
Sait Özdemir
Yarına inanmak, yarını inşa etmek.
Yarına inanmak, yarını inşa etmek.
“Bahçeye bir fidan dikmek, yarına inanmaktır” der Audrey Hepburn.
Genç arkadaş hayatında her yönden kuşatılmış olabilirsin. Kötü fikirler, ruhsal bunanımlar, başına gelen zorluklar, sıkıntılar, seni çepeçevre kuşatmış olabilir.
İşte o zaman, karşında iki seçenek olacaktır. Birincisi, mücadeleyi bırakıp teslim olmak, ikincisi, neyi yapmaya gücün yetiyorsa, o işe odaklanmak ve kalanını tüm insanlığın sahibine, malikine ve Rabbine bırakmaktır. Bu durumu çok güzel bir biçimde anlatan bir öykü vardır.
Hamile bir ceylanın doğum sancısı başlar ve rahat doğum yapmak için, ormanın uzak bir köşesine gider. Nehrin kenarında, doğum yapacağı esnada, bir anda gök gürler, şimşek çakar ve ormana yıldırımın düşmesiyle ormanda büyük bir yangın çıkar.
Ceylan, yangından uzaklaşmak için sağına döner, bir bakar ki, ona ok atmak için bekleyen bir avcı var. Bu sefer soluna döner, ancak o tarafta da aç bir aslanın kendisini yemek için pusuda beklediğini görür.
Ceylan bir kıskacın içinde kalmıştır. Ya avcının okuna teslim olacak, ya aç olan aslana yem olacak, ya da yanan ormanda kül olup gidecektir. Dört bir yanı tehlikeyle doludur ceylanın. Tehlikenin ortasında, hiç bir yere kaçışı ve yapacak bir şeyi olmayan ceylan, hem hamile hem de zayıf olmasına rağmen, Rabbine sığınır ve gücünün yettiğini yapmaya yani doğumunu gerçekleştirmeye karar verir.
Ceylan gözlerini kapatmış doğumunun gerçekleşmesini beklerken, okunu atmaya hazırlanan avcının yakınlarına bir anda yıldırım düşer. Düşen yıldırımdan etkilenen avcının yayından çıkan ok, yön değiştirerek aslana isabet eder. Aslan oracıkta ölür. Yağan yağmur ise kısa sürede yanan ormanı söndürür.
Ve ceylan sağ salim doğumunu yaparak kurtulur.
Değerli dostlar içinde bulunduğumuz ortam nasıl olursa olsun, yarına inanmak, yarını inşa etmek gerekir. Bu mücadelede bizi kazançlı çıkaracak olan inancımızdır.
Unutma ki, “birinizin elinde bir fidan olduğu sırada kıyamet kopacak olsa, yine de o fidanı diksin” diyerek, ümitsizliği yasaklayan bir peygamberin ümmetiyiz.
Bu hikâye aslında bize dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu, yatma yeri olmadığını, keyif çatma yeri hiç olmadığını anlatmaktadır. Bu yüzden, meşru anlamda ne iş yapıyorsan o işe odaklan, bu uğurda ödemen gereken bedel neyse onu öde ve sakın vazgeçme. Belki öyküde geçen Ceylan kadar şanslı da olamayabilirsin, önemli olan senin üzerine düşen görevi yapmandır.Dünya hayatında iniş ve çıkışlarımız olacak. Önemli olan her durumda, hem inerken hem de çıkarken, Rabbimizle beraber miyiz? Rabbimizi sadece iniş zamanlarında, yani zor zamanlarda mı hatırlıyoruz? Çıkış günlerinde, rahatımızın iyi, işimizin tıkır olduğu zamanlarda unutuyor muyuz?
Bizim için kendimize asıl sormamız gereken soru budur. Biz müminiz elhamdülillah. Müminin her işi ise hayırdır. Çünkü ona bir nimet verildiğinde şükreder. Bu onun için bir hayır olur. Başına bir musibet geldiğinde de sabreder. Bu da kendisi için bir hayır olur. Yapmamız gerekenleri ertelemeyip yapmaktır.. Tembel olmak bize yakışmaz,
Unutmayalım ki, bu hayatın içerisinde yürüyeceğin yollar her zaman düz olmayacak. Bazen düz, bazen yokuş; bazen iniş, bazen çıkış; bazen dikenli olacak. Önemli olan bu yolları kimin için yürüdüğündür. Bu yollarda kimin için yorulduğundur. Yenilgiler bizleri yıldırmamalı, aksine daha çok harekete geçirmeli motive etmeli.
Bugün her yanımız olumsuzluklarla sarılı vaziyette, nimet bolluğuna rağmen şükürsüzlük, tembellik, ben merkezli egoist bir yaşam, bencillik, umutsuzluk, kendini pasif görme, gibi bir belirsizlik var.
Değerli dostlar dünya hayatı çalışma yeridir, yorulma yeridir. Bu dünyada ne kadar ekersen, ahrette o kadar biçersin. Ne kadar boş verirsen, o kadar hüsrana uğrarsın.
Unutma ki, senin, gölgesinde oturduğun ağacı diken kişi, belki de o ağacın gölgesinde hiç oturamadı, belki de meyvesini hiç yiyemedi. Ama arkasında, insanların gölgesinde oturup meyvesini yiyeceği büyük bir hayır bıraktı. Sen de öyle yap. Adı ne olursa olsun, hayır adına senden sonrakilere güzel bir miras bırak, bırak ki sonsuz mükâfata nail olasın.
“Sabret! Allah güzel davrananların mükâfatını asla zayi etmeyecektir.”
Hud Suresi 191. Ayet.
Kalın Sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.