Nereye kadar bu koşuşturma..
Sabah uyandığımızdan itibaren her gün büyük bir koşuşturma içerisindeyiz.
Her gün aynı yollardan geçiyor, aynı işleri yapıyor, aynı alışveriş merkezlerini dolduruyoruz.
148.847.000 km2 si (%29,2) kara parçası, 361.220.420 km2 si su (%70,8) toplam 510.067.420 km2 olan dünyamızda nerede ve nasıl yaşıyoruz?
Günde ortalama 8 saatimizi uykuya ayırdığımız 24 saatin, kalan 16 saatini nasıl geçiriyoruz acaba.
Kendini tekrarlayan günler ve saatler içerisinde kaybolup gidiyor muyuz yoksa?
Bunun için; Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) "iki günü eşit olan zarardadır" hadis-i şerifi kendimize düstur yapmalıyız.
İki günümüzün birbirinden farklı olmaması için ne kadar çaba içeresindeyiz acaba? Olumsuzlukları görüp sadece konuşmayı mı seçiyoruz.
"Bir yanlış görürsen elinle düzeltmeye çalış, buna gücün yetmezse, dilinle düzelt, ona da gücün yetmezse kalbinle buğz et” (Hadis-i Şerif)ini ne kadar uyguluyoruz.
Olumsuzluklar haksızlıklar adaletsizlikler karşısında susuyormuyuz. Ne diyor Hadis-i Şerif “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” Günlük hayatta acizliği ve tembelliğimi seçiyoruz yoksa çalışkanlığı mı? "Kederden ve üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç yükünden ve insanların kahrından Sana sığınırım.” diyor Peygamberimiz(s.a.v)
Evlerde ve ilişkilerde aynı tartışmalar sürüyor; TV de yıllardır hiç değişmeyen benzer haberler dönüyor. Yıllardır okunan hikayeler görsel dizi olarak insanlara sunuluyor.. Yurt dışında yıllar önce farklılık adına üretilmiş yarışmalar survivor lar toplu satın alınıp sırayla yayınlanıyor.. Medya ve toplum bize ne düşünmemiz gerektiğini, nasıl davranmamız gerektiğini öğretiyor. İnsanlar işyerinde okulda sokakta asansörde birbirine selam vermemek için kafalarını sağa sola çeviriyor, yollarını değiştiriyor bazen koşarcasına kaçıp uzaklaşıyor. Ellerinde cep telefonları sosyal medyada dolanıp duran ve boşa vakit geçiren kitap okumayan anne-babalar, çocuklarından bilgisayarı cep telefonlarını bırakıp ders çalışmasını bekliyor; Günde üç beş saat televizyon izleyen anne-babalar, çocuklarının zamanını verimli kullanmasını bekliyor. Çocuklar da, gençler de istenilen gibi değil, gördükleri örnekler gibi oluyor. Kafalar karışık. Günler ve saatler hızla tükeniyor. Artık sıradan olan her şeyi görüp kenara itip, herkesin tükettiklerini tüketmeyi bırakıp, kendi yaptıklarımızı sorgulamak gerekiyor.
Boş veren bir birey olmayı bırakıp ahlaklı, öğrenmeye açık, yardım etmenin ve topluma fayda sağlamanın erdemine ulaşan bir birey olmalıyız. Merak eden, seçimlerinden ve yaptıklarından dolayı yaşam keyfi olan bir anlayışı sahip olmak daha sağlıklı olacak gibi görünüyor..
Kalın Sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.