Gençlerin yeni iş kapısı dijitalleşme
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yüksek genç istihdamı sorunu yaşanıyor. Pandemi sonrası yeni normal döneminde ekonomide dijitalleşmeyle birlikte yeni iş modellerinin ortaya çıkmasının kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede genç işsizliğine çözüm olacağı kanaati yaygınlaşıyor.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın 101’inci yılının idrak edildiği bu yıl Türkiye ekonomisi için en büyük sorun yüzde 13,6’lardaki işsizlik oranları… Yüzde 24,4’lere ulaşan genç işsizlik ise adeta bir yara… Yani 4 gençten biri işsiz. Koronavirüs pandemesi sebebiyle dünyada artan işsizlik henüz Türkiye rakamlarına yansımadı. Geçen yılki aynı döneme göre 1,7 puanlık düşüşle yüzde 13,6’ya inen genel işsizlik rakamlarının Mart ayı işsizlik verileriyle birlikte ve takip eden aylarda dünyadaki gibi artışlarla karşılaşılabilir. Genç işsizlikteki oran daha yüksek seviyelere çıkabilir.
Ancak umutlar da tükenmiş değil. Yapılan araştırmalar, dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla oluşacak kısa vadedeki yüksek işsizlik, uzun vadede yüksek istihdama dönüşeceğini gösteriyor. Dijitalleşmenin hemen pandemi sonrası farklı alanlarda ilave istihdam oluşturmasının da yine beklentiler arasında yer aldığı belirtiliyor.
Hayatta her şey değişiyor
Ekonomi cephesinden bakıldığında iş dünyası, emek dünyası, iş modelleri, iş yapış şekilleri sanki bugünden geleceğin habercisi gibi. Değişim ve dönüşüm koronavirüs pandemesiyle daha da hızlandı. Küresel salgının ne zaman ve ne şekilde biteceğini henüz yorumlayabilen yok. Fakat geleceğe yönelik hazırlık da yok değil.
Koronavirüs süreci sonrası başlayacak yeni normal döneminde üretim ve teknolojide dijitalleşmenin ön plana çıkması, dikkatleri istihdama çevirdi. Söz konusu süreçte iş dünyası, yeni iş modelleri üretmek için projeksiyonlar yaparken emek dünyası ise “Robotlar işimizi elimizden alacak” endişesini taşıyor. Geleceğin belirsizliği de göz önüne alındığında, yarının iş gücü piyasası için nasıl hazırlanılması ve gelecekte istihdamda hangi alan ve becerilere yatırım yapılması bugün iş dünyasının en fazla üzerinde durduğu husus.
Bugün firmalar yatırımlarını genellikle dijitalleşme üzerine kurgulamaya başladı. İşletmeler de biliyor ki, yeni normalin baş sektörü bilişim, yazılım ve yapay zekayı içine alan dijitalleşme. Zaten dünyanın da kısa vadede pandemi olumsuzluğunu üzerinden atmasının eldeki veriler doğrultusunda mümkün olmadığını gösteriyor.
İstihdama katkı sağlıyor
Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve Dijital İletişim Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, yakın gelecekte dijitalleşmenin yaygınlaşsa bile istihdam sorununa çözüm getirmeyeceği görüşünde. Artan nüfusla birlikte ekonomideki dalgalanmaların her dönemde işsizlik sorunu oluşturduğunu belirten Dr. Garakhanova, dijitalleşmenin insanların iş yapış süreçlerini değiştireceğini belirterek, pandeminin dijitalleşmeye geniş çerçevede zarar verdiğinden bahsediyor.
Dr. Garakhanova, “Örneğin; koronavirüsten dolayı dijitalleşmenin üzerine kurulu paylaşım ekonomilerinde iş gücünü azaltıyor. Uber, Airbnb gibi paylaşıma ve ortak kullanım temelli bir ekonomik modele dayalı bu şirketler, koronavirüs önlemlerinden ve azalan seyahatlerden ciddi bir şekilde etkilendi. Yani dijitalleşmenin istihdam sorununu ‘direkt’ çözmesi gibi bir durum söz konusu görünmüyor” ifadelerini kullanıyor ve pandemi sonrası dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla ilave istihdam imkanının doğacağını dile getiriyor.
Siber güvenlik önemli alan
Yeni iş alanları konusuna ışık tutan Dr. Garakhanova, dijitalleşme ile birlikte siber güvenlik konusunun gündemde ilk sıralarda yer alacağını bu alanda da millileşmenin gerekliliğine vurgu yapıyor. Dr. Garakhanova, “Koronavirüs bize şunu gösterdi ki ülkelerde yeniden milliyetçilik artışa geçti. Milli politikalar, milli tarım, ithalata dayalı ekonomilerden ziyade yerli üretimin artışa geçmesi gibi gündem maddeleri oluşmaya başladı. ABD-Çin ticaret savaşları, akabinde virüsün laboratuvarda üretilip aslında güç savaşlarının biyolojik savaş üzerinden sürdüğü tartışmalar, aslında ülkelerin sadece kendi üretime dayalı teknolojilere güvenmelerini tetikliyor. Geçtiğimiz dönemde Facebook’un kişisel verileri paylaşımı gibi konular hassasiyetleri yeniden gündeme getirdi. Bu yüzden her ülkenin kendine özgü dijital sistemleri geliştirmesinde yarar var” açıklamalarını yapıyor.
Yatırımlar dijitale kayıyor
Dijitalleşmenin önemli istihdam deposu vurgusu yapan diğer bir isim de Uluslar arası Ticaret Uzmanı Doç. Dr. Nebile Korucu Gümüşoğlu. Pandemide hızla değişen hayatlarla birlikte ekonominin dijitalleşme yolunda hızlı bir yola girdiğini anlatan Gümüşoğlu, yakın gelecekte dijitalleşmeye ayak uyduramayan firmaların var olamayacağından bahsediyor ve işletme yatırımlarının giderek ağırlıklı olarak dijitale kaydığından bahsediyor.
Dijital yatırımlarında iyi örnekler ülkemizde de var. Bugün için yüzde 20’den fazla verimlilik sağlayan yapay zeka ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ile entegre ProManage’in Türkiye’de sanayiye girdiğini söylemek gerekiyor. Ayrıca sistemin Türk mühendisleri tarafından uluslar arası standartlarda tasarlandığını ve yeni istihdam imkanları oluşturduğunu da hatırlatmakta fayda var. Sistem dünyada 300’den fazla fabrikada kullanılıyor.
Pandemiyle birlikte tarım sektörünün öne çıkmasına karşılık dijitalleşmenin tarıma da el attığını, mikro düzeydeki değişimin giderek makro alanlara yayılacağını kaydeden Gümüşoğlu, Dünya Çalışma Teşkilatı raporlarına göre gençlerin yüzde 20’sinin eğitim ve işgücünde pasif kalmasının kabul edilemeyeceğini vurguluyor.
İnsan-makine uyumu
Bugün anlamakta zorluk çekilen otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojiler yakın gelecekte ilkokul seviyelerinde dahi anlaşılabilecek hale gelecek. Söz konusu teknolojiler ülkelerde refah seviyesini artırırken hayat kalitesinde de açılımlar yapacak. Gelecekte oluşturulacak sistemler, mevcut ve yeni ortaya çıkacak işleri büyük bir ihtimalle insanlardan daha iyi yerine getirecek. Aslında bunun adı dijital çağ.
Özellikle otomobil ve teknoloji fabrikalarında kullanılan robotlar, gelecekte ekonomide daha aktif rol alarak ekonomik büyümeyi sağlayacaklar. Bu arada oluşacak yeni meslekler de dijital alanda insan istihdamını yükseltecek. İnsan-makine uyumuyla devasa bir ekonomi ortaya çıkacak. Dijitalleşmenin küresel ekonomiye ilk etapta yüzde 50 etki edebileceği tahminleri yapılıyor. Söz konusu gelişme, 1,2 milyar çalışan insana 14,6 trilyon dolar maaş karşılığı anlamına geliyor.
Her alanda artan iş gücü
Dijitalleşme sadece sanayi, tarım veya üretimde değil eğitim ve sağlıkta da etkin bir ivme oluşturacak. En yeni dijital çözümlerle eğitimde farklı bir yol açılacak. Sağlıkta da yapay zeka ile bazı hastalıklar daha iyi teşhis edilecek ve tedavi yolları gösterilecek. Bugün bile eldeki mevcut sistem dermatologlarla yarışır halde. Ameliyatlar robot teknolojisiyle daha hassas şekilde icra edilebiliyor.
Perakende de işler farklı olmayacak. Tüketiciler için fiyat şeffaflığı, mala erişim kolaylığı, teslimatlardaki hızlılık dijital sistemle hayatın tamamına yayılmış olacak. Artan verimlilik de büyüyen ekonominin lokomotifi haline gelecek.
Yine aklımıza gelen altyapı, çevre ve enerji teknolojileri, akıllı binalar, trafik otomasyonu, insan hayatını kolaylaştırırken bahsettiğim alanlarla ilgili istihdamı ve özellikle genç istihdamını gündeme getiriyor.
Türkiye’ye düşen görev
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de otomasyon sistemleri yavaş yavaş günlük hayata girdi, giriyor. Dolayısıyla yakın gelecekteki değişim, bugünkünden daha yüksek seviyede öncelikle hizmet odaklı geniş bir ekonomiyi kapsamı içine alacak. Tüketim, yeme, içme, sanat, spor, seyahat, eğitim ve diğer birçok alanda dijitalleşme hayatı farklılaştıracak. Dijitalleşme ve elektronik ticaret tüm sektörlerin kapsama alanını genişletecek.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın 101’inci yılının idrak edildiği Türkiye’de yüzde 24,4’ü aşan genç işsizlik için pandemi sonrası yeni politika ve uygulamaların gündeme alınması gerekiyor. Yeni normalde istihdamın sürdürülebilirliğinde yetenek, liyakat ve öğrenme isteği ise en değerli argüman. Türk gençliğindeki mevcut becerilerin yanında bilişim teknolojilerine olan yatkınlığın, gelecekte genç istihdamı sorununu kademeli olarak ortadan kaldıracağı tahminleri yapılıyor.
KOBİ’ler işi sıkı tutmalı
Dijital dönüşüm Türkiye’de en çok değişimde zorlanan küçük ve orta boy işletmeler denilen KOBİ’leri olumsuz etkileyebilir. KOBİ’ler gerçekten ayakta kalmak ve uzun ömürlü yaşamak istiyorsa dijitalleşmek zorunda. Dijitalleşemeyen her KOBİ, gücü nispetinde bir müddet sonra ekonomideki gelişmeye ayak uyduramayacağı için faaliyetlerine son vermek mecburiyetinde kalacak. İşletme sahiplerinin yapacağı iş, dijitalleşme yoluyla daha geniş bir müşteri tabanı elde ederek hizmet ağını kaliteli, hızlı ve sürdürülebilir kılmak.
Tabii bazı iş kollarının yeni sisteme ayak uyduramaması sebebiyle kaybolması kaçınılmaz. Burada KOBİ’ler mesleklerini veya iş kollarını yeni sisteme nasıl uydurabileceğine dair gayret göstermek zorunda. Hesaplamalar ortada 2030 yılına kadar Türkiye’de 8,9 milyondan fazla iş artışı potansiyeli olduğunu gösteriyor. Yine 2030 yılına kadar 7,6 milyon işin kaybolması ihtimali yüksek.
Araştırmaya göre ülkedeki mesleklerin yüzde 2’si bahsettiğim otomasyona sahip. Yine her 10 meslekten 6’sı yüzde 30 oranında otomasyona cevap verebilecek nitelikte. Dolayısıyla hemen pes etmemek, işletmeleri geleceğin şartlarına göre yeniden yapılandırmak aslında milli bir görev.
2 milyon iş sırada bekliyor
Dijitalleşmenin ilave istihdam getireceğine kesin gözle bakılıyor. Sektör yaygınlaştıkça iş gücündeki istihdam sayısı daha da artacak. Dijitalleşmenin iş hayatına tam entegre olmasıyla ilk etapta önümüzdeki 10 yıl içinde 2 milyon yeni iş modelinin ortaya çıkacağı ve bu iş modellerinin 35 milyondan fazla bir istihdam kapasitesi oluşturacağı araştırmalarda yer alıyor.
Geleceğin daha doğrusu yeni normal döneminin değerleri yetenek, liyakat ve öğrenme isteği olarak ortaya çıkıyor. İşte Türkiye’de iş gücünde gerçekleşecek yeni meslekler yeni yetkinlikleri de beraberinde getirecek. Adeta ülkede yetenek ve liyakat dönüşümü gerçekleşecek. Raporlarda söz konusu değişimin ilk ayağında istihdam içinde olan yaklaşık 6 milyon, ilave ile birlikte 10 milyon insanın dijital ağırlıklı alanda çalıştırılacağı hesaplanıyor.
Geriye kalan 20 milyon çalışan ise normal işlerine devam ederken yeni iş gücünde fiziksel, temel, ileri seviye bilişsel, sosyal ve teknolojik yetkinliklerin geliştirilmesi ve beraberinde otomasyonun etkin bir şekilde kullanılması konusu belki de yakın geleceğin en önemli aktiviteleri arasında yerini alacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.