Sait Özdemir
İçimizdeki Çocuk.
Ne tuhaf değil mi, İnsan çocukken büyümek ister, büyüdükten sonra da çocuk olmak ister.
Hatırlanmayan bir çocukluk yoktur der psikiyatr ve psikologlar, hatırlanmak istenmeyen bir çocukluk vardır derler.
Hepimizin özünde geçmişten kalma bir çocuk saklıdır. Bu çocuk şu anki halimizin, kim olduğumuzun ve kim olacağımızın alt yapısını oluşturur der, Dr. R. Joseph
İnsanın yapısındaki kişilik gelişiminin temeli çocuklukta atılır. Çocuklukta yaşanılanlar ileriki hayatımızda karşımıza korkular, kaygılar, öfkeler, hayal kırıklıkları, sevgi ya da şefkat ve diğer aklımıza gelebilecek bütün duyguların şeklinde çıkabilir. Her yetişkin insanın içinde bir çocuk yatar. Kendine ait çocukluğunun hayalleri, kırılmaları ve tecrübeleri kişiliğin oluşmasında önemli rol oynar.
Herkes içinde bir çocukla büyür ancak içindeki çocuğu çok az kişi görür.
Cambridge sözlüğüne göre, “İçteki çocuğunuz, kişiliğinizin hala tepki veren ve çocuk gibi hisseden parçasıdır.”
Artık hepimizin bildiği gerçek şu ki, kaç yaşına gelirsek gelelim içimizde büyümeyen bir çocuk hala var olmaya devam ediyor. O çocuk; kendi çocukluğunda incinmiş, ihtiyaçları karşılanmamış, yok sayılmış, anne-baba ayrılığı yaşamış, izole edilmiş olabilir.
Martha Beck, iç çocukla temas etmek konusunda şöyle demiştir: “İç çocuğunuza bakmanın güçlü ve şaşırtıcı derecede hızlı bir sonucu vardır: Yapın ve görün, çocuk iyileşir.” der.
Hayatta hepimizin çocukluğuna ait hüzünlendiren anıları mutlaka vardır. Alınmayan bir oyuncak, dışlandığımız bir oyun, gözüne giremediğimizi düşündüğümüz öğretmenimiz, sınavdan alınan düşük notlar gibi.
Mutlu ve sağlıklı bir yetişkin olmak, iç çocukla bağlantı kurmakla mümkündür. O halde biz de iç çocuğumuzla bağlantı kurarak kendimize iyi gelmenin yollarını bulabiliriz.
Zamanda geri gidemeyiz, olanlar oldu ama geleceğimiz hala şekillenmedi ve orada bizi bekliyor.
Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi, hala taze karla kaplı, üzerinde yapacağımız yeni izlerin gelmesini bekleyen sessiz bir bahçeye benziyor.
Çocukların içgüdüsel olarak bildiği, ancak bugünlerde yetişkinlerin unuttuğu şey, şartlar zor olsa bile bakışımızı geçmişe değil geleceğe yönlendirmemiz gerektiğidir.
Geriye bakmak için çok fazla zaman harcarsak geleceği hiç bir zaman göremeyiz.
Çocukluğunuzun iyi geçmeyen yerlerine takılıp kalarak anı kurtaramayacağımıza göre, aydınlık tarafına bakarak anda olmak en doğru karardır.
Kalın Sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Uzman Psikolojik Danışman

Karınca kanatlanınca serçe oldum sanır.
06 Kasım 2025 Perşembe 12:30Bindik bir alamete…
27 Ekim 2025 Pazartesi 16:38Sait Özdemir: Sizin zenginliğiniz hangisi?
22 Ekim 2025 Çarşamba 00:19Sait Özdemir: İnsan-ı Kamil
15 Ekim 2025 Çarşamba 06:57Sait Özdemir: Hiçbir şeyi düşünmeden yaşamak
29 Eylül 2025 Pazartesi 20:42Gizli Hazinemiz Gençlerimiz
22 Eylül 2025 Pazartesi 20:28Sessizlik Sarmalı
18 Eylül 2025 Perşembe 20:06Neyse…
12 Eylül 2025 Cuma 12:14İyilik Üzerine
28 Temmuz 2025 Pazartesi 23:15Herkese yetmeye çalışıp kendine yetememek.
25 Haziran 2025 Çarşamba 22:04
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.