Selami Kaytancı

Selami Kaytancı

Mübarek Misin, Murdar Mısın?!..

Mübarek Misin, Murdar Mısın?!..

Konumuz, konuğumuz; “sırlarla dolu”, “esrarlı” bir bitki olan KENEVİR…

Kenevir, kimilerine göre mübarek, kimilerine göre de murdar bir bitki… Peki, doğrusu hangisi?!.. Önce, “KENEVİR MÜBAREK BİR BİTKİDİR!..” diyenlerin tezlerini görelim:

Kenevirin üretimi ve satışı, dünyanın bazı ülkelerinde tamamen yasaklıdır; bazılarında ise kısıtlı olarak yapılabilmektedir. Türkiye de, kenevirin yasaklı olduğu ve uyuşturucu sınıfında yer aldığı ülkelerden biridir. Peki, kenevir bize ne etti ki yasaklandı? Bu sorunun cevabını vermeden önce, kenevirin hiç bilmediğiniz faydalarına bir bakalım:

  1. Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir. Havanın bu kadar kirlendiği, ormanların hızla yok edildiği bir dünya için oldukça faydalı bir özellik.
  2. Yine bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kağıt üretilebilir. Üstelik bir ağaç 20-50 yılda yetişirken kenevir dört ayda yetişir. Yeterli ışık ve ortam sağlanırsa yılda 3 kez yetiştirilebilir.
  3. Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürebilir. Hem ekonomik açıdan hem de çevre temizliği açısından büyük bir avantaj sağlanır.
  4. Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicidir.
  5. Kenevir dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok az suya ihtiyaç duyar. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilacına da ihtiyaç duymaz.
  6. Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa, tarım ilacı sektörü tamamen ortadan kalkabilir.
  7. İlk kot pantolon, kenevirden yapılmıştır; hatta "kanvas" kelimesi kenevir ürünlerine verilen isimdir. Sicim, ip, halat, çuval, çanta, halı, torba, döşeme, ayakkabı, şapka yapımında dayanıklı ve idealdir.
  8. Kenevir, AİDS ve kanser tedavisinde kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltma; romatizma, kalp, sara, astım, mide, uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250 hastalıkta kullanılmaktadır. Bazı doktorlar bilinçaltı temizliği için, kenevirin alternatifi olmadığını belirtiyorlar.
  9. Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir, içindeki iki yağ asidi doğada başka hiçbir yerde yoktur ve kolesterol dostudur. Omega 3-6-9 yağlarını taşır.
  10. Kenevirin üretimi soyadan bile daha ucuzdur.
  11. Kenevirle beslenen hayvanlar, hormon takviyesine ihtiyaç duymaz.
  12. Plastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretilebilir ve kenevir plastiği çok kolayca doğaya dönüşebiliyor. Petro-kimya ürünü plastik ise doğada bir milyon yılda yok olmayacak kadar zararlıdır.
  13. Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa, dayanıklılığı çelikten tam 10 kat fazla olur. Kenevir bazlı asfaltlar asırlarca bozulmadan kalabilirler.
  14. Binaların yalıtımı için de kullanılabilir; dayanıklı, ucuz ve esnektir.
  15. Kenevirle yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler, suyu kirletmez; yani tamamen doğa dostudur.

Sayısız faydası olan kenevir, bir zamanlar dünyanın en önemli üretim bitkilerinden biriydi; ama bugün, üretimi yasak. Hatta Amerika'da 18. yüzyılda üretimi zorunluydu ve üretmeyen çiftçiler hapse atılıyordu.  Ancak  durum  şimdi tam tersi.

Peki, bu kadar çok yararı olan bir bitki, nasıl ve neden sadece uyuşturucu özellikleriyle özdeşleştirildi ve bu kadar öcüleştirilerek yasaklandı?!..  İşte cevapları:

 

  1. Kenevir ilk olarak 1930’lu yıllarda Amerikan Senatosu’nda oy çoğunluğuyla yasaklandı. Yasaklanmasının temelinde toplum psikolojisi ve sağlığı değil, siyasal ve maddi çıkarlar yatıyordu.
  2. W. R. Hearst, 1900'lü yıllarda Amerika'da pek çok gazete, dergiler ve medyanın sahibiydi. Ormanları vardı ve kağıt üretiyordu. Eğer kenevirden kağıt yapılırsa, milyonlarını kaybedebilirdi. Marihuana sözcüğünü, Hearst’ün gazeteleri aracılığıyla en tehlikeli uyuşturucu olarak beyinlere kazıdılar. Bu sözcükle kenevirin ne olduğunu unutturmak istiyorlardı.
  3. Rockefeller, dünyanın en zengin adamıydı. Petrol şirketleri vardı. Bio yakıt olan kenevir yağı da, elbette onun en büyük düşmanıydı.
  4. Mellon, Dupont şirketinin ana hissedarıydı ve petrol ürünlerinden plastik üretmek için patente sahipti. Ve kenevir endüstrisi, onun pazarını tehdit ediyordu.
  5. Sonra ise, Mellon ABD Başkanı Hoover'in hazine bakanı oldu. Bu bahsettiğimiz büyük isimler yaptıkları toplantılarda, kenevirin bir düşman olduğuna karar verdiler. Ve onu ortadan kaldırdılar.
  6. Tabii işin bir de küresel boyutu vardı. 1920'lerde ABD'nin pamuk üretimi çok hızlı bir şekilde artmıştı. ABD'nin kendi pamuğunu dünyaya satması için karşısındaki en büyük rakip olan kenevirin küresel çapta yasaklanması ve öcüleştirilmesi gerekiyordu. Bu kampanya da başarıyla sonuçlandı ve kenevir dünya çapında ekimi, tüketimi ve satışı yasaklanmış, en tehlikeli uyuşturuculardan biri olarak etiketlendi.
  7. Kenevir ilaçları piyasadan çekildi, bunun yerini bugün kullanılan kimyasal ilaçlar aldı. Kağıt üretimi için, ormanlar katledildi. Tarım ilaçları ile zehirlenme ve kanser arttı. Ve derken dünyamızı plastik çöplerle, zararlı atıklarla donattık... (Kaynak: İndigo Dergisi)

İngiltere'de "The Lancet" medikal dergisinin yayınladığı bir araştırmaya göre tütün ve alkol ürünlerinden daha az zararlı olan bu bitkinin, keyif verme ve sarhoş etme dışında yüzlerce yararı ve kullanım alanı da vardır.

 

“KENEVİR MURDAR BİR BİTKİDİR” DİYENLERİN TEZLERİ:

Doğru sonuca ulaşmak için, şimdi de kenevirin murdar bir bitki olduğunu söyleyenlerin tezlerini dinlememiz gerekiyor.

Murdar bir bitki olduğunu söyleyenlere göre, kenevirin başlıca iki zararı vardır: O ilki, “GÜNAH” olması, ikincisi de ”BAĞIMLILIK” yapmasıdır... Ayrıca, kenevire murdar gözüyle bakanlar,  “Keneviri masum ve faydalı göstermeye çalışanlar, vahşi kapitalistlerdir; zira bunu masum göstererek ticaretini yapacaklar ve binlerce masum insanı zehirleyecekler, ölümlerine yol açacaklar. Vahşi kapitalistlerin karları, menfaatleri söz konusu ise, binlerce masumun ölmesi, hiçbir şey ifade etmez!..” demektedirler.

Şimdi bu bilgiler ışığında tahliller yapalım:

Günahkar insanlar... O kadar çok günah var ki, bu meret kaçıncı sıradadır, merak etmiyor değilim!.. Ayrıca bağımlılıkta kaçıncı sırada acaba?!.. O kadar çok bağımlılığımız var ki!.. İçki, kumar, at yarışı, şans oyunları, sigara, tv, cep telefonu, internet… hepsi birer bağımlılık!..

Eğer patronların cebine dokunmasaydı, alışkanlık yapması, sağlığa zarar vermesi, günah olması kimsenin umurunda olmazdı, eminim!.. Kaldı ki, sigara, kenevire göre çok daha zararlı ve bağımlılık oluşturan bir nesne ve kullanımı serbesttir!.. Her şeyin fazlası zarardır. Ömür boyu et yersen de zararlıdır, ömür boyu pırasa yersen de zararlıdır. Ama emin olun hiç bir şey sigaradan daha fazla zararlı değildir. (Kimyasallar hariç) Kenevirin rakı ve biradan farkı yoktur ve kimyasal da değildir.

Bağımlılığın bir başka boyutu daha var: Çocukluğumda babam bana bol harçlık verirdi, bu harçlıkla etrafımda birkaç arkadaş da geçinirdi. Arkadaşlarım beni sürekli sigaraya teşvik ederlerdi!.. Akılları sıra, beni sigaraya alıştırıp kendileri otlanacaktı. Ne var ki ben sigarayı hiç sevemedim; onlar tiryaki oldular. Demek ki, tercih meselesi!..

İkinci bir örnek: İmam Hatip’te okurken Afyon Şuhutlu bir arkadaşımız vardı. İlçelerinde ve köylerinde afyon ekiyorlardı; ama afyon içen bir tek kişi bile yoktu köylerinde. “Herkesin evinde, küçük bir çanakta afyon macunu bulunur; başımız, dişimiz, karnımız.. ağrıdığında, anamız tırnak kadar bir parça içirir, hastalığımız geçerdi.” derdi.

Bir nesneyi yasaklamak da çare değildir!.. En güzel örneği de içkiyi ve tütünü yasaklayan IV. Murat ve Bekri Mustafa örneğidir. İnsan doğası, yasağa karşı mıknatıs gibi merak celbeden bir yapıya sahiptir. Bu konuda tek çare, din ve eğitim olabilir.

 

BENİM ŞAHSİ KANAATİM: Eğer “Kenevir mübarek bir nesnedir” diyenlerin ileri sürdükleri faydalar, bilimsel olarak kanıtlanmış ise, bu mucizevi bitkinin üzerindeki yasak mührü derhal sökülmeli, tıpkı afyon ekiminde olduğu gibi ABD’nin ve Yahudi baronların hegemonyası kırılmalıdır. Türkiye’nin her bölgesinde rahatça ve mebzul miktarda yetiştirilebilecek bu bitki, ülke ekonomisine inanılmaz faydalar sağlayarak çok çeşitli emperyal tekelleri de yok edebilir.

Araştırmalarım, bu verilerin doğruluğunu kanıtlar niteliktedir. Nitekim bilimsel saygınlığı olan National Geographic de yaptığı belgeselde bu faydaları anlatmaktadır. ABD bize afyonu yasaklattı ve binlerce köylümüzün ekmeğine taş koydu; öbür taraftan kendisi sentetik uyuşturucular üretip piyasaya sürdü.

 

ANCAK, ÜRETİM MUTLAKA DEVLETİN SIKI KONTROLÜNDE OLMALIDIR; ZİRA TORBACILIĞI DEVLET YAPMAZSA, TORBACILARIN DEVLET OLACAĞI GERÇEĞİ UNUTULMAMALIDIR!..

TORBACILARIN DEVLET OLDUĞU YERDE DE SAĞLIK DA OLMAZ, HUZUR VE SÜKUN DA OLMAZ, İNSANIN ÇÖP KADAR DEĞERİ DE OLMAZ!..

 

Selami Kaytancı

21.02.2018, Adana

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Selami Kaytancı Arşivi