Mustafa Yürekli

Mustafa Yürekli

İki rol model: Butto ve Ziyaü'l-Hak..



Bu iki lideri iyi tanıyabilirsek, hangi liderin ne yapmaya çalıştığını daha kolay anlayabiliriz.

Fas?tan Filipinlere kadar arayış içinde olan İslam dünyası, liderlik sorununu yaşıyor. Anayasa çalışmaları gündemde. Türkiye, İran, Pakistan ve Mısır?ın yakın tarihlerine bakıldığında aynı sorunlarla boğuştukları ve birbirlerine ne kadar çok benzedikleri görülecektir.

Bu yazıda, Pakistan?ın yakın tarihine kuş bakışı bir bakalım, istiyorum:

İngilizler 1800?lerde Hint alt kıtasını fiilen işgal ettiler. Hindistan artık kraliçenin topraklarıydı. 19. yy. Hint Müslümanlarının yorulmadan, geri çekilmeden Afgan sınırından Bengal körfezine kadar İngilizlere karşı cihat ilan edip savaştıkları topraklardı. Alimler öndeydi, cemaatlerini kuruyor, talebelerini okutuyor ve İngilizlere, onların Hindu hizmetçilerine karşı savaşıyorlardı. Ahmet Berelvi (1786?1831) Bengal?de, Mir Nithar Ali (1782?1831), 1857?de de bütün Hindistan?da İngilizlere karşı genel Müslüman kıyamını başarmıştı. Osmanlı?da Tanzimat ilan edilirken Müslümanlar Hindistan?da sosyal ve siyasal ıslahı da dillendirmeye, tartışmaya başlamışlardı. Bu bütün İslam coğrafyası için erken bir çıkışıtı.19.yy cemaat ve medreselerine yeni isimler katılıyordu: Muhammed İkbal, Ebul Kelam Azad, Ebul Ala El-Mevdudi?

20.yy Başlarında Hindistan Müslümanlarının İngilizlere başkaldırılarına Gandhi?nın direniş felsefesiyle Hindular da eklendi. Müslümanlar Hindu milliyetçisi Kongre Hareketi?nden ayrılarak Müslüman İttifakı?nı 1906 yılında kurmuşlardı. Muhammed İkbal 1930 yılında Müslüman İttifakı?nın toplantısında yaptığı konuşmasında ayrı bir İslam Devleti?ni dillendirmiş ve liderlerin bu fikri benimsemesini sağlamıştı. İngiliz kültür ve eğitimiyle yetişmiş ve köken itibariyle Şii olan Muhammed Ali Cinnah 1934 yılında Müslüman İttifakın Liderliği?ne geldi. 1940 yılında ?İttifak? Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde bağımsız bir Müslüman devlet kurmayı ana hedefleri olarak ilan etti. Devletin adı da İngiltere?de okuyan Hindistanlı Müslüman öğrencilerce önerilmişti: Pencap, Afganistan, Keşmir, Sind, Belucistan ve Bengal adlarından oluşan Pakistan: Temizler Beldesi?


İngilizler İkinci Dünya Savaşında yediği son darbeyle sömürgelerinden çekilmeye başladığında en büyük bunalım Hindistan?da yaşanmaya başlamıştı. 1947 yılında Pakistan Hindistan?dan ayrılınca, Hindistan?daki Müslümanlar Pakistan?a, Pakistan?daki Hindu ve diğerleri Hindistan a göçe başladılar. Bu tarihin en büyük göç hadisesiydi. Müslüman göçmenler Hindu ve Sihlerin saldırı ve yağmacılığı altında tarihin görmediği bir göç katliamına uğradılar. Hindistan?daki bütün Müslümanlar bu göçü gerçekleştiremedi. Çünkü yola çıkamayacak kadar fakirlerdi. İslam?ın ilk geldiği günden İngilizlerin işgaline kadar Hindistan çoğunluğunu yöneten Müslümanlar 1947 bölünmesinden sonra alt kıtada azınlığa düşmüşlerdi.


İttifak liderleri Hindistan?dan önce düşünce sonra toprak olarak koparak Müslümanların yaşadığı bir devlet kurmuşlardı. Fakat ?İslami Devleti? kuramamışlardı. Cinnah?ın ve de Liyakat Ali?nin İslami eğitimleri bunun için yetersizdi.


Mevdudi?nin ?İslam Anayasasının Kaynakları?, ?İslam?da Hükümet?,?Hilafet ve Saltanat? gibi çalışmaları sadece bir fikri eser değil. Pakistan için hayata geçirilecek projeler olduğunu, bunun için hazırladığını fakat Cinnah?ın Mevdudi?yi tehdit ettiğini bilmemizde fayda var. Cinnah Kaid-i Azam?dı artık. Ortaya koyduğu devletten sonra bir şey olmasa da tek yapılan içi doldurulamayan bir ayrılıktı. 1948 de ölen Cinnah?ın resimlerinin altında da ?Pederi Millet? yazıyordu artık.

Bir umuttu Pakistan: Hindulardan ayrılırken, insanlar öz yurtlarından göçerken? Cinnah?ın dışında hiçbir Pakistan lideri rahat yatağında ya da yaşlılığından ölmeyecekti. Her iktidara gelen isterse darbe yapan generaller olsun. İslami hakim kılacağım diyerek geliyordu. 1947 Pakistan Ruhu bunu bekliyordu. Muhacirlerin hayali buydu. Fakat her gelen ayrı bir diktatör yaydı.

?
BATICI LİDER? ROL MODELİ: ZÜLFİKÂR ALİ BUTTO

Pakistanlı iki devlet adamını, Ziyâü?l-Hak ile Zülfikar Ali Butto?yu İslam dünyasındaki lider sorunu çerçevesinde ele alacağım. Bu iki lider, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika dünya hakimiyetini kurarken Pakistan?da tarih sahnesine çıktılar.. Önce Zülfikar Ali Butto?yu ele alalım..

Zülfikar Ali Butto, 1971-1973 yılları arasında Pakistan devlet başkanı ve 1973-1977 yılları arasında da başbakan olarak görev yaptı.. Pakistan Halk Partisi'nin kurucusudur.

Zülfikar Ali Butto, 5 Ocak 1928 senesinde Larkana?da doğdu. Çok zengin bir âilenin çocuğuydu. Bombay?daki tahsilinden sonra Berkeley-Kalifornia Üniversitesini bitirdi. İngiltere-Oxford Üniversitesinde hukuk öğrenimi yaptı. Bu arada bir İngiliz gibi yetiştirildi. 1953?te Pakistan?a döndükten sonra avukatlığa başladı. 1956-58 târihleri arasında, Sind Eyâletinde hukuk dersleri verdi.

Zülfikar Ali Butto, İskender Mirza?nın 1958?de ilk Cumhurbaşkanı olarak kurduğu hükümette Ticaret Bakanı olarak siyasete atıldı. Mason olan Eyüp Han?ın darbe yaparak idareyi ele geçirmesinden sonra da bakanlığı devam etti. Eyüp Hanın beş yıl için devlet başkanlığına seçildiği dönemde, Zülfikar Ali Butto da Dışişleri Bakanlığına getirildi.

Zülfikar Ali Butto, 1963-66?daki Dışişleri Bakanlığı görevindeyken, batıdan uzaklaşıp Rusya ve Çin ile yakınlık kurdu. Hindistan?la yapılan savaşta, savaş taraftarı olup, barış yapılmasına karşı çıktığı için azledildi. 1967 senesinde Pakistan Halk Partisini kurdu. EyüpHanı, koyu dikta rejimi uygulamakla suçladı. Eyüp Hana karşı süikast teşebbüsünden sonra, diğer muhalefet liderleriyle birlikte hapsedildi (1968).

Muhalefet partilerinin yoğun baskılarına dayanamayan Eyüp Han, iktidarı Şiî olan Genelkurmay Başkanı Yahya Hana devretti. Bundan sonra Butto, diğer muhalefet liderleriyle beraber serbest bırakıldı (1969). Serbest kalınca da Yahya Han tarafından Butto, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığına getirildi.

Pakistan?da 1970?te genel seçimler yapıldı. Bu seçimde hiçbir parti tek başına iktidara gelemedi. Seçimi kazanamayan Butto, Avam Birliği Partisi ile koalisyon hükümeti kurmaya yanaşmadı. Bu durumda Meclis, süresiz olarak kapatıldı.

İktidar boşluğundan ülke genelinde karışıklıklar çıktı ve savaşa dönüştü. Pakistan?ın parçalanması tehlikesi ortaya çıktı. Neticede Doğu Pakistan, Hindistan?dan da yardım alarak, Bangladeş adıyla yeni bir devlet kurdu. Doğu Pakistan?ın bu muhtariyet savaşında Pakistan ordusu, Hindistan birliklerine yenilince, Yahya Han 1971?de hapsedildi.

Yahya Handan sonra hükümeti Zülfikar Ali Butto devraldı. Butto, 1973?te yeni bir anayasa hazırlattı. Bu anayasaya göre meclisin ve senatonun seçtiği Sadri Fazıl Elahi Çavduri Cumhurbaşkanı olurken, kendisi başbakanlığa geldi. 1974?te Lahor?da yapılan İslâm Konferansında Bangladeş?i resmen tanıdı. 1976?da Hindistan?la olan ticari ve siyasi münasebetleri yeniden kurdu.

1977 senesinde ülkede genel seçimler yapıldı. Butto, bu seçimlerde çoğunluğu elde etti. Fakat muhalefet tarafından seçimlere hile karıştırıldığı iddia edildi. Ülkede karışıklık çıktı; istikrar iyice bozuldu.

Genelkurmay Başkanı Ziyâ-ül-Hak 5 Temmuz 1977?de hükümete el koydu. Butto, kısa bir süre sonra tutuklandı. 1974 senesinde muhaliflerinin öldürülmesini emrettiği için, Lahor Yüksek Mahkemesinde yargılandı. 1978?de mahkeme tarafından hakkında idam kararı verildi ve Şubat 1979 senesinde onaylandı. 4 Nisan 1979?da Ravalpindi?de idam edildi.

Zülfikar Ali Butto, Pakistan?ın ruhu olan İslam?dan çok uzaktı.. Batıcı politikalarla devleti yönetmeye çalıştı. Ülke onun döneminde kaos içindeydi.

?DİNDAR LİDER? ROL MODELİ: ZİYÂ-ÜL-HAK

Pakistanlı general ve devlet adamı Ziyâü?l-Hak, 1924 senesinde Cullundur?da doğdu. On bir yıl ülkeyi yönettikten sonra 17 Ağustos 1988 günü uçağına yapılan bir sabotajla şehit edildi.

Ziyâ-ül-Hak, Kraliyet Hindistan Askerî Akademisini 1945 senesinde bitirerek orduya katıldı. On dokuz yıl kurmay olarak görev yaptı. İngiliz ordusunda ve ABD?de askerî öğrenim gördü. Kuetta?daki Komuta Karargâh Okuluna öğretmen olarak tayin edildi. 1965?te kıta görevine başladı. 1966-69 seneleri arasında kara kuvvetlerinde çeşitli birliklerde komutanlık yaptı. 1969-71 arası Ürdün Kara Kuvvetlerinde danışmanlık görevinde bulundu. 1972?de tuğgeneral oldu; ardından Butto tarafından generalliğe yükseltildi. 1976 senesinde genelkurmay başkanı oldu.

Ziyâü?l-Hak, 1977 seçimleri sonunda Pakistan iç savaşın eşiğine gelince, 5 Temmuz?da kansız bir darbe yaptı ve Butto?yu devirdi. 1978?de Pakistan devlet başkanı oldu. Aynı yıl bütün siyasal partileri kapattı, grevleri geçici olarak yasakladı. Ülkede sıkıyönetim ilan etti.

1974 senesinde muhaliflerinin öldürülmesini emrettiği için tutuklanan Butto?nun Lahor Yüksek Mahkemesince 1979?da verilen idam kararını onayladı. Ziyâü?l-Hak, asker ve sivil bürokratlardan meydana gelen yeni bir hükümet kurdu. 1979 seçimlerini muhalefet boykot edince, bütün siyasi faaliyetleri durdurdu ve seçimleri süresiz erteledi.

İslâm düşmanlarının Müslümanlar için neler düşündüklerini, Müslümanları ve İslâmiyeti yok etmeğe çalıştıklarını iyi anlayan Ziyâü?l-Hak, onların arzu ettikleri şeyleri yapmadı. Vatanının fende, teknikte ve sanatta ilerlemesi için uğraştı. Fert, aile, cemiyet ve milletin refah ve saadetinin tek kaynağının İslâmiyet olduğuna inandığı için, kanunların İslâm dinine uygun olmasını istedi. Bu isteğini Pakistan milletine sordu. 1984 yılında yapılan referandumda, Pakistan milleti topyekün olumlu oy kullandı, destekledi. Referandumla beraber kendi başkanlığı da bir beş yıl daha uzamış oldu. 1985?te cumhurbaşkanlığına başladı. Aynı yıl sıkıyönetimi kaldırdı.

Pakistan birlik ve beraberliği, huzur, maddî refah ve kalkınmayı, Ziyâü?l-Hak?ın on bir sene süren iktidarında sağlamıştır. Ziyâü?l-Hak?ın şahsına münhasır idealleri vardı: Atom bombasını yapan ilk İslâm ülkesi olmak. Pakistan-Bangladeş-Afganistan arasında ?Asr-ı Saadet? ölçüleri içinde federe bir devlet kurmak. Sovyetler Birliği, Kızıl Çin, Bulgaristan, Filipinler, Habeşistan başta olmak üzere esaret altında bulunan 390 milyon Müslümanı kurtarmak, en azından insan haklarına sahip olmasını temin etmek. Pakistan-Bangladeş-Afganistan-Malezya-İran-Türkiye-Irak ve Körfez ülkeleri arasında Asya Ortak Pazarı?nı kurmak...

Afgan mücahitlerine ve göçmenlere gerçek anlamda kucak açan ve yardım eden sadece Ziyâü?l-Hak, olmuştur. Onlara yardım etmiş ve yaralarına merhem olmuştur.

Ziyâü?l-Hak, vakur ve mütevazi insandı. Samimi bir Müslüman olan Ziyâü?l-Hak, gerçek anlamda bir Türk dostuydu. Yakınları; ?Türkiye?ye çok sık gidiyorsun; hattâ birkaçında davet bile edilmedin.? dediklerinde; ?İnsan, kardeşinin evini davetiye ile mi ziyâret eder?? şeklindeki anlamlı cevabı ile, Türkiye?yi kardeş ülke gördüğünü ifade etmiştir. Türkiye sevgisinde daha ileri giderek; ?Pakistan, Türkiye?nin doğudaki bir vilâyetidir. Ben bu vilâyetin cumhurbaşkanı emrindeki valisiyim.? demiştir.

Büyük devlet adamı Ziyâü?l-Hak, İslâmî devletin esaslarını tespit edecek konsey için kanun hazırlatırken ve ?Ülkemde İslâmî hükümleri hâkim kılmak için her türlü fedakarlığa hazırım.? dedikten on gün sonra şehit edildi.

Ziyâü?l-Hak, inanç ve fikir yapısı konusunda şöyle der: ?... Bir milletin gerçek gücü, ideâl sahibi ferdlerin çokluğu ile ölçülür. İdeali olmayan bir millet, ne kadar güçlü olursa olsun, eninde sonunda yıkılmaya ve tarihten silinmeye mahkûmdur. Kültür emperyalizminin en önemli hedefi, bir milleti geleceğe dönük ideallerden mahrum bırakmaktır. Bütünüyle Müslüman olan Pakistan için, millî hayâtın ve ideallerin İslâm ile tespit edilmesi ve sınırlanması Pakistan?da çok çeşitli etnik gruplar oluşu sebebiyle, İslâmiyetin birleştirici özelliği, güçlü bir din kardeşliği ve İslamın emrettiği dayanışma duygusu; Pakistan?ın bütünlüğü ve bölünmezliği için en güçlü teminattır. Pakistan?ın gelişmesi ile toprak ve millet bütünlüğünün idâmesi (devâmı), ancak İslâmî yaşayış tarzı ile mümkündür. Pakistan?ın durumundaki mantıkî yön bir yana, halkın tabii eğilimi onları bu inancı benimsemeye, milliyet ve memleketlerin temel dayanağını bütünleştirmeye yönelmiştir. İslâmiyet ayrıca, fert ve toplum için sosyal ve ekonomik adaleti temsil eder ve adil bir toplumun meydana gelmesine önem verir...? (Şerîf el-Mücâhid?in Pakistan İdeolojisi isimli yazısından).

İKİ ROL MODEL

Zülfikar Ali Butto ile Ziyâü?l-Hak iki rol model. Bu iki lideri iyi tanıyabilirsek, hangi liderin ne yapmaya çalıştığını daha kolay anlayabiliriz. Ziyâü?l-Hak ile Zülfikar Ali Butto dünya güçleriyle ilişkileri ve politikalarıyla örnek teşkil ediyorlar.

Ziyâü?l-Hak İslam milletinin nefis müdafaasıdır. Sorumlu devlet adamı olma arayışının ilginç bir örneğidir.

Allah İslam milletine Ziyâü?l-Hak gibi liderler lütfetsin.

Mustafa Yürekli - Haber 7
yurekli@kanal7.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.