İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

“Kimlerdi Bu Güzel İnsanlar?” (3)

“Kimlerdi Bu Güzel İnsanlar?” (3)

Mücadele Birliği Hareketi'nde İlklerden Mustafa Avcı Arkadaşımız

Mustafa Avcı Mücadele Birliği Teşkilatımızı yeni kurduğumuzda (1967) Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrenci idi. Adana menşeli arkadaşlarımızın başarılılarından idi. O tarihte iki üç genci tebliğci olarak çay bahçelerine gönderirdik. Sonra da yanlışları olmuşsa düzeltmek üzere dinlerdik. Ben bu programlar sonunda Mustafa Avcıyı her dinlediğimde çok başarılı bulurdum. Bir yerde, birkaç arkadaşımız varsa başlarına Mustafa Avcı arkadaşımızı başlarında bıraktığımızda, problem olmayacağından emindik. Bir yerde bir iş yapılacaksa, o işi problemsiz kotaracağından emin idik. Ben 1970 Ekiminde Yedek Subay askerlik için ayrıldığımda Konya’da başarılı teşkilatçılık hizmetlerini yürütüyordu. Askerliği bitirip Anadolu illerinden sorumlu olarak Erzurum’a gittiğimde, Mustafa Avcıyı Erzurum Çalışmalarının başında buldum.

Çalışmalarını kendisinden dinlediğimde, bazı gözlemlerimi değerlendirdiğimde üstün başarısının, fedakarca gayretlerinin devam ettiğini gördüm. Takdir ettim. Birkaç sene sonra gittiğimde onun çalışmalarının yanında Tıp öğrencisi Hamdi Kalyoncunun da "Abi" rolünde teşkilatçılık yapmakta olduğunu gördüm. Hamdi Kalyoncu arkadaşımız, Mustafa Avcı Abisinin yönetimde yardımcısı gibiydi. Aralarında hiçbir ihtilaf yoktu. Birkaç defa Faaliyetler hakkında bilgi vermek üzere Mustafa avcı bazen kendi gelmişti, bazen de Hamdi Kalyoncu’yu göndermişti. Ben ameliyat olmak üzere teşkilat çalışmalarından uzak kalıncaya kadar hiç bir problem hatırlamıyorum.

Bir gün Kemal Yaman bana, Mustafa Avcı teşkilatçılıkta Erzurumda problem oluyormuş. Erzuruma birlikte gideceğiz dedi. O günlerde, Hamdi Kalyoncuyu İstanbul’da görmüştüm. Hastalığımın nekahet dönemi olduğu için bir şey sormamıştım.Kemal Yaman’ın Aykut Abi görevlendirdi dediğini hatırlıyor gibiyim.Yavuz Abi de görevlendirmiş olabileceğini düşünüyorum.

Birkaç ay önce Mustafa Avcı İstanbul’a gelmişti. Necmettin Erişen ile de görüştüğünü fark etmiştim. Onun şikayetlerinden etkilenmiş olabildiğini sanıyorum. Biz Erzurum’a gittiğimizde şahsi bir iş kurduğunu öğrendik. Kendisini dinlemek istedik. Bizlere saygısından dolayı hiçbir şey söylemedi. Sadece sustu. Biz, bir iki telkin yapıp gönderdik.O günlerde bizler de teşkilat çalışmalarından uzak kaldık. Gelişmeleri takip edemedik.

Teşkilata, on senesini fedakarca vermiş bir kişiye sevgi ve takdirden başka hiçbir şey söyleyemem. Gene hâlâ ancak takdir edebilirim.Çok sonra kendisiyle ilgi kurmak için araştırmalarım oldu ama hiçbir surette ilgi kuramadım.

Onun hakkında Mahmut Dündar arkadaşımızdan bir yazı istemiştim. O da onunla yakınlığı olan Mustafa Ertek arkadaşımız ile görüşmüş, ondan yazı almış, o yazıyı arz ediyorum. Her ikisine de teşekkür ederim.

***************

Mustafa Avcı Abi

Yazan: Mustafa Ertek

1972’de Erzurum Endüstri Meslek Lisesi’ne başladığımızda, son sınıftaki Kasım abi ile tanışmıştık. Mahalleden de görmüşlüğüm varsa da bu sefer daha samimi olmuştuk.

Bir süre sonra Kasım abi ile Osman Karataş abinin durduğu teşkilata ait, Aziziye Kitabevine uğrar olduk.

Ertesi yıl artık dernek (İlim ve Kültür Derneği) faaliyetlerine katılıyorduk. Akşamları dernekte mecmuanın kapağı ve başyazıları üzerinde değerlendirmelerin yapıldığı toplantılara dinleyici olarak katılmaya başladık. Daha sonra dinleyici değil değerlendirme yapanlar arasında olduk.

Mecmua (Yeniden Milli Mücadele), Pınar, Gerçek dergileri derken, abonelere mecmua dağıtma ve cuma günü cami kapılarında mecmua satışına başladık. İl sorumlusu olan Mustafa abiyi bu çalışmalarda tanımış oldum. Cana yakın, iş bitiren bir kişiliğe sahip olan Mustafa abi aslen Adana’nın Pozantı kazasından. Konya Yüksek İslam’dan mezun olduktan sonra devlette veya özel sektörde hiç görev almadan teşkilat tarafından Erzurum sorumlusu olarak görevlendirilmiş. Arkadaşlarla olduğu kadar, halkla, parti ve farklı grupların ileri gelenleriyle diyaloğu olan biriydi. Diyaloglarında diğer yetkili ağabeylerle birlikte hareket ederdi. Ülkücülerle bizim, ülkücülerle akıncıların arasında yaşanan bazı gerginliklerde Hamdi abi ile birlikte olup Doğunun Başbuğu olarak bilinen Yılma Durak’la, akıncıların ileri gelenleriyle görüşüp ortalığı sakinleştirdiklerini hatırlıyorum.

O zamanlar bekar olan Mustafa abi teşkilatın evlerinden birinde kalıyordu. Kaldıkları ev, Erzurum ve civarında görev yapan, yeni atanmış olan arkadaşların da uğrak yeriydi.

Yıllar, yıllar… Dadaş Öğrenci Yurdu’nu açıyoruz, il dışına taşan sanat etkinlikleri yapıyoruz, Bayrak gazetemiz çıkıyor, merkezde ve taşrada konferanslarımız oluyor, Erzincan, Kars, Artvin, Van gibi illere olabildiğince ilçelerine açılıyoruz. Bu dönemlerde sevk ve idare Mustafa abide.

Büyüme ve heyecan devam ederken il sorumluluğunun merhum Hamdi abiye geçtiğini öğrendik. Öyle uygun görülmüştür dedik, işimize devam ettik. Devam ettik etmesine ama zaman ilerledikçe üzerinde kafa yormuyor da değildik.

Ayrıntısını bilmediğim sıkıntılar yer yer dışarıya vurmaya başladı.

Bu arada Mustafa abi hemşehrisi bir öğretmen hanımla nişanlandı.1978’de sanırım, 24 Haziran olacak, Aykut Abi’nin Trabzon konuşmasına gitmeğe hazırlanıyorduk, bir baktık Mustafa abi Osmaniye’de düğün yapmaya karar vermiş, düğün tarihini de 24 Haziran olarak belirlemiş; biz de düğüne davet edildik.

O zamanlar tam yol ayrımındaymış meğer.

İlerleyen zamanda Mustafa abinin ticari işlere ilgisini görmeye başladık. Teşkilat içinde iş ilişkimizin de olduğu kendisine saygı duyduğum Süreyya Polat abi de Mustafa abi ile birlikte hareket ediyordu. 1976-77 yılı olsa gerek; Mustafa abinin kuru temizleme dükkanını devraldığını, bir arkadaşıyla ortak taahhüt işine giriştiklerini duyduk. Ülkenin kaderi üzerinde hayallere sahip olan bizlerin hiç alışık olmadığı bir durumdu bu. Derinden etkilemişti hepimizi.

Düğüne dönelim. Süreyya Polat abi, Mahmut Dündar abi, ben, Mustafa abinin kardeşi Selahattin benim ticari Murat 124’ümle düğünü tercih edenlerden olduk. O yolculuktan da epey hatıramız oldu. Pozantı’da Dündar ailesinin misafiri olduk. Hatta düğün hediyesi bana araba/dünürcü hakkı diye bir savan (bizde cecim-sergi) hediye etmişlerdi.

Mustafa abi, düğünüyle teşkilattan tamamen ayrılmıştı. Biz İse Trabzon’a değil de düğüne/Osmaniye’ye gittiğimiz için kendimizi kapının önünde bulduk.

Bu seyahatin bizi teşkilattan kopartacağını -şahsen- önceleri kestiremedim.

Bu, bizi Avcı yanlısı ilan etmiş oluyorsa da ben merkeze/Hamdi abi yönetimine bağlılıkta kararlıydım.

Bu arada Süreyya abi, Kasım Kula, Zeki Kotan ve sanat okulundan bazı öğretmenlerle mobilya atölyesi açtık.

Ben öğrenci iken teknik ressam olarak Süreyya abinin sağladığı bir büro işi bulmuştum. Dernek çalışmalarına artık fazla katılamıyorduk.

Mustafa abi Osmaniye’ye taşındı. Epey bir zaman sonra Osmaniye’ye yolum düştü;

hem ziyaret hem ticaret kabilinden. Kendisini bir kahvehanede buldum, görüştük.

Beni o gün evlerinde misafir etti. İşini halini hatırını sorduğumda, inşaat işi yaptığını söyledi. Ertesi gün para işini de halletmiş olarak beni yolcu etti.

Kendilerine sağlık ve esenlik dileklerimi iletiyorum.

Köprülerin altından çok sular geçti.

Bu insanların Mücadele Birliği çatısı altında bıraktıkları o güzel hatıralar; bugün bizi daha diri tutuyor.

Hepsine selam olsun. 29 Nisan 2023

Yazan: Mustafa ERTEK

(ERZURUM)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi