"Bir öküz ansızın Bağdat?a girip şehri bir baştan bir başa dolaşsa; bütün zevk-u sefa ve lezzetlerden onun göreceği sadece karpuz kabuğudur. Öküzün ve eşeğin seyrine layık olan şeyler, yollardaki saman ve otlardır."

Bu güzel betimleme, has insan Mevlana?ya ait.

Peki, 2010 eylülünün ilk haftasında her şey yolunda giderken bu imge niçin gelip de bende en one oturdu; konuşabileceğimiz yüzlerce konu varken ben niçin bunu seçtim... Buna geleceğiz.

Türkiye büyüyor, gelişiyor...

Göz kamaştırıcı bir ivme ile gelişen ülkemizin bu büyümesinin önünü, cehalet ve art niyetlilerin çabası engellemeye yetmiyor...

Son beş yıldır; ekonomide, eğitimde, sağlıkta içinde bulunduğumuz şu rahat döneme alışanlar, geçmişin sıkıntılı günlerini çok çabuk unutmuş olacaklar ki, hem daha fazlasını isteyip hem de kendilerine bu güzellikleri yaşatan kimselere var güçleriyle sataşıp işlerini engellemeye çalışıyorlar...

Yine de sığ bakmayan, her bakışta gözün hakkını verip görmesi gerektiğini gören insanlar sunu biliyor:

Bizim halkımız, içimizdeki bu çalkantıdan dolayı, yüzeyi hafif bulanık bir ırmak gibi; oysa bu ırmağın dibi inciler, cevherlerle dolu...

Bu kıymetler yer yer çıkıp gösteriyor kendini, lakin bunu ancak bakmasını bilenler görebiliyor...

Aynadaki çirkin süratini görüp ona tüküren zenciler gibi, art niyet ve cehaletle kararttıkları içleriyle baktıkları halkın aynasında kendini güzel bulamayanlar bu defa ülkeyi layıkıyla yönetenleri karalama yapıyor, iftira atıyor, çirkinlikler yaparak adeta çiçeğe tükürüyorlar...

İnsanları kandırma, yanıltma ve aldatma düşüncesiyle de olsa bu ülkenin otobanlarından geçiyor, gelişmiş şehirlerimizin birbirinden güzel bulvarlarında ilerliyor, muhteşem meydanlarında halka hitap ediyorlar; milletin içinde bulunduğu rahatlığı, gözlerindeki umut ve heyecanı görüyorlar, yine de memleketi bir bozkır gibi anlatıyorlar...

Mevlana?nın "gözü otlardan ve samandan başka bir şey görmediğini" söylediği mahlukatın yaptığını yapıyorlar bir başka deyişle..

Ben bu ülkenin bir aydını, vatandaşı olarak Sayın Başbakanımıza bu denli asılsız, fütursuz ve seviyesiz eleştiri yapan muhalefet liderlerini esefle kınıyorum.

Bu halkın sağduyusu, içinin sesi, kalbi, bu referandumda "evet" diyor...

Yalanla, yanlışla ve karalamayla bunu değiştirmek mümkün değil. Çılgınlıklarınızın ve asabiyetinizin sebebi bu, sizi anlıyorum...

Bu beylere soruyorum; sizce A milli futbol takımımızın dün akşam oynayıp 3-0 kazandığı Kazakistan maçının bana en dramatik gelen tarafı ne biliyor musunuz?

Boyuna, posuna, kapasitesine bakmadan bizim karşımıza yenebilecekleri zannıyla çıkmaları... Bu zanna öyle kaptırmışlar ki kendilerini, topun yönü bizim kalemize yöneldiğinde müthiş bir slogan tufanı koparıyorlar... Sonuç ortada... 

Bir yalana kendilerini delice inandıranlar belki biraz sözel tufan estirebilirler ama, sonunda, galip gelenin duyacağı heyecan ve sevinç, onların yaşayacağı yıkımın yanında hiç kalır..

Yol yakınken "evet" deyin...

Sakın ha, son düdükle cimleri yolmayın...

?

Ahmet Yürekli

Üsküdar? 05.09.2010