

Mehmet Yürekli
Nazım Hikmet’in Davet şiirinde Adanalılık
Çocukluğumdan beri.. Başka bir gözle bakındım çevremdekilere. Dikkatli… Derinlemesine… Her şeyde özü ararcasına!
Hayran bir bakışla baktım dağlara, taşlara, toprağa, kuşlara!
Sevgiyle baktım evlere, yollara, insanlara…
Tarihî yapılara, çeşmelere, köprülere, kiliselere, camilere, hatta mezarlıklara, mezar taşlarına bile sevgiyle baktım…
Aranıp durdum hangisinin ruhu ruhuma aşina, yakın, hangisinin ruhu ruhuma yabancı, uzak diye.
Her anı miraç bildim. Tanrı misafiri, hızır bildim herkesi, baş tacı ettim.
Nazım’ın “Davet” şiirini okurken, onda hep kendimi buldum, şiirin öznesi topluma karışıverdim.
“Bu memleket bizim” derken, işaret edilen topraklar önce Adana oldu benim için sonra Anadolu, hatta bütün bir Darülislam..
“Bu davet bizim” diyenlerin de arasındaydım. Özgür ve kardeşçe yaşama isteğiydi, özlemiydi bu. Bu davet, bu toprakların sesi, milletimizin sesi, dahası Adana’nın sesi olmadı mı bin yıldır? İslam medeniyetinin sesi?
Nazım Hikmet Davet şiirinde medeniyet yolculuğumuzu anlatmaz mı?
Siyonist Yahudiler kendilerini ayrıcalıklı ve üstün görürler, başka milletlere hor bakarlar, köle görürler.. Hıristiyanlar cennetten kovuldu diye insanı kötü görürler..
Kapitalizm ve sosyalizm ne kadar acımasız olduğunu, sömürü düzeni olduklarını yaptıkları katliamlarla yeterince ortaya koymadı mı? Bu şiiri Amerikan başkanları okuyamaz.. Amerika’da sadece Mlacom X okur ağlayarak.. Bu şiiri İngiliz, Fransız, İtalyan devlet adamları da okuyamaz.. Avrupa’nın yüzüne okuduğumuz milli marşımızda ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!’ dizesi var. Bu şiiri ne Hitler, Musolini okuyabilir ne de Mao, Lenin, Stalin okuyabilir.. Çin ve Rusya Asya’yı kan gölü yaptı yirminci yüzyılda, Müslüman katliamlarıyla.. Hala da devam ediyor ezen ve sömüren üstünlükleri.
Bu şiirde İslam vicdanı kanamaktadır. Bu şiirde Müslümanların sesi vardır.
Bu vatanın her şeyiyle bize ait olduğunu haykırırken, özgürlük ve bağımsızlık talebini yinelerken duygularımıza sözcülük etmez mi? On dört asırlık, bin yıllık tecrübenin sesi bu şiir. Ütopya değil İslam’ın daveti olunca..
Bu şiir, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm insanların kimseye tanrılık taslamadan ve kulluk etmeden, eşit haklara sahip özgür bireyler olması gerektiğini belirtmektedir. Sosyal eşitliğe ve kardeşçe yaşama vurgu yapmaktadır.
Herkesin kendi ayakları üzerinde durmasını, güçlü olmasını, özgürce yaşaması gerektiğini ve sosyal eşitliğin sağlanmasını istemektedir. Bunların özlemini çektiğimizi dile getirirken, şair, kuşkusuz duygularımıza tercüman olmaktadır.
İnsanların, Allah’ın karşısında, ahlak ve hukukun karşısında eşit olduğunu ve kardeşçe yaşanması gerektiğini belirtir bu şiir. Ahlak ve hukukun üstüne kimse çıkamaz, paspas edemez!
Şiirde Nazım Hikmet'in özgürlüğe, eşitliğe, kardeşçe yaşamayı paylaşıma daveti vardır. Bu ülkenin insanı olarak, bir Adanalı olarak şairi alkışlıyorum, davetini yineliyorum..
Şiirde tema, evrensel bir konu olan kardeşlik isteği ve davetidir. Ben tarihe bakınca bu kardeşliğin, İslam kardeşliği olduğunu görüyorum. Kimseye tanrılık taslamamak, kimseye kulluk yapmamak.. İşte ben buna Adanalılık diyorum, efendilik diyorum..
“Bu hasret bizim”, diyenlerle dert ortağıyım.
Bu şiirde “bu cennet bizim” deyişine hasta oldum. Cennet dediği yer Adana’ydı bana göre, Anadolu’dan önce..
Kim ne derse desin ‘Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan’ toprak kesinlikle Adana’dır bana göre.. Toroslardan eğilip boynunu uzatarak Akdeniz’den su içen o terli at başını ancak Adanalı taşır omuzlarında.
‘Ve ipek bir halıya benzeyen toprak / Bu cehennem, bu cennet bizim!’ deyince Nazım Hikmet de Adanalı olur bana göre ve bir hemşerimi dinlemeye başlarım..
Ben sürekli ‘bizim’ olana öylesine özlem duyuyorum ki…
Devet şiirini buyurun okuyun. Yanılıyor muyum? Siz de görün..
DAVET
Dörtnala gelip
Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak; bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!
Mehmet Yürekli
Adana, 20 Şubat 2021

Adana Lezzet Festivali, Mutfak Kültürümüz ve Batılılaşma
13 Ekim 2025 Pazartesi 08:09Ferdi Tayfur Müzesi
14 Eylül 2025 Pazar 15:28‘Hoş geldin ey Kutlu Nebi!’
25 Ekim 2023 Çarşamba 00:50Dünya çapında bir alim: Prof. Dr. Hakkı Çiftçi
19 Ağustos 2025 Salı 09:29'Her Yanmış Yaprak, Bizim Elimizle Yeniden Yeşerecek'
02 Ağustos 2025 Cumartesi 11:03Adana’nın sesi olmak
05 Ekim 2024 Cumartesi 00:42Aileyi Onurlandıran Mezuniyet Töreni
13 Temmuz 2025 Pazar 00:48Bir Müslümanın Ayağına Diken Batsa
07 Mayıs 2025 Çarşamba 20:361 Mayıs
01 Mayıs 2025 Perşembe 11:53Çukurova’dan Doğu Akdeniz gözlemleri
22 Nisan 2025 Salı 16:16




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.