Kerbela, Basra Ve İdlib!

Kerbela yüzyıllardır yüreğimizi yakan bir azap.

Ağıtlarımızda Hüseyin ve yaranları var.

Can Hüseyin ve yaranlarının susuzluğa mahkum edilerek katledildiği kara mekan.

Efendimizin dudaklarının değdiği yanaklara zalimlerin tekmelerinin değdiği yer.

Kerbela ve su.

Gökten ateş yağarken ateşin yandaşları yerde "Rabbim Allah" diyenlere suyu vermiyorlardı.

Ne hazindir ki "Kerbela, Kerbela, Ah Hüseyin, vah Hüseyin" diye feryadı figan edenler çağdaş Yezit'liğin yolunu yol eylemişler.

Basra;

Güzeller güzeli Basra.

İnsanlığın yüz akı, mezhepçiliğin yüz karası Basra.

Susuz ve perişan.

Irak petrolünün yüzde seksenini barındırmasına rağmen su yok, elektrik yok, ekmek yok, iş yok.

Basra Şii olmasına rağmen Şiiler tarafından ölüme mahkum edilmiş vaziyette.

Mezhebini din eyleyenler, mezhebini işgal vesilesi eyleyenler tarafından perişan edilmiş bir halde.

İran dışişleri bakanı Zarif "üç Arap ülkesini kontrol altında tutuyoruz" diye övüne dursun bakalım.

Üç Arap ülkesinin halkları kendileri hakkında düşündüklerini Basra'da ortaya koydular.

Muhteda El-Sadr Şii olmasına rağmen mezhebini din eylemeyen mücadelenin zalimlerle olması gerektiğinin farkında.

Meselenin vahametinin farkında.

Necef'te Hazreti Ali türbesi Amerikan köpekleri tarafından işgal edilmeye çalışırken bağlıları ile destan yazmış birisi.

Basra kan ağlıyor.

Basra ahalisi can veriyor.

Su için.

Ekmek için.

İnsanca yaşamak için.

Yezidin yolunu yol eyleyenler Basra halkına suyu çok görüyor.

Ve İdlip dört milyon insanın konulduğu en zalim hücre.

Terörün her türünü devlet politikası olarak kullananlar tarafından terör yuvası olarak adlandırılan mazlum İdlip.

Mezhepçi terörü sonuna kadar kullanan İran'ın bu laflar etmesi ne kadar trajik komik.

İran kendi ayrılıkçı Kürtlerini darağaçlarında sallandırırken, komşularındakileri desteklemeyi beceren bir ülke.

İdlip'de milyonlarca mazlum Müslüman bombalarla paramparça edilse bundan memnuniyet duracak bir ülke.

1979 yılında İslam İnkılabı olarak doğan güneş nerelere geldi.

Büyük hayal kırıklığı.

Mazlum İdlip ahalisini teröristlikle suçlarken, Suriye'nin en verimli, petrol kaynaklarının bulunduğu üçte birlik kısmını işgal eden Amerika'yı ve PYD'yi gündeme getirmemesi ayrıca çok manidar.