Oysa şimdi ne kadar da çok 'Çanakkale Ruhuna' ihtiyacımız var ki!..
Mehmetçik Çanakkale?de birçok insanlık dersi vermiştir. Ancak üzerinden daha bir asır bile geçmemiş olduğu halde Mehmetçiğin evlatları, torunları olan bizler geçmişimize ne kadar da yabancılaştık. Ecdadımızın Çanakkale?de gösterdiği sapasağlam imandan ne kadar da uzaklaştık. Oysa şimdi ne kadar da çok ihtiyacımız var ki, sarsılmaz bir imana, vatan sevgisine, insan sevgisine, insan saygı ve dostluğuna..
Gecenyıl Seneye Gelibolu da beş çayına bekleriz? Demiştik?
Ve bu yıl Çanakkale kardeşliğini ve ruhumuzda iz bırakması dileğiyle, demli milli çaykur filiz çayını yudumlayalım?
Halifeliğin kaldırılmasından sonra yapılan bu karikatürün alt yazısında "Darısı diğerlerinin başına" yazıyor.
İlk topta atılan Halife Abdülmecid. Diğer topların ucunda ise Patrikler ve haham var. Ancak Halifeye yeten güç, diğerlerine yetmedi.*
Seneye Gelibolu da beş çayına bekleriz?
Çanakkale?de olan bitenin, yapılan savaşın tarihini anlamını bilmeyen yok?
Mehmet Akif Çanakkale?yi ziyaretiyle o destanı ?Çanakkale Şehitlerine? şiirini yazar?
Çanakkale savaşı günlerinde, Akif Almanya da iken, yakın dostu Ömer Lütfi Bey?e dâima sorar:
-?Ömer Bey, bu Çanakkale ne olacak?
?Allah bilir, amma vaziyet tehlikelidir. Askerlik noktasından düşünülünce ümit yok. Ancak fen kâidelerinin hâricinde, fevkalbeşer bir şey olmalı ki, Türk askeri dayanabilsin.?
Ömer Lütfi Bey böyle dedikçe, O:
?-Eyvah, son istinatgâhımızda yıkılırsa ne olur?? diyerek, çocuk gibi ağlıyordu: **
?Yerinde kaldı mı ya kıblem, hârim-i îmanım?
Hudâ rızası için söyle, pek perîşânım!
Uzakta olmama rağmen civâr-ı zârından,
Civarım inliyor âvâz-ı ihtizârından!
Yine Almanya da iken, Çanakkale için ağlamadığı gün olmadığını Ömer Lütfi Bey?in hatıratlarından öğreniyoruz.
?.
?Allah rızası için ey asker, dayanınız, kuzum, tuttuğunuz yer İslâm?ın tek akdesidir, buraya yabancı ayağı basarsa, dinin en yüksek inançları, bir ân içinde yerin dibine geçer. (...) Eğer geri dönerseniz, Müslümanlık şirazesiz kitap haline gelecek ve rastgelen çiğneyecek. O zaman on üç, ön üç buçuk (bugün on dört çeyrek) asırlık mazimizden ayakta kalan ne varsa hepsi, hepsi unutulacak da yavrularımıza anlattığımız mefakir birer serap olup gidecek.
?Siz pek iyi bilirsiniz ki yüz yıldır elde ne varsa yabancılara verip devamlı çekilmedeyiz. Ömer?in, Yavuz?un biz vefasız evlatları, yazık ki onların yadigârlarını koruyamadık. Eğer siz de bulunduğunuz yeri bırakırsanız elimizde bir karış toprak kalsa bile, o ancak namusumuz, dinimiz, vicdanımız için bir mezar olacaktır, o kadar:
Enin içinden vatan... Kıymayın şu mazlûma,
Huda rızası için ric?at etmeyin!? ***
Yani;
?Eski dünya, yeni dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer,
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Ostralyayla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sade bir hâdise var ortada; Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani Tâûna da züldür bu rezil istilâ!?
ya karşı yapıldı. Çanakkale Savaşı, Lozan, bir başka mücadele sonucunda muzaffer bir milletin bağımsızlık antlaşmasıdır, beratıdır.
Çanakkale Savaşlarında kara çıkartmasının yapıldığı 25 Nisan'ın her yıl yıldönümünde, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan gelen Anzak askerlerinin torunları, dünyanın öbür ucundan ?bu rezil istilâ?yı gerçekleştirmek niyetiyle gelenler; çıkartmanın yapıldığı yerlerde, şafak vakti düzenledikleri görkemli törenlerle geçmişlerine sahip çıkmakta, tarihte yaşananları hatırlamaktadır.
Ve..Gelibolu?da atalarımızın mezarları var, burasının yönetiminde bizim de söz hakkımız olsun diyorlar?
Bu hak Lozan Edebiyatında: yani siz şehit verdiniz, biz galip geldik diyorlar?
Nasıl mı?
İngilizlerin, Lozan'ı onaylamak için Hilafetin kaldırılmasını beklediklerini, Hilafetsiz bir dünyanın kendileri için "yeni bir çağ"ın açılması anlamına geleceğini düşündükleri açıklarken, Hilafetin kaldırıldığı haberini, Halife'nin yaşadığı İstanbul'dan sorumlu olan Karabekir Paşa'nın bile gazetelerden öğrendiğini söyleyelim de, gerisini siz anlayın?
?On binlerce Anzak torunu İngiliz asıllı turist? Çanakkale?yi ziyaret etmek için Gelibolu?nun Avustralya kültürel mirası olarak ilan edilmesini bekliyor?
Zira düzenlenen ?Yirmi Beş Nisan Anzak Günü? ile ilgili olarak, bir gazete törenlere 5 bin Anzak?ın (Avustralyalı ve Yeni Zelandalı demek istiyor) katıldığını yazıyor?
Böylece, Mart 2006?da Avustralya Çanakkale?de konsolosluk açtı?
Avustralya her ne kadar ?özgür ve bağımsız bir ülke? (!) olsa da, sonuçta İngiliz asıllı ?Avustralya Genel Valisi?nin denetiminde olduğunu unutmamak lazım.
Avustralya, Yeni Zelanda eşittir yine İngiltere!
Yani, ?kuzu postuna bürünmüş kurt misali?, Anzak torunu kılığına girmiş İngiliz tekrar Çanakkale?ye yanaşıyor?
Evet, Çanakkale?de savaştığımız devletler kim mi?
İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda, Hint ve Kanadalılar
Ve şapka meraklıların dostları Almanya?
Kim bunlar! Kapısında bekletildiğimiz AB üyeleri?
AB, ABD ve kapitalist arkadaşların,
Yeni bahar, eski Firavunî oyunları devam ediyor..
Arap baharı, pardon bahar geldi?
Seneye 18 Mart ta Gelibolu da, İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda, Hint, Kanadalı ve Anzak torunlarıyla birlikte, sizleri beş çayına bekleriz?
selim elçi, 18.03.12, adana
* Mustafa Armağan, Zaman
** Eşref Edip: Mehmet Akif, Hayatı, Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları, İst. 1961
*** Emin Erişirgil: İslâmcı bir Şairin Romanı, Ankara 1986, s. 255?56
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.