Sait Özdemir

Sait Özdemir

Umutlar ve ümitler tükenmesin.

Umutlar ve ümitler tükenmesin.

Literatürde umut kavramı farklı biçimlerde tanımlanmaktadır.

Romero umudu hedefe ulaşma beklentisinin duygusal öğesi olarak tanımlar.

Bilinen bir kıssadır: Kral, dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza “Üşümüyor musun?” diye sorar. Muhafız “Ben alışığım Kralım” cevabını verir. Kral, “Olsun sana sıcak elbise getirmelerini emredeceğim” der ve gider. Ancak bir süre sonra içeri girdiğinde emri vermeyi unutur. Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini görürler; duvara da bir şeyler karalanmıştır ve şu yazmaktadır: “Kralım soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü.

Sözün bir değeri, vaat etmenin bir sorumluluğu vardır. “Hayvan yularından, insan sözünden tutulur.” demiş atalarımız.“Söz, senettir.” eskilerin anlayışına göre.

Fıkradaki nöbet tutan asker, kendi şartlarında psikolojik ve biyolojik bir direnç oluşturmuş, kral gelip vaatte bulunarak onun ahengini bozmuş, bir beklentiye sokmuştur. Beklentinin gerçekleşmemesiyle bünyedeki ahengin bozulması ölümcül sonuç doğurmuştur.

Unutmayalım ki,vaat, ümit doğurur. Eğer vaad edilen şeyler gerçekleşmezse ümit kırılır. Ümidi kırılan kişinin artık hayat bağı da kopmuştur.

İnsanlar niçin yapamayacakları şeyleri söylerler ya da söyledikleri şeyleri yapmazlar?

Günlük hayatımızda ne kadar çok şey bekliyoruz bu hayattan, insanlardan ve beklerken ne kadar da çok yorulup hayal kırıklıkları yaşıyoruz. Her şeye bir anlam yüklüyor ve karşılık bekliyoruz. Bazen de karşımızdakine kapasitesinden çok fazla anlamlar yüklüyoruz, böylece çok fazla hayal kırıklıkları yaşıyoruz.

Aslında beklenti dediğimizde bir nevi kendi sorumluluğumuzu almayıp karşımızdakilere yüklüyoruz.

Robin Sharma diyor ki : “İnsan beklentisi kadar mutludur.

Karşımızdaki insanlardan beklentimizi düşük tutacağız.Şimdi’nin gücünde bize sunulanlara odaklanıp elimizdekilere şükredeceğiz.

Bilerek veya bilmeyerek bu tür hataları hepimiz bir takım vaatlerde bulunabiliyoruz. Sosyal varlık olarak çevremize, ebeveyn olarak çocuklarımıza, eğitimci olarak öğrencilerimize, karşı yaptığımız vaatleri çok kere yerine getirmiyoruz. Bu da güvensiz bir toplumun ortaya çıkmasına sebep olabiliyor.Ama ne olursa olsun umudumuzu kaybetmemeliyiz.

Kur’an’ı Kerim de en güzel kıssası kabul edilen Yusuf Kıssası’nda Hz. Yakup, oğullarına: ’’Ey Oğullarım! Gidin, Yusuf’u ve kardeşini arayın. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; doğrusu kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” diye seslenir.

Umut, imanın temelidir, “umut”u terk etmek, bir bakıma inancı terk etmek, imandan çıkmaktır. İmansız bir hayat da anlamsızdır.

İnsan her işe umutla başlar, inanç ve imanla devam eder. Umutla başlanan her iş zaferle sonuçlanacak değildir; ancak zaferle sonuçlanan her iş mutlaka umutla, inançla başlamıştır.

E.Fromm;Umutları zayıf olanlar, ya vurdumduymazdırlar ya da şiddete eğilim duyarlar. Umutları güçlü olanlar, yeni yaşamın tüm belirtilerini görür, bundan sevinç duyarlar ve doğurmaya hazır olan şeyin varlık kazanmasına yardımcı olmaya her an hazır bulunurlar der.

Shakespeare’ "Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden bir şey ummam. Beklentiler daima yaralar."

Kendinize çok iyi davranın.Biraz da beklentisiz kalın, bakalım neler olacak.

Kalın Sağlıcakla

Sait ÖZDEMİR

Uzman Psikolojik Danışman

www.saitozdemir.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sait Özdemir Arşivi