviye liderler, çatışmanın doğasına bağlı olarak siyasî, askerî ve dinî liderlerden oluşur. Bunlar çatışmanın taraflarını temsil etme meşruiyeti ve kapasitesi olan en üst düzey liderlerdir. Bu liderlerin konuşması, barış süreçlerinin en resmî ayağıdır.

Müzakere, yani sadece tarafların konuşması ya da arabuluculuk, çatışan taraflar dışında bir aktörün yardımıyla olur. Resmî barış anlaşmaları da bu sürecin sonucunda oluşur.

2.Orta Seviye Liderler

Orta seviye liderler, ellerinde güç bulunduran kimseler olmamakla birlikte güç sahiplerine ulaşabilen ve onları etkileyebilenlerdir. Bu seviye liderlere örnek olarak sivil toplum liderleri/üyeleri, akademisyenler, medya önde gelenleri, dinî liderler ve kanaat önderleri verilebilir.

Orta seviye liderlerin ortak bir anlayış geliştirme ve en azından üzerinde anlaşılmış bazı konularda ortak eylem planları çıkarabilme amacıyla bir araya gelmeleri, sorun çözme çalıştayları, barış komisyonları veya diyalog grupları yolu ile olur.

Halk Seviyesi: En alt seviye ise halk seviyesidir. Bu seviyede çatışmadan etkilenen halk kesimleri ve cemaat liderleri sayılabilir. Bu seviyedeki barış çalışmaları ise çatışmadan etkilenen kesimlere sosyo-psikolojik destek sağlama, ön yargı azaltma, yerel barış komisyonları kurma ve benzeri çatışma döndürücü yöntemleri kapsamaktadır.

Barış kavramıyla kodlanan süreç, itinalı bir şekilde ele alınacaksa ve önetilecekse, bilinmesi gereken çok husus ve yaklaşım var; kısaca barışa bilimsel yaklaşım, sosyal bilimlerin birikiminden yararlanma şart.. Birlik ve düzen gibi ilgili kavramları da tek tek açılınca, içeriğinin çok zengin ve karmaşık olduğu görülecektir.

Mustafa Yürekli / Haber7

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Yürekli Arşivi