Kişilik olmadan diğerleri bir hiçtir...

Kişilik olmadan diğerleri bir hiçtir...

Sınıftaki, öğrencilerin gürültü patırtıyla koşuşturduğu esnada sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. “Bakın çocuklar bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey...”diyor. Sonra (1)’in yanına bir (0) koyuyor; “Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)’i (10) yapar.”Bir (0) daha koyuyor. “Bu, beceridir. (10) iken (100) olursunuz”...Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek... Disiplin... Sevgi eklenen her yeni (0)‘ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca. Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)’i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor ve diyor ki ‘Kişilik’olmassa bu hayatta sıfırsınız."

Evet değerli dostlar kişilik olmadan insan bir hiçtir.

Peki, nedir bu kişilik nasıl oluşuyor? Karakter ile kişilik arasında nasıl bir bağ vardır?

Kişilik, durumlara ve başkalarıyla etkileşimimize cevap olarak ortaya çıkar. Karakter ise bir bireyin ya da topluluğun kendine özgü olan, onu başkalarından ayıran temel belirti, onun davranışlarını belirleyen ana özellik olarak kabul edilir..

Halk dilinde “Gerçek bir kişiliğe sahip”, “İyi bir kişiliği var”, “Kişiliksiz”, “Müthiş bir kişilik’gibi anlamlara gelen kişilik kelimesi bireylerin çevrelerindeki olaylara, objelere, diğer insanlara tepki vermedeki karakteristik özellikleri anlamında kullanırlar.

Karakter, küçük yaşlardan itibaren içinde yaşanan toplumun değer yargılarının benimsenmesi ile şekillenir. İnsan, değer yargılarını aynen alıp belli durumlarda taklit etmez. Benimsediği, kendisi ile bütünleştirdiği değerleri ilgili durumlarla karşılaştıkça kendine özgü biçimde uygular.

Asıl değer ise insanın bir karakterinin olmasıdır. İnsan karakterli olmalı ve karaktersiz davranışları varsa bunları bir an önce düzeltmeli ve kendine çeki düzen vermeli.

İnsanı değerli kılan en önemli şey karakteridir. İnsan karakterinin oluşumundaki en önemli unsur ise genetik aktarım ile birlikte doğduğu ve büyüdüğü ailesidir. Sonra çevresi ve aldığı eğitim gelmektedir.

Günümüz gençleri daha çok sosyal medya kültürü ile beslemekte ve geliştirmeye çalışmaktadır.

Çocuklarına zaman ayıramayan onlara ilgi ve sevgilerini veremeyen ya da verecek bir şeyi olmayan aileler ister istemez çocuğunu sosyal medyanın eline teslim etmek durumunda kalıyorlar. Oysa ki kültürümüzün bir parçası olan Cami ve kültür amaçlı dernekler de içinde yaşadığımız bu çevrenin bir parçasıdır ve müspet bir fonksiyon icra ederler.

Çocuklarınızın gerek çevreden gerekse de sosyal medya üzerinden tanıştığı seçtiği arkadaşlara dikkat ederek, cami ve akraba çevresinden ahlâklı arkadaşlar seçmesi için yönlendirmek, çevreyi de aile ve okul gibi faydalı bir eğitim kuruluşu haline getirmek mümkündür.

Çünkü çocuğun karakteri ve buna bağlı şahsiyeti, aile okul ve çevre ile oluşmakta ve şekillenmektedir.

Karakterin davranışı daha çok ani, tepkisel ve refleksi olur. Yani bilinçsizdir. Karakter bir bakıma ruhun çıplak halidir. Bu nedenle çocuklarınıza İslâm ahlâkı, takva elbisesi giydirdiğinizde iyi bir birey olmaktadırlar.

Unutmayalım ki, İnsan, her gün yaptığı seçimler, aldığı kararlarla kendi etinden ve kemiğinden kendi karakterini inşa eder.

Kalın sağlıcakla

Sait ÖZDEMİR

Uzman Psikolojik Danışman

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sait Özdemir Arşivi