Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Pandemi değil ihtilal öncesine dönüş!

Pandemi değil ihtilal öncesine dönüş!

Değişim, öyle bir hal aldı ki bir asteroit hızında ilerliyor. Dünya sanki 1789'da gerçekleşen Fransız ihtilali edinimlerini bırakarak ihtilal öncesi dönemlere dönmede fırsatlar, yollar arıyor.

Fransız ihtilali; monarşinin devrilmesi ve Roma Katolik Kilisesi’nin reformlara gitmeye zorlanması ve sanayi devriminin başlangıcı olarak bilinir. Şayet o günkü insanlar bugünü görmüş olsaydı, zannediyorum davalarından vazgeçerdi.

Gerçekler ortada…

Fransız ihtilali sonrası oluşturulan günün rejimleri insanlığı mutlu edebilmiş midir? Hayır!

Hıristiyanlığı sorgulama adına başta İslamiyet olmak üzere dinleri insan yaşantısından çıkarma gayretleri, laik diyebileceğimiz din dışı yaklaşımlar insanlığı derinden yaralamış mıdır? Evet!

Hayatlarını daha konforlu kılabilmek adına insan nüfusunun dörtte üçünü muhtaç, yetim ve öksüz hale getirerek diğer kalan çeyreklik kesimi varlığa boğarak oluşturulan bencillik, madde perestlik ve bireysellik mutluluğa kapı açabilmiş midir? Yine hayır!

***

Son 232 yıllık zaman dilimi göstermiştir ki, Fransız ihtilaliyle başlayan değişim; insanlığa istila, gözyaşı, kan, acı, keder, çaresizlik, hastalık ve mutsuzluktan başka hiçbir şey vermemiş!

İhtilalin doğurduğu, çeyrek asırdır doymayan ve bugün adına “küresel güçler” denilen bu canavar, konvansiyonel ve nükleer silahları dahi bırakıp şimdi toplu imhalar için biyolojik, nörotik daha doğrusu virütik saldırılarla insanlığı yok etmeye çalışıyor.

Koronavirüs olayı, bugün için ihtilal düşüncesinin en baskın uzantılarından biridir. İlk etapta 60-70 milyon insanı öldürmek üzerine planlanan bu saldırı, şimdilik 4 milyonla atlatılmış görünse de, hedeflerine ulaşamayanlar yeni desiseler aşamasındadır.  

Zirâ, koronavirüsü üretip ortalığa salan ve ardından yine aynı tezgâhlarda mutasyon denemeleri yapanlar ihtilal tamamlanıncaya kadar saldırılarını sürdürecek.

Çin, ABD, Avrupa varyantları… Peşinden İngiltere’de Alfa, Hindistan’da Delta varyantları… Güney Amerika ve Afrika varyantları ise henüz piyasaya tam anlamıyla çıkarılmadı. Sırasını bekliyor.

Gözü doymaz ihtilalciler, daha yayılmacı ve ölümcülünü bulana kadar virüsleri bantlardan indirmeyecek. Bunlar dünya kovid aşısında belli bir mesafe aldıktan sonra tekrar yeni bir virüsle sahne alacaklar ve insanlığı yeniden “aşı psikozu” girdabına ve kaosuna itecekler.

***

Dünyayı düzeltme iddiasıyla öne çıkan bu sözde ihtilalci müstevliler, geçmişte emellerine, hedeflerine ve planlarına engel olduğu için dine karşı çıkmışlardı. Bugün de aynı! İnsanları inançlarından soyutlamak için her türlü ahlâk ve etik dışı davranışları yaymaktan çekinmiyorlar, ayrıca insan hayatına direkt kastediyorlar.

En çarpıcı örnek Kur’an-ı Kerim’de… Bakara Suresi, 11. ve 12’nci Âyet’lerde şöyle buyruluyor:

“Onlara ‘Yeryüzünde düzeni bozmayın, bozgunculuk yapamayın’ denildiğinde, ‘Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz’ derler. Dikkat edin! Onlar bozguncuların tâ kendileridir (…)”

Unutmayalım, sınır tanımayan ihtilalin bu hayasız güruhu, bugün virütik şekilde bizlere, ‘Ben insanım’ diyenlere saldırıyor.

İşte koronavirüsün son perdelerinden Hindistan’ın Delta varyantı eli kulağında. Bir ve ikinci dalga ülkede 380 binden fazla insanı öldürdü. Üçüncü dalga olarak bahsedilen Deltalı virüsün çok daha fazla vaka ve cana mal olacağı hesaplanıyor.

Diğer taraftan yalnızca Hindistan’da değil, tüm dünyada önümüzdeki kışın ve sonraki kışın virüs açısından şiddetli geçeceği haberleri global medya tarafından sürekli paylaşılıyor.

***

Çin’in yayılmacı politikalarını bilmeyen yok. Daha önce rejim ihraç ediyordu… Sonra askeri güç kullanmaya başladı… Müteakiben şimdi farklı projelerle küresel ekonomik hegemonya peşinde.

Çin’in kuşak projesine karşı küreselciler de, ‘yeşil dönüşüm’le karşılık vermek istiyor. Dikkatle incelendiğinde dönüşümde yine kan ve gözyaşı var, sömürmek var… Sanayinin yerine finansı, teknolojiyi, bilişimi koymuşlar ama ulusalcılık hariç Fransız ihtilalinin tüm özellikleri aynen korunuyor. Planları içinde insan mutluluğu adına en küçük kırıntı bulunmuyor.

Bir hinlik yoksa küreselcilerin önemli gazetesi Financial Times’ın (FT) başyazarı Martin Wolf, olaya ilgi çekici şekilde yaklaşıyor. Yazar, verdiği röportajda ekonomilerdeki büyümenin insanı mutlu etmediğini, büyümelerin insanları mutlu edecek bir çizgide olması gerektiğini belirtiyor… Wolf, “Bazı göstergelerin GSYH’den daha önemli olduğunu söyleyebilirim. Büyüme göstergelerinin yanına insan mutluluğu ve yaşanabilir bir çevreyi eklemek gerekiyor” diyor. Şaşılacak şey!

Küreselci ağzın itiraf ettiği gibi inşallah dönüşüm insan mutluluğuna olur. Umarım küreselciler Fransız ihtilali anlayışını terk ederek virüs saldırılarını bırakıp öze, iyiliğe, iyimserliğe dönerler.

analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi