İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Şam Mezarlığı'nda Türkçe Yazılı Kabir Taşları

Şam Mezarlığı'nda Türkçe Yazılı Kabir Taşları

Bir Hatıra Ve Bir Yorum

Şam Mezarlığı'nda

Türkçe Yazılı Kabir Taşları

1980 yılında görevli olarak ilk defa hacca gidiyordum. Kafile ile Şam Şehrine ulaştık. Ziyaretlere, bir ucu arabalarımızın park alanına yakın bir yerde, diğer ucu iki kilometre kadar uzayıp giden ve Tarihi Hamidiye çarşısına ulaşan, Bilal-i Habeşi mezarlığından başladık. Topluca gidiyoruz. Bazı Sahabe kabirlerini ve Bilal-i Habeşi’nin türbesini ziyaret ettik. Bu esnada o tarihlerde yetmiş yaşlarında olan bir hacımız kayboldu. Bu yaşlı hacımız Osmanlı eğitimi almış, çeşitli müdürlüklerde bulunmuş bir zattı. Biraz aradıktan sonra ben mecburen programı uygulamaya devam ettim. Hacılara Şam'ı gezdirdim.

Ziyaretleri tamamlayıp, arabaları park ettiğimiz mekana ulaşıyoruz. Bir de baktım, bizim müdür orada. Şaka yaptım.

"Galiba bir kabir buldun girdin, bütün taşları kaldırdım, bulamadım” dedim. Sonra da, Hacıların hakkı kalmasın diye programı uyguladığımı anlatıp, özür diledim. Çok nazik bir beyefendiydi. Beni hoş gördüğünü söyledi ve sonra şunu söyledi. “kabir taşlarının hepsi Türkçe. Arapça harflerle yazılmış Türkçe. O kabir taşı, bu kabir taşı okuyup giderken kaybolmuşum.” Daha sonraki senelerde ben de inceledim. Hakikaten dediği gibi,

İnceliği anladığınızı sanıyorum. Bu tarihten (1980) elli - altmış sene önce, Osmanlı büyük şehirlerinin nüfusları ağırlıklı olarak Türk idi. Bu olayı Bağdatlı bir Türkmen dostuma anlatmıştım. O da şöyle söyledi. Bağdat’ın tarihi mezarlığında da bütün mezar taşları Arap harfleriyle Türkçedir. Yani Şam gibi Bağdat da Türk Şehri’ idi. Selanik Şehri de aynıydı. Selanik Şehrinin Hristiyan nüfusu % 30’un altındaydı. Burada "Mübadele" yanlış bir uygulamadır. Selanik’ten Müslüman nüfusun mübadelesi özellikle yanlış bir politikadır. Batı Trakya dışındaki Yunanistan şehirleri mübadele sonunda Türklerden arındırılmıştır.

1980-1985 arasında İstanbul Müftülüğü Hac organizasyonunda bulundum. Kayıt yapılırken hacı adaylarına doğum yerlerini soruyoruz. Cevaplar, Osmanlı Devleti yaşıyor, gibiydi. Şam, Beyrut, Mekke, Medine, Bağdat, Selanik, Gümülcine gibi cevaplar...

Bağdat, Fuzûlî, Bağdatlı Rûhî gibi büyük Türk şairlerinin doğup büyüdükleri, okuyup yetiştikleri bir şehir idi. Mısır'da, el-Ezher'de o tarihlerde, İstanbul'da olduğu gibi Arapça metinler Türkçe açıklanarak eğitim yapılıyordu. Mekke'deki Askeri Okulda Askerlik ve fen dersleri Türkçe yapılıyordu. Büyük şehirlerin ahalisi Türk idi. bu bilgilerle ırkçılık yapmıyorum. Durum tespiti yapıyorum. Türklük düşmanı sömürgeci Batı daha neleri unutturdu. Bazı arkadaşlarım Türk oldukları halde Türk isminin anılmasını Tekasür suresini okumaya gerekçe yapıyorlar. Yanlış bakış açısı. Türkiye Türkçülük üzere değil, Osmanlı bakiyesi Türklük üzere kurulmuştur. Turancılık yoktur. Başka zaman açıklama yaparım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi