Ekonomik dinamikler pandemi öncesine koşuyor!
Kim ne derse desin, boş sözlere karnımız tok. Türkiye ekonomisi; dünyanın tersine olmazları başarıyor… Gerçekleşen veri ve dinamikleriyle pandeminin olumsuz etkilerine meydan okuyor.
Son yazılarımızda ifade ettiğimiz ve özellikle bir hafta boyunca kaleme aldığımız ekonomik gelişmeleri ardı ardına gelen rakamlar da doğruluyor.
Tüketici güvenindeki hane halkının iyimser yaklaşımından tutun, reel kesim, hizmet, perakende ve inşaat sektörleri ekonomik güveni adeta uçuruyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekonomik Güven Endeksi Ağustos verisinin bir önceki aya göre 0,7 puan artışla 100,8’e ulaştığını açıkladı. Genel ekonomi şu anda artık 100 eşik noktasını aştı ve iyimserleşerek pandemi öncesine hızlı bir dönüş yaptı.
***
Reel Kesim Güveni 112,2, Hizmet Sektörü Güveni yüzde 116,1, Perakende Ticaret Güveni 110,3, küresel ekonomi ve pandemiden büyük darbe alan İnşaat Sektörü Güveni 92,4 ve yüzde 1,6 azalmasına karşılık 78,2 değerini alan Tüketici Güveni dahi 1,5 yıllık pandemi perdesini yırtıp attı.
Güvenlerin yerine gelmesinde en önemli etkenlerden biri Merkez Bankası (TCMB) rezervleri olduğunu bir kez hatırlattıktan sonra bankanın Temmuz brüt rezervinin Haziran ayına göre yüzde 8,3 artarak 105,8 milyar dolara yükseldiğini belirteyim.
Hamdolsun! Döviz varlıklarımız yine bir önceki aya göre yüzde 12,6 artarak 62,6 milyar dolar, altın cinsinden rezerv varlıklarımız yüzde 2,6 yükselerek 41,6 milyar dolar seviyesine çıktı.
***
Sadece gelir bazında değil yükümlülüklerde bile şaşırtan Merkezi Yönetim ve Merkez Bankası’nın önceden belirlenmiş döviz çıkışları ki bunu döviz kredileri, menkul kıymetler ve mevduat işlemlerinden doğan yükümlülükler olarak da ifade edebiliriz, bir önceki aya göre yüzde 10,9 azalarak 20,2 milyar dolar seviyesine indi.
Diğer taraftan şarta bağlı döviz çıkışları, 1 yıl içinde ödenecek Hazine garantili dış borçlarla, döviz ve altın cinsinden zorunlu karşılıklar bloke hesabı ve akreditifler olarak bildiğimiz yükümlülükler bir önceki aya göre yüzde 2,3 artarak 46,1 milyar dolar şeklinde gerçekleşti. O da düzelecek inşallah.
Daha yeni “Türkiye’nin Merkez Bankası’nda her şey şeffaf ve yapılan her işlem rahatlıkla gözlenebilir” demedik mi?
***
Bahse konu rezervler Temmuz’a ait. Ağustos, Eylül, Ekim ve diğer aylarda rezervler daha yükselecek. Ağustos için 115 milyar dolarla başlayacak brüt rezervler, yılsonuna doğru belki de Cumhuriyet tarihinin en yüksek değerine ulaşacak.
Rezervler arttıkça güvenler yerine gelecek. Ekonomimiz salgın etkilerinden ilk önce çıkan ülkeler arasında yerini alacak.
Aşılama yaygınlaşıyor mu, evet… Karantina tedbirleri hafifletilmesine karşılık ekonomik hayat ve iş dünyası pandemi şartlarına riayet ediyor mu, evet… İhracat, turizm, hizmet, tarım, perakende gibi ana sektörler toparlanıyor, pandemi öncesi rakamları gösteriyor mu, yine evet…
Salgının geleceğindeki belirsizliği ikide bir milletin önüne sürenlere aldırmadan herkes işine, gücüne, kazancına, gelir ve giderine bakıyor mu, tabii ki evet…
***
Artık çekingenlik yok, belirsizliği bahane etmek yok, iç veya dış riskleri dert edinmek yok…
Peki, ne var… Üretimi artırmak, iktisadi aktiviteye tavan yaptırmak var… Velhasıl, tüm ekonomideki dinamikleri zirveye oturtmak var.
Delta varyantının olumsuz etkilerini ekonomiye taşımadan 2022 yılına hasarsız girdiğimiz takdirde önümüz açık. Güven ve beraberinde istihdam arttıkça toplumun harcama kapasitesi daha iyileşecek ve oluşacak işgücü arzıyla ekonomi önümüzdeki aylarda realiteye daha yakın, potansiyele bağlı kapasitesini gösterecek.
Böylece çift tarafı kesen bir kılıç gibi ekonomimiz olmazları başarmayı sürdürecek. Özellikle faizlerin aşağı gelmesiyle konut, beyaz eşya ve perakende parlayacak.
***
Verilerin gösterdiği fotoğraf bu. Ancak madalyonun diğer yüzü yükselen enflasyon. Merkez Bankamız ve hükümet para ve maliye politikalarıyla mevcut enflasyonu aşağı baskılamak zorunda. TCMB’nin elindeki silahlar bu baskıyı sağlayabilecek kapasitede. Hükümetin makro ihtiyati tedbirlerinin yanında yapacağı farklı atraksiyonlar enflasyondaki şişmeyi önleyebilecek güçte, bunu biliyoruz.
Hatırlayalım, pandeminin giderek yaygın hale geldiği Nisan 2020’de 62,3 ile dip yapan Reel Kesim Güven Endeksi ile Mart’ta 91,8 değerindeki Ekonomik Güven Endeksi bir ay sonra yüzde 45 erimeyle 51,3’e düşmesine karşılık bugün 100 değerinin üzerindeyse hükümeti, TCMB’si, odaları ve toplumsal birliktelikle ekonomi için verilen mücadeleyi oturup bir düşünmek gerekir.
Tüm olumsuzlukları kulak arkası ederek ekonomide mevcut çıtayı daha yükseğe çıkarmak vatandaşlık görevimiz… Zannediyorum anlatabildim.
analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.