

Sait Özdemir
Kiminle nasıl iletişim kurulmalı..
Kiminle nasıl iletişim kurulmalı..
Chicago Üniversitesi Booth School of Business’teki araştırmacılar bu teoriyi test ettiler ve buldukları şey şaşırtıcıydı. Çalışmada kişiler önce tanıdıkları insanlarla ve daha sonra hiç tanımadıkları insanlarla eşleştirildi. Araştırmacılar, birbirini tanıyan insanların birbirlerini, yeni tanıştıklarına göre daha iyi anlamadıklarını buldular. Daha kötüsü katılımcılar iletişim yetenekleri abarttılar ve bu da bildikleri insanlarla birlikte daha çok belirginleşti.
Tanıdığımız insanlarla iletişim kurarken neyi anladıkları konusunda tahminlerde bulunuruz. Yabancılarla ise bu tahminleri yapmaya cesaret edemeyiz. Bu ne kadar iyi iletişim kurduğumuzu abartma eğilimi (ve ne kadar iyi anlaşıldığımız) o kadar yaygın ki psikologlar bunu için bir isim vermişler: Yakınlık-İletişim Önyargısı.
Kenneth Savitsky tarafından yürütülen bir çalışma derki “Benim bildiğim senin bildiğinden farklıdır anlayışı etkili bir konuşma için esastır. Ancak bu anlayış anlaşılması zor olabilir. Bazıları gerçekten aynı dalga boyunda olabilir, ama belki de düşündükleri kadar değil. Acele eder ve endişeli davranıp diğer kişinin bakış açısını almayı bırakabilirsiniz.
Bu durumu en güzel şekilde anlatan bir hikâyeyle sizleri baş başa bırakıyorum.
Beyin oğlu, Çingene’nin kıza âşık olmuş, ya kızı alacak ya canına kıyacak...
Oğlanın babası kalkmış, Çingene’nin kulübesine gitmiş, utana, sıkıla, ellerini ovuştura ovuştura halini arz eylemiş:
“Çeribaşı hazretleri, bizim mahdum, sizin pek kıymetli, nadide kerime hanımınızın desti izdivacına taliptirler... Lütfen bu arzumu kabul buyurmanızı hassaten, rica ederim, kerem buyurun efendim!”
Çingene bir celallenmiş ki sormayın gitsin!
“Yıkıl git karşımdan be adam, benim senin oğlun gibi züppelere verecek kızım yok, defol, çık dışarı!”
Zavallı adam, bitkin, perişan eve dönerken yolda mahallenin kabadayısına rastlamış; başına gelenleri anlatmış...
* * *
Kabadayı teselli etmiş:
“Merak etmeyin beyefendi, siz onu bana bırakın, siz düğün hazırlığına başlayın!”
Kabadayı ertesi sabah yola çıkmış, Çingene’nin kulübesini görür görmez basmış narayı:
“Ulan çeribaşı ben geldim!”
Çingene fırlamış dışarı:
“Buyurun beyzadem buyurun, hoş geldin, sefa geldin, emret!”
“Ulan sen kim oluyorsun da beyin oğluna sümüklü kızını vermiyorsun! Yakarım lan seni!”
Çingene boynunu bükmüş:
“Aman beyzadem, kızını vermemek ne demek, istemesini bilmeli...
Kızı gelip böyle isteseydi vermez miydim? Kiminle, nasıl konuşulacağını bilmeyenlere sunulur.
Kalın sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR

Sait Özdemir: İnsan-ı Kamil
15 Ekim 2025 Çarşamba 06:57Sait Özdemir: Hiçbir şeyi düşünmeden yaşamak
29 Eylül 2025 Pazartesi 20:42Gizli Hazinemiz Gençlerimiz
22 Eylül 2025 Pazartesi 20:28Sessizlik Sarmalı
18 Eylül 2025 Perşembe 20:06Neyse…
12 Eylül 2025 Cuma 12:14İyilik Üzerine
28 Temmuz 2025 Pazartesi 23:15Herkese yetmeye çalışıp kendine yetememek.
25 Haziran 2025 Çarşamba 22:04Hayat bu ne ekersen onu biçersin...
16 Haziran 2025 Pazartesi 20:21Kişilik olmadan diğerleri bir hiçtir...
11 Haziran 2025 Çarşamba 23:56Sureti şiretine şahittir...
23 Mayıs 2025 Cuma 14:53




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.