Menderes Necip Fazıl'ı aldattı mı?
Mustafa Yürekli, DP iktidarının, 1957 sonrasında, merkez basının sürekli saldırılarına maruz kaldığını; Menderes'in Büyük Doğu'yla birlikte sağ basını destekleyemediğinden iktidarın acizliği karşısında, susturmak için ulufe dağıttığı merkez basının iyice pervasızlaştığını ve büyük menfaatler kopardığını anlatıyor.
Yassıada'da, Sanık kürsüsünde, mikrofonun önünde savunma yapan Necip Fazıl Kısakürek'in suçu, ülkemizi, milletimizi, medeniyetimizi ve İslam'ı savunmaktı.
Necip Fazıl, şunu anlatmaya çalışıyordu: Başbakan Adnan Menderes, Büyük Doğu'nun tarihi rolünün farkındaydı, üstelik merkez medya tamamen karşısına geçtiğinden ve yalana, iftiraya dayalı karşıt yayınlar yapıldığından topluma ulaşmak için Büyük Doğu'yu desteklemek istemişti. Adnan Menderes'in Büyük Doğu'ya desteği, iktidarın ?menfi kutbu' tarafından engellendiğinden gerekli ve yeterli boyutta gerçekleşmemişti.
Necip Fazıl'ın ?örtülü ödenek beslemesi' savunmasında dikkat çeken bir başka husus, Menderes'in, ?iradesiz ve sebatsız karakteri' yüzünden Büyük Doğu'nun kapanmak zorunda kalmış olmasıdır.
BESLEME BASIN VE SATILMIŞ KALEMLER
Gerçek iktidar medya ilişkisi araştırıldığında, Menderes'in, dönemin merkez medyasına hangi imkanları, ne çapta aktardığı görülecektir.
Necip Fazıl'ın ?örtülü ödenek beslemesi' savunmasından, ?milyonlar' aktardığı o zamanki basının, 27 Mayıs darbesini destekleyerek Menderes'in ?gözünü oymaya bakan' yayınlar yaptığını da öğreniyoruz.
Menderes'in Büyük Doğu'ya verdiği ?gülünç meblağlar'daki destek, büyütülüp ?besleme basın' nitelemesi yapılmaktadır. Sütte, toz zerreleri fark edilir; Menderes'in Büyük Doğu'ya desteği de günümüzden bakılınca kusur olarak görülebilir.. Oysa Cumhuriyet'in başından beri basın ?besleme' haline getirilerek gerçek muhalefet önlenmiştir..
Üstelik, iktidardan çarptıklarıyla servet sahibi olan, servetini kim bilir kaç kez katlayan, Yassıada'da görülen ?Örtülü Ödenek Davası'na ?hesap vermeğe davet edilmeyen' ve cuntanın davulunu çalan, İttihatçı Masonik gazete sahipleri ve kalemini satan yazarlar, boğazdaki villalarında keyif yaparken, oltadaki yem olan küçük destekler yüzünden Necip Fazıl, Yassıada duruşmalarında savunma yapmak durumunda bırakılmıştı.
27 Mayıs darbesini yapanlar ve destekleyenler, dünya güçlerinin maşalarıydı.. Seçilerek gelen ve milli iradei temsil eden Menderes, Erbakan, Özal ve Erdoğan'ın karşısında olan basın, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan darbelerini destekledi ve servetini katladı.. Yargı, ne cuntayı, ne de cunta medya ilişkisini yargıladı.. İktidar medya ilişkisi de hiçbir zaman yargıya taşınmadı.
Basın tarihi, gazete sahiplerinin devletin sırtından nasıl servet üstüne servet yaptığını ortaya koymak yerine, saklamaya çalışmaktadır. İktidar medya ilişkileri ne kadar gizlenirse gizlensin, milletimiz tarafından ana hatlarıyla bilinmektedir. Milletimiz, gerçek besleme basını ve satılmış kalemleri bildiğinden Necip Fazıl'ı hayattayken bağrına basmış, vefatından sonra da sürekli hatırasını yad etmiştir.
MENDERES'İN ÇELİŞKİLERİ
Adnan Menderes'in Necip Fazıl'a ?muhabbet' ve ?hürmet'i biliniyor. Üstadın, Menderes'le DP'yi ayrı değerlendiğini Amerika başta olmak üzere tüm düşmanları biliyor. Üstadın Menderes'i yanına alarak partide bir ?temizlik' yapmaya çalıştığı da biliniyor. Dolayısıyla dünya güçlerinin ve yerli işbirlikçilerinin kontürollü serbestlik tanıdıkları Menderes'in Necip Fazıl'ın Büyük Doğu davasını desteklemesi engelleniyor.
Hatta karanlık güçler, Menderes'i çelişkili davranışlara zorlayarak Necip Fazıl'ı etkisiz hale getiriyor: Menderes'in küçük bir destekle beklentiye sokup Necip Fazıl'ı borçlanmaya sürüklemesi, sonra desteğini çekmesi, böylece derin ekonomik sıkıntılarda boğması ve mali krizle yuvarlanmış Büyük Doğu'nun susturulması sözkonusuydu. Menderes, destek sözü vermese, Büyük Doğu kendi şartlarında yayını sürdürecek; sözünde durmayarak atağa geçirdiği dergiyi mali krizde boğmuş, kapanmasına yol açmıştır.
Necip Fazıl'ın Menderes'e yazdığı mektuplardan, görüşmenin engellendiğini, üstadın günlerce Ankara'da, otellerde süründürüldüğünü öğreniyoruz.
Dünya güçleri ve yerli işbirlikçileri, Menderes Necip Fazıl ilişkisini ustaca üstadın aleyhine çevirebilmiş..
Necip Fazıl, Menderes'in, ?iradesiz' ve ?sebatsız' karakterde olduğunu söylerken, hem sitem etmekte, hem de kuşatılıp engellendiğini dile getirmekte..
Gelelim başlıktaki soruya: Menderes Necip Fazıl'ı aldattı mı? Doğrusu, Menderes'in Necip Fazıl'ı aldattığını sanmıyorum. Büyük Doğu'nun güçlü bir şekilde yayın hayatını sürdürmesi, Menderes'in işine gelirdi.
DP iktidarı, 1957 sonrasında merkez basının sürekli saldırılarına maruz kaldı. Menderes, Büyük Doğu'yla birlikte sağ basını desteklemek istedi, ama başaramadı. İktidarın sözkonusu acizliği karşısında, susturmak için ulufe dağıttığı merkez basın, iyice pervasızlaştı ve büyük menfaatler kopardı.
NECİP FAZIL MÜCAHİTTİ
Türkiye'de basın, sattığı gazetenin karıyla yayın hayatını sürdürmediğinden beslemedir; bir yandan Atatürk döneminde de, İnönü döneminde de, Menderes döneminde de devletin ve milletin sırtından geçindi ve servetlerini katladı, bir yandan da yabancıların elinde bulunan devasa reklam bütçelerini paylaştı.
Büyük Doğu, amatör şartlarda çıktı, satıştan kazanç elde edemediği için sık sık kapandı.. Büyük Doğu, büyük paraların döndüğü basın dünyasının, besleme basının tamamen dışındaydı ve kar amacı gütmüyordu. Necip Fazıl, kalemini hiç satmadı, hiçbir dönemde duruşundan, tavrından ve çizgisinden ödün vermedi; Büyük Doğu sayıları ve eserleri ortada. Derin devlet, sürekli onunla uğraştı, etkisiz hale getirmeye çalıştı.
Necip Fazıl, bir mücahitti; kalemiyle hakkı savundu ve Allah'ın dışında hiçbir gücün karşısında boyun eğmedi.
Onun davasına ve mücadelesine leke sürmeye çalışanlar, onun Hüseyni duruşu karşısında çılgına dönenlerdir, İslam düşmanlarıdır.
Günümüzdeki Necip Fazıl'a dönük karalama kampanyasının arka planı bir başka yazının konusudur..
(Devam edecek..)
Mustafa Yürekli - Haber 7
mustafayurekli@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.