Mehmet Yürekli

Mehmet Yürekli

İyi yerel gazete nasıl çıkarılır?

Basın Babıali’de doğdu, yani Cumhuriyet’in ilanından beri ana akım basının merkezi Cağaloğlu’dur. Merkez daha sonra İkitelli’ye taşındı.

Ana akım medyaya ulusal basın denilmesinin yanlış olduğunu, doğru kavramlaştırmanın yaygın basın olduğunu bir yazımda ifade etmiştim. Yaygın basın, çok çekicidir. Ben de bir süre (1988 – 1992) Cağaloğlu’na takıldım, matbaalar arasında, yayınevleri arasında bir hayli koşturdum; birkaç gazeteye yazı verdim, kitap bastım, dergi çıkardım. 

Bu yaygın basının yanı başında bir de Anadolu basını vardır ki, yerel basın denir; bu basın An­kara, İzmir, Adana'da yoğunlaşmaktadır. Benim ga­zeteciliğim daha çok Adana’da,  yerel basında geçmiştir.

1980 sonrasında Çukurova basınına ve Ova Yayınlarının yayın organlarına haberler ulaştırdığım, köşe yazıları yazdığım için özellikle 1990 sonrasında bölgenin nabzını tuttuğumu söyleyebilirim..

İkinci Dünya Savaşı zenginlerine Hacı Ağa denirmiş. O yılların mizah dergileri karıştırılırsa Hacı Ağa tipine ve serüvenlerine rastlanır. Hacı Ağa, Adana’da pamuktan çok para kazanan ve gelip İstanbul’da yiyen savurgandı.. Artık Hacı Ağa poturlu, şalvarlı değildir, bankaların ve holdinglerin başına kurulmuştur. Konuşması da değişmiştir. «Ağam nö'rüyon?...» demi­yor, ‘’Amerikanca’’ konuşuyor..

Bugün bütün şehirlerimiz son derce düzenli ve görkemli. Basına ömrünü adamış büyüklerimiz, eski gazeteciler, 1950’li yıllarda ‘’Mersin’de Toros otelinden başkasını bu­lamazdınız, orası da yatılacak gibi değildi.’’ derlerdi. Ne kadar zor şartlarda çalıştıklarını anlatırken, ‘’Şanlı Urfa'da, Kahraman Maraş'ta pislikten ve uçuşan sineklerden haşlanmış yumurta bile yenilmezdi!’’ derlerdi. Günümüzde İstanbul’u fetheden kebaplar, lahmacunlar 1950’lerde  yenilir yutulur gibi değilmiş..

1950’li yıllarda, Demokrat Parti'nin kuruluş ve iktidara geliş yıllarında güneyin en büyük merkezi Adana'ydı. Bölge gazetecileri, Gazi Antep'e, Şanlı Urfa'ya, Kahraman Maraş'a, Mersin’e gitse bile akşama Adana'ya dönmek zorunda kalırdı. Çünkü Adana'dan başka yer­den İstanbul ve Ankara ile telefon bağlantısı kurulamazdı, haber aktarılamazdı. Siyasi li­derlerle birlikte Çukurova illerini dolaşan gazeteciler, ille de Adana’ya dönüp haberleri İstanbul’daki basın organına vereceklerdi. Bir şey daha var, otel bulmak da zordu.

1950’li yılların yaygın ve yerel basını, CHP, üniversite ve ordu ile bir olup ülkeyi 27 Mayıs 1960 darbesine sürükledi.. Arşivleri taradığınızda, üzülerek görüyorsunuz ki Adana’daki yer basın da akıntıya kürek çekmiş.

Türkiye yetmiş yılda çok yol aldı. Teknolojinin gelişmesiyle koşut biçimde iletişim teknolojisi de gelişti. Gazetenin ve radyonun yanına önce televizyon, sonra da internet geldi durdu.

Televizyonu, radyosu ve gazetesiyle Adana’daki bütün yerel basın, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubatta ve 27 Nisanda hep cuntaların dümen suyuna bırakmıştır kendini.. Sadece 15 Temmuz’da FETÖ’nün yanında duramamıştır, darbe girişimi başarısız olduğundan.

Peki Adana’daki yerel basın sapasağlam milletin yanında niçin duramamaktadır? Reklam veren Adana sermayesinin kriz dönemlerinde aldıkları pozisyonla ilgilidir bu milletin yanında duramama durumu.. Bu koşullarda iyi gazeteci nasıl olur diye düşünmeden edemiyor insan.

Dolayısıyla iyi bir yerel gazetenin nasıl çıkarılacağını düşünüp durdum; tek derdim bu oldu. İyi bir yerel gazetenin nasıl çıkarılacağını elbette biliyorum elhamdülillah.

Halkın beğeneceği, tutacağı, sahipleneceği bir yerel gazete için; üstlendiği gazetecilik denen kamusal görevi ciddiye alan, sorumluluk duygusu gelişmiş ve gazeteciliği ibadet zihniyeti ve ciddiyetiyle yapan yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni olmak gerekir öncelikle. Şimdi iki lahmacun ısmarlayan yöneticinin poposunu yalayanlar kaşla göz arasında müdür oluyor.

Elbette iyi bir yerel gazeteye, amatör sporun her branşını bilen, çalışkan spor editörleri gerekir. Spor fotoğrafı sanatçıları gerekir. Her iyi yerel gazeteye, yetenekli magazin muhabiri ve deneyimli müdürü gerekir. İşin canı kanı olmaya layık becerikli bir reklam müdürü gerekir.

Kentin bütün sivil toplum örgütleri ile iyi ilişkiler kurabilen muhabirler gerekir. Girdiği ortamda haberi söküp kopartan muhabirler gerekir. Kendini mesleğine adamış, heyecanla çalışan polis muhabiri, adliye muhabiri gerekir. İyi bir yerel gazetenin en küçük haber için kendisini paralayan yazı işleri müdürü olması gerekir.

İyi bir yerel gazete için, bulunduğu kentin yerel siyaset yelpazesindeki herkesin inandığı, güvendiği, en özel siyasi haberleri derleyebilen hakiki Müslüman, çalışkan bir siyaset editörü gerekir.

Her işe bakan, gazete yöneticilerinin ailelerini gözü kapalı teslim edebildiği, herkesin özel işini çözüp, gazete yöneticilerinin sadece işleriyle ilgilenmesini sağlayan idare müdürü gerekir.

Ben yaptığım adanapost yayınında başarılı olmuşsam, arkamı toparlayan, her konuda çok güvendiğim ve bu kenti çok iyi tanıyan ailemle birlikte çalıştığım içindir.

Gerektiğinde çalıştığı kurum için canını ortaya atacak cesarette gece amiri gerekir. Teknik serviste güvenebileceğiniz, arkanızı toparlayacak bir eleman, ayrıca bir musahhih gerekir.

Genel yayın yönetmeninin yanında kenti, özellikle her bölgesini çok iyi tanıyan, kimi zaman çok müthiş fikirler üretebilen, kent tarihini çok iyi bilen birinin bulunması; ülkedeki ve şehirdeki olayları tarihi arka planlarıyla tahlil edip yorumlayacak kalemlerin yazı kadrosunu oluşturması gazete için en önemli kazançlarındandır.  

İyi yerel gazeteye böyle adamlar gerekir. Adanapost’un yayın tarzı ve yayın felsefesi budur. Kimi zaman ideal kadrosuna kavuşur kimi zaman da ekonomik nedenlerle dar bir kadroyla yayın çizgisini bozmadan sürdürür..

 

Mehmet Yürekli

Adana, 25 Aralık 2020

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.