Yetersizlik hissi

Yetersizlik hissi

Günümüzde iletişim çağında ilginç olan bir durum da gençlerin yalnızlaşması. Maalesef sanal ortamdaki kalabalık takipçi listesi, kişilerde gerçek hayatta da kalabalık bir çevreye sahip olunduğu hissi meydana getirmektedir. Ancak gerçek çoğu zaman tam tersi oluyor. Hatta sosyal medyayı aktif kullananlar daha yalnız ve izole bir yaşama sürükleniyor.

Yoğun sosyal medya kullananlarda yaşanan bir başka hata ise “Benim dışımda herkes çok iyi yaşıyor” algısı. Sosyal medya platformlarında paylaştıklarımız zaten insanların görüp beğenmesi istenen şeyler. Sosyal medyayı mesleki olarak kullanan kişiler elbette ki en güzel, en kusursuz, en iyi hallerini paylaştığı için insanlarda, özellikle de gençlerde bu algı oluşuyor. ‘Herkes geziyor, herkes mutlu, ben niye yapamıyorum, niye ders çalışmak zorundayım, niye böyle yaşıyorum’ diye düşünüyorlar.”

2018 yılında gençlerin dijital medya kullanımındaki artış ile yalnızlık seviyeleri arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacılar, sosyal medyada geçirilen sürenin yalnızlık hissini artırdığını ortaya koydu. Özellikle ergenlik dönemindeki gençler, sosyal medyada sürekli kıyaslama döngüsüne girerek, yaşıtlarına göre yetersiz hissetme eğilimindeler.

Bu durum, yalnızlığın yeni bir boyutunu, yani yetersizlik hissinin artmasını beraberinde getiriyor. Tıpkı Narsislerin kendi yansımasına hayranlıkla bakarken gerçeklikten kopması gibi, sosyal medyada idealize edilmiş yaşamların yansımasında kendilerini kaybediyorlar. Hayatımıza dair anları, sosyal medya üzerinden beğenilmesi arzusuyla paylaşırken toplumun sosyal normlarına uygun davranma baskısını hissediyor. Gençlerle gerçekleştirilen bir başka araştırma, özellikle gençlerin sosyal medyada kabul görmek için gerçek düşüncelerini ifade etmekten çekindiklerine işaret ediyor. İçe kapanma ve genelin sanal fikrini benimsemeye alışma, kişinin kendi ile iletişimini de zayıflatarak fiziksel ortamdaki iletişim becerilerine de olumsuz yansıyabiliyor.

İletişim, sosyal çevremizle ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri sürdürmeye yönelik bir süreç ve iyilik halimizle yakından ilişkili bir ihtiyacımız. Ancak dijital iletişimde geçirdiğimiz zaman gerçek iletişim alanımızı izole etmeye başladığında alarma geçmeliyiz. Gerçek zamanlı sosyal iletişimden uzaklaştıkça dayanışma ile sorun çözme, zihinsel gelişim için gerekli bilgi alışverişi gibi zihinsel iletişim becerilerimizi kaybetmeye başlıyoruz.

Dijital yalnızlık, birey ve toplum için karmaşık ve derin bir meydan okuma. Bu meydan okumayı aşmak, yalnızca teknolojiyi daha bilinçli kullanmakla değil, aynı zamanda unutulan toplumsal dayanışmayı yeniden canlandırmakla mümkün. Gerçek bağlarımızı korumak, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk. Dolayısıyla sosyal medyayı daha çok bir araç olarak kullanmak gerekiyor. Bir amaç haline dönüştürmek doğru değil.”

Kalın Sağlıcakla

Sait ÖZDEMİR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sait Özdemir Arşivi