İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Milli Mücadele Hareketinde Şair Necati Aykan

Milli Mücadele Hareketinde Şair Necati Aykan

Bayrak Gazetesini kadrosunu oluştururken, Çorum’dan gelen dört öğrenciden biriydi. Şiir okumayı severim. Pınar dergisinde onun şiirlerini okurdum. Bayrak gazetesinin beni sadece ödemeleri ilgilendirirdi. resmi ilan gelirleri matbaanın tamir ödememize ve yüksek ücretle önceden devir aldığımız dizgi ve baskı ustalarına ücret ödemelerine yetmiyordu. Gazete bu, bir gün çıkmasa resmi ilan kesilir, ayrıca tazminat ödemeye mahkum olabilirdik. Yıldırım Kemal Akıncı Abi, yanıma gelir veya telefon eder, “Abicim, Şu sebeple acilen şu kadar paraya ihtiyacımız var” ded mi beni bir telaş alırdı. Bu hengamede bile mecmualarımızı ve dergilerimizi okurdum. Necati Aykan’ın şiirleri dikkatimi çekerdi. İleri de Türkiye’nin büyük şair diye anılacak, edebiyat kitaplarından biri bu genç olur, diyordum.

Bir güm Mehmet Taşdiken’in elinde bir tomar kağıt gördüm. Bana "Necati Aykan’ın şiir kitabı” dediler. Kişi adına neşredilen ilk şiir kitabımız oluyordu. Ama ne ki bu kitabın basılıp da henüz dağıtımı yapılırken, Mücadele Birliğinin tepesinde, fırtına kopmuştu ve kasırga kasıp kavuruyordu. Necati’nin memleketine, Çorum’a döndüğünü duydum.Daha sonra şiir yazdı mı bilmiyorum. Bu hengamede nasıl şiir yazılır? Bu arada İktisat Fakültesini bitirmişti. Ve yarı aç. yarı tok, Bayrak Gazetesinde, onlarca arkadaşı gibi hizmete devam ediyordu.

1979 sonrasında ben de teşkilat çalışmalarından uzak kalmıştım veya bırakılmıştım. Bir taraftan Kadı Defterlerinin bulunduğu “Şer’iyye Sicilleri Arşivi Uzmanlığında memuriyete başlarken, diğer taraftan Halı, Çeyiz eşyası, ve mutfak eşyalarının satıldığı bir dükkan açmıştım. Çorumlu Bekir Şamlı arkadaşımız ile Necati Aykan arkadaşımız, İstanbul Fatih semtinde, toptan satış yapmak üzere mutfak eşyaları mağazası açmışlardı. Bu sefer ben onların müşterisi oldum. Dolayısı ile yeniden samimiyetimiz arttı. Birkaç sene böyle sürdü. Bir gittiğimde dükkanlarının boşaltılmış olduğunu gördüm. Bekir Şamlı ile telefonda görüştüm. Zarar ettikleri için bu ticareti bıraktıklarını Çorum’da tuğlacılığa ağırlık vereceklerini anlattı. Uzun süre haber alamadım sonra Necati Aykan’ın amansız bir hastalığa yakalandığını ve tedavi gayretlerinin fayda vermediğini ve bu hastalıkla rahmet-i Rahman’a kavuştuğunu öğrendim. Tabiiki çok üzüldüm.Sonra Bekir Şamlının da vefat ettiğini duydum. Rabbim her iki arkadaşımızın da Âhiret Yurdunu Cennet eylesin. Âmin...

Bir gönül adamı. Şair ve yazar Necati Aykan

Prof. Dr. İrfan Çağlar

Necati Aykan ile yaklaşık altı yıla varan beraberliğimiz ve sınıf arkadaşlığımız oldu. O, Çorum İmam hatip okulunda sınıfının en başarılı öğrencilerinden biriydi. Başarı sıralamasında sürekli takdir alan ve ilk sırayı kimseye kaptırmayan Necati ile arkadaşlığımız, diğer öğrencilere oranla farklı gelişmekteydi. Yani diğer öğrencilere nazaran biz birbirimizi daha iyi anlıyor ve okuduklarımızı tartışarak, arayışımıza isim koymak istiyorduk. Böylece etrafımızda olup bitenlere karşı farkındalığımız artıyor, kendimize yeni ufuklar açmak istiyorduk. Aslında arkadaşlığımızın temelinde, yapısal uyum vardı.

Necati dar gelirli bir Anadolu ailesinin okuyan tek çocuğuydu. Yazları inşaatlarda çalışarak elde ettiği parayla okul masraflarını karşılıyordu. Necati Çok okuyor ve okumasını değişik kitaplarla zenginleştiriyordu. Bir hocayla sınıftaki tartışmada, şu sözü onun çok kitap okumasının ispatı gibiydi. “Hocam Tarihi Cevdet,Timuru yargılama konusunda sizin kadar insafsız değil.” Bu arada ağzından “ben Tarih’i Cevdet’i satır satır okudum ve inceledim, ama kitapta, sizin yargılama tarzınıza rastlamadım.” Sözü çıkıverdi. Hoca da bu tartışmadaki tavrını aşağıdan alarak, tartışmayı, noktaladı. Bu tartışma,Öğrenciler nezdinde İmam Hatip Okulu dördüncü sınıf öğrencisi Necati Aykan’a olan saygıyıdaha da artırdı.

Aykan; ilişkilerinde ölçülü, samimi, anlam arayışı içerisinde olan, biraz içe dönük ve iç dünyasında kendisi ile hesaplaşan, hitabet gücü yüksek bir kişiliğe sahipti. O, mala yani yaklaşımlara tenezzül etmez, hep bir şeylerden kendini sorumlu hissettiği için suskun ve dalgın dururdu. Aykan kahkaha ile gülmez, ancak tebessümü çevresinden ve arkadaşlarından da esirgemezdi. Ruhunun açlığını ders çalışarak ya da farklı kitaplar okuyarak gidermeye çalışırdı. Şiir onun hayatının olmazsa olmazlarından birsiydi. 4/C sınıfı ile ilgili yazdığı şiirinde, her mısrayı bir arkadaşına tahsis etmişti. Öğrencilere yönelik olarak yazılan bu şiir, Necati ye oldukça yüksek bir itibar sağlamıştı. Yatılı okuduğu için Mustafa Yiğitle tanışması bize nazaran öncelik arz ediyordu. Yaklaşık üç ya da dört ay gibi. Bizim de harekete katılışımızı öğrenince çok memnun olmuştu. Çünkü yalnızlığı sona ermiş veböylece, sevdiği arkadaşları ile beraber olma şansını yakalamıştı.

Kadro elemanları için seminerlere başladık. Seminerleri, çoğunlukla Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisi Mehmet Salih Erdoğan (Salih abi) veriyordu. Bazen de Mustafa Yiğit devreye giriyordu. Anlatılanları can kulağı ile dinliyor ve adeta ezberliyorduk. Necati ninolayları kavrama ve yorumlama düzeyi bize göre daha ileride idi. Yine sabır göstermede bize oranla daha sağlamdı. Necati nin bu özellikleri, onu kısa bir sürede, Çorumdaki Mücadele Hareketinde belirleyici bir noktaya taşıdı. Hareketin ikinci elemanı seviyesine yükselen Necati, Zor adam olan Mustafa Yiğit’e katlanıyor ve onun talimatları dışına çıkmıyordu. Bu durum Necati nin İskilip’e seminerci olarak atanmasıyla sonuçlanmıştı.

Necatiyi, şair ruhlu olması, duygusallığı, iç dünyasındaki ezikliği ve bunların uç verdiği ama adını koyamadığı bir isyanın sahibi yapıyordu. Zaten şiirlerinin kapsamında; birlik duygusu, dostluk, köy ve köylünün sorunları, çağın yorumu, umut, imanın kuvveti, kişinin veya toplumun kendisine yabancılaşması, dua, anaların fedakarlığı memleket ve yurt sevgisi gibi konulardan oluşuyordu O, Anadolu’nun kaderinin değişmesini “Milli Devletin kurulmasında” görüyordu.

Necati’nin kendine has ve özgün bir konuşma stili vardı. Ondaki bu özgünlüğün temelinde şairliği ve şair ruhluluğu yer alıyordu. Necati İmam Hatip Okulunu altı yılda bitirdi.Ve bir yılda Çorum Atatürk Lisesine devam etti. Zor da olsa o yıl Atatürk lisesini bitirdi. Bu süre zarfında lise öğrencilerden azımsanmayacak kadar eleman devşirildi. Böylece hareketin kapsama alanı genişlemiş oldu. Üniversite sınavlarına birlikte başvurduk.Necati İstanbul İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisine kayıt yaptırdı. Artık Necati için İstanbul’un kapıları açılıyordu. Ben de bu arada, Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesine kayıt yaptırarak Çorum ve arkadaşım Necati’den gönül anlamında olmasa bile fiziken ayrılıyordum. İstanbul’daki serüvenine çok yakın olmadığım için o alana fazlaca girmek istemiyorum.

Kader bizi, 1979 ‘lu yıllarda, Çorumda kısa süreli de olsa tekrar bir araya getirdi. Merhum Bekir Şamlı ağabeyi ile ticaret yapmayı denediler. Denemeleri beklediği gibi gelişmedi. Sonra ticareti kendi başına İstanbul’da denedi. O da istediği gibi sonuçlanmadı. Maalesef dava adamlığı, dostlukları ve yazarlığı gibi, ticaret deneyimi başarılı geçmedi. İdealistten, dava adamından ve yazardan tüccar olunamıyordu. Bunu reel hayattan öğrenmiş oldu. Necati’nin çok hoşuma giden bir mısrası ile yazıma son veriyorum.

“Yalnızım bu şehirde hem yalnızca ağlarım

Yağmurlar beni anlar ben yağmuru anlarım.

Yağan yağmurla dertleşecek kadar duygulu kardeşim Necati’nin ruhu şad, mekanı cennet olsun inşallah.

**********

YORUMLARDAN AKTARMA

Salim Demirezen

Merhum Necati Aykan, İktisat Fakültesi'ni değil, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni (sonra Marmara Üniversitesi adını aldı) bitirdi.

İmam Hatip okulu mezunu olduğu için Yüksek Matematik dersini veremiyordu. Uzun süre çalıştırdım, dersi verdi. Aynı okul öğrencisi ve İmam Hatip okulu mezunu Mehmet Akif Ak'ı da aynı derse çalıştırdım. Sanatçıların matematikle arası iyi olmuyor! Tabii bunda İHO'nun eğitim programının da etkisi var.

Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

******

Nazım Karamehmet

Ben Çorum Ögretmen Okulu okurken İmam Hatip okulu ögrencisi idi Necati Aykan.Birlikte Mehmet Salih abinin seminerlerine katılmıştık.Kirayi Bekir Şamlı öderdi.Allah her ikisini de rahmet eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi