İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Cemil Meriç’le İlk Karşılaşmam

Bir Hatıra

Cemil Meriç’le İlk Karşılaşmam

1967 yılında ilk tanıdığımda Cemil Meriç, Kemal Tahir, Atilla İlhan gibi birkaç edebiyatçı, Halit Refiğ, Metin Erksan gibi birkaç sinema yapımcısı, Marksist çizgiden yeni dönüş yapmışlardı. Diğerleri, Türk kültür birikiminin yüceliğini keşfedip arayışlarını düşünce ekseninde sürdürürken Cemil Meriç, bir adım daha ileri giderek bu evrensel kültürün gelişmelerinde İslam’ın rolünü de keşfetmişti. Oğlu Mahmut Meriç babasının “Elli yaşına kadar Batı düşünceleri çemberinde, 1960'larda Hind kültürü etkisinde, 1970’e doğru da Asya’nın Avrupa ile hesaplaşması ile kendini yenileyen bir entelektüel olduğunu” anlatır. Cemil Meriç Solcu olduğu zamanlarda bile kendini Büyük Doğu kültürüne yakın olarak tanımlar...

Cemil Meriç, Konya’ya Avukat Tevfik Kılıçkaya'nın davetlisi olarak konferansa gelmişti (1967). Bu avukat, bu tarihte CKMP’nin Konya il başkanı idi. Konferansını dinleme imkânı bulamadım. (Necmettin Erişen dinlemiş olabilir.) Avukatın yazıhanesinde kendisini ziyaret ettik. “Hoş geldin” dedik. Karşılıklı hal hatır sorduk. Henüz Mücadele Birliği’ni kurmamıştık. Hazırlık çalışmaları içindeydik. Ben birkaç cümle ile fikriyatımızı özetledim. Ancak asıl etkileyici cümleler Necmettin Erişen’den geldi. Özetle “Bizim gibi inanmayanlar, bizim gibi düşünmeyenler, bizim gibi yaşamayanlar, bizi kurtarma hakkına sahip değildir. Komünistler ve kapitalistlerin bu millete verecekleri bir şey yoktur”. Bununla niyetimiz Cemil Meriç’i tenkit, ikaz ve telkin değildi. Söylediklerimiz ideal olarak kabul ettiğimiz prensiplerimiz idi. Cemil Meriç’in ağzından “O genç kimdi?” sorusu olmasaydı ayrıntıya girmeyecek, sadece görüştüğümüzü yazacaktım. Aslında bu tarihlerde her konuştuğumuz dava sahibi insan üzerinde açıklamalarımız çarpıcı etki yapıyordu. Yani kalıcı, etkili oluyorduk. Necmettin Erişen’in birkaç cümlesi derin etki bırakmış olmalıdır.

Kılıçkaya bizi tanıtırken “Üniversiteli gençler” demişti. Belki de bu ifade "üzerinde konuştuğumuz Üniversiteli Gençler" anlamına idi. Bizimle yaptığı konuşma, daha doğrusu bizim konuşmamız hayatının akışını değiştirmiş. Şöyle yazıyor: “Konya yolculuğumda (1967) ilk defa başkası ile temas ettim. Başkası yani kendi insanım. Kaderin karşıma çıkardığı genç üniversiteli “Sen bizden değilsin” dedi. Sen bizden değilsin. Evet, ben onlardan değilim. Ama onlar kimdi? Uçurumun kenarında uyanıyordum. Demek boşuna çile çekmiş, boşuna yorulmuştum. (Bu Ülke dibacesi, s.53. Mahmut Meriç) Sadece dinledi. Hiçbir yorumda bulunmadı. Yorgunluğuna yormuştuk. Meğer düşünce dünyasında nefis muhasebesi yapıyormuş.

Ancak kızı Ümit Meriç, bir tren yolculuğundan bahsediyor. O tarihte Necmettin Erişen ile Avukat Kılıçkaya çok samimi dostlardı. Cemil Meriç'i Konya'ya getirmek için birlikte konferans verdiği bir şehirden getirmeye gitmiş, veya Kılıçkaya rica edip, Necmettin Erişen'i göndermiş, birlikte dönmüşler de olabilirler. O tarihte öyle oluyordu. Bolvadin'de vaizdim. Necip Fazıl, burada konferans verecekti. Arkadaşlar konferans verdiği Eskişehir'den giderek otobüsle getirmişlerdi. Oradan da başka ilçeye geçmişti. O tarihte seri konferanslar yaygındı.

Cemil Meriç'e bir hanım hizmet veriyordu. Kılıçkaya "Cemil Meriç'in eşi" demişti. O tarihlerde gözleri çok zayıf gören Cemil Meriç’e kitapları onun okuduğunu söyleyen Av. Tevfik Kılıçkaya, Fransızca da bildiğini, tercümelerinde Cemil Meriç’e yardım ettiğini söylemişti. Daha sonraları bunu teyit eden bir bilgim olmadı. Cemil Meriç’i konu alan makalelerde genellikle talebelerinin yardımı ile günde onlarca sayfa okuduğu ve önemli kitaplara böyle ulaştığı yazılıyor. Bu uygulama ne kadar gerçekçi ve sürdürülebilir bilmiyorum. Ancak kızı Prof.Dr. Ümit Meriç babasına kitap okuduğunu konuşmalarında anlatmaktadır.

Ümit Meriç ile görüşmem olmadı ama üniversite öğrenciliğinden beri tanırım. Üniversiteye giderken Üsküdar vapurunda görüyordum. Daima ciddi babasının kızı olma vakarına uygun davranırdı. Hiçbir laubali tavrını görmedim. Roger Graudy’nin konferansından tercümanlığını yaptığında anladım ki, babası Fransızcanın, bir yabancı dilin inceliklerini kızına da ulaştırabilmiş. Televizyonlardan röportajlar izledim. Ümit Meriç, bir ruh zenginliği kazanmış, fikri kemaline ermiş. Kendisinden özgün eserler bekliyorum.
Prof. Dr. Ümit Meriç Hanımefendi Konya'da bir özel toplantıda babasını etkileyen kişiyi aradığını söylemiş. 9 Nihat Kahraman Bey de varmış. Birkaç sene sonra ben, bir özel toplantıda bu bilgileri anlatınca, tanışıklığı olan arkadaşım Nihat Kahraman bey, Ümit Meriç hanıma bilgi verdi ve rahmetli Necmettin Erişen ile görüşmesini sağladı.

İrfan Küçükköy Hoca

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.