Sabri Ülker ve sorumluluk

 

Edep-haya, gayret-sebat, insanlık ve kardeşlik gibi İslâm ahlâkının güzelliklerini hayatıyla yansıtan Sabri Ülker kardeşimizi inandığı ebedi âleme, büyük bir cemaatin sevgi, hasret ve dualarıyla uğurladık. Ferdi hayatı, işi ve toplumsal davranışlarıyla İslâm ahlâkını izzetle kesintisiz yaşadı. Allah rahmet eylesin.


İslâm ile hayatını solmaz bir güzelliğe kavuşturan, birçok kimseye helâl kazanç kapıları açan, iyilik peşinde koşan insandı. Bahar mevsimine eren İslâm dünyasına, Ülker güzel örnek. Bu yolda gayretle sorumluyuz. Fas Krallığı kansız-kavgasız bahara açıldı. Ondan bahsetmiyorlar. Türkiye gibi, Suriye ve Mısır'da da olayın azametiyle mütenasip bedel ödeniyor. Tehlikeyi ikaz iyi niyetle olduğu gibi, ümit kırmak için de aşırı gidenler var. Siyonizmi "hâkim-i mutlak" gibi takdim ederek ümitsizlik ekenler, iyi niyetle de olsa İslâm baharına zarardır. Allah'a dayanan için ümitsizlik yoktur. Başlanan iş sonuçlanmalı. Tek Sabri Bey'in hayatına bakmak dahi, Müslümana ümit ve ibret için yeter.
İman ve İslâmî değerlerle çalışmak, üretmek ve ticaret yapmak, İslâm'ın övdüğü, dikkat çektiği değerlerdendir. Sabri Bey, sanayi ve ticaretin, İslâmî ölçülere sadık kalarak her şart ve ahvalde mümkün olduğunu gösteren; bu başarıyı uluslararası boyuta taşıyan bir kardeşimizdir. Değişen ve globalleşen dünya şartları içinde ilklerden olması ise, bu başarının önemini bir kere daha artırmaktadır. İslâm ümmetinin baharı, inşallah bu başarıları binlere, on binlere ulaştırarak, geliştirerek devam ettirecektir.
Ülker Bisküvi, 1944'te Eminönü'nde küçük bir fırında başladı. Kimseden imtiyaz, himaye beklemedi. Zekâtını verip yardımını yaparak devam etti. Kendi işi, kendinin yönetiminde bulunduğu kuruma gelse ne yaparmış? Bakalım:
İstanbul eski milletvekili, ANAP'ın Özal'lı döneminin ilk günden son güne kadar Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma Başkanı, halen Türk Parlamenterler Birliği İstanbul Şube Başkanı Sayın Orhan Demirtaş, politikadan önce Sabri Ülker Bey'le İstanbul Sanayi Odası yönetim kurulunda beraber çalışmış. Bana anlattığı hatırası şöyle: "Sabri Bey, toplantıları hiç aksatmaz. Geç kalmaz. Ama nadiren gelmez. Herkes hemen anlar. O gün toplantıya, Sabri Bey'in bir işiyle ilgili dosya geliyor. Arkadaşlar rahat konuşsun diye Sabri Bey gelmiyor."
Tüccarın ahlâkı, tarih boyunca milletlerin zenginlik, güç ve itibarının temel nedeni olmuştur... İslâm'ın Afrika'ya kısa zamanda yayılması, Müslüman tüccarların yüce ahlâkı ile gerçekleştirilmiştir. Siyaset, sanayi ve tüccarların dürüstlüğü, edep ve ahlâkı, milletin güç ve imkânının göstergesi olmuştur.
Özellikle içine düşülen bu sefahat, gurur, gösteriş, hile, fitne üreten ve çıkardan başka bir değer tanımayan materyalist düşünce çağında, Sabri Ülker gibi İslâm ahlâkını hayat yapan işadamı ve tüccarlarımızın kıymetini bilmek ve sayılarını artırmak, insanlığa, İslâm'a hizmet yollarının en önemlilerinden biridir.
İslâm ahlâkı öyle etkili bir şeydir ki, bir tek çizgisi dahi hem sahibine güç ve izzet kazandırır, hem bulunduğu yeri aydınlatır... İslâm ahlâkından bir hareket için Roger Garaudy, "Müslüman askerin bir sözü, bir olay, Sorbon'da on yıllık tahsilimde öğrendiğim şeylerden daha mühim şeyler öğretti bana" diyor ve İslâm'la ilk tanışması olan bu olayı şöyle anlatıyor:
1940'larda 3 yıl hapse mahkûm edilen Garaudy, Cezayir sahrasında askeri bir kışla hapishanesindedir. Hapishanede çıkan bir isyana liderlik ettiği için idamına karar veren Fransız komutan, Cezayirli Müslüman askere ateş ederek öldürmesini emreder. Cezayirli Müslüman asker, "Müslümanın şerefi, silahsız bir kimseye ateş etmeye manidir" der ve ateş etmez. Bu olay, on yıllık Sorbon Üniversite tahsilinden daha önemli şeyler öğretmiştir ona.
Şimdi bizlere düşen sorumluluk, merhum Sabri Ülker'in ticarette gösterdiği, İslâm ahlâkını, dürüstlük ve insanlık mücadelesini, bu güzellikleri, bu insanî, ahlâkî zenginliğimizi kaybetmeden gelecek nesillere aktarmaktır... Bunun için üniversitelerimiz mastır ve doktora tezleriyle meselelerimizi sağlam zemine oturtmalı; MÜSİAD, ASKON ve STK gibi kurumlarımız başta olmak üzere kültürel etkinliklerle meslek sahiplerine ve kitlelere aktarılmalıdır. Sabri Ülker Bey'in bilinen hizmetlerinden çok fazlası bilinmemektedir. Bu bakımdan üniversite sorumluluğu öndedir.
Bu anlatımda ihmal edilmemesi gereken en önemli husus, güçlü ve samimi bir İslâm, iman, itikat ve ahlâkına sahip olmadan, bir Sabri Ülker ve eserlerini doğurmak imkân ve ihtimalinin olmadığıdır.
Allah'tan merhumun mekânını cennet, neslini, ümmeti ve insanlığı, İslâm iman ve ahlâkıyla payidar etmesini niyaz ediyorum.

Hasan Aksay - Yeni Akit

Önceki ve Sonraki Yazılar