Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

FAO Gıda Fiyat Endeksi bize neler söylüyor?

FAO Gıda Fiyat Endeksi bize neler söylüyor?

Bugün gıda enflasyonundan bahsedelim… Zira fiyat artışları denilince daha çok mutfak enflasyonuna bakmak lâzım. Geçen yıl Şubat ayında “Halk için enflasyon; mutfak giderleri” başlıklı makalemde yazdıklarımı hatırladım…

“…Bugün enflasyon denilince vatandaşın aklına ‘gıda fiyatları’ geliyor. Daha doğrusu halkın enflasyonu mutfak giderleri... Hiç kimse ‘Kazak fiyatı geçen ay buydu, bu ay böyle oldu’ diye konuşmuyor, yorum yapmıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre yüzde 20’ler seviyesinde bulunan gıda fiyatlarını bugüne kadar aşağı çekecek sistem bir türlü bulunabilmiş ve uygulanabilmiş değil. Enflasyonda gıda fiyatları hakikaten yıllardır can sıkan ve çözüm bekleyen ancak bir türlü üzerine gidilemeyen, girift, çetrefilli bir alan. Enflasyonun tarladan başladığını ileri sürenden tutun, zamları aracılara, halcilere, market, manav ve bakkallara bağlayanlara kadar geniş bir halk kitlesi sürekli artan yüksek fiyat gerçekleşmelerinden son derece rahatsız ve mutsuz...”

Velhasıl, geçen yıllarda pandemi ve iklim şartları sebebiyle küresel gıda fiyatlarındaki artışlar bir nebze anlaşılabiliyordu. Ancak Türkiye’de yıllardır enflasyona zirve yaptıran, aileleri geçinme zorluğuna iten ve özellikle siyasi krizler doğuran gıda fiyatlarındaki yüksekliği birinin çıkıp anlatmasından çok, fiyatları makul seviyelere çekebilecek politikaları hayata geçirmesi gerekiyor, değil mi?

Vatandaş, “Tarla ile market arasındaki 10-15 katlara varan fiyat farkıyla resmen eziliyoruz. Bu aradaki parayı kim yiyor” diye bağırırken üretici de tarla ve market fiyatları arasında 10-15 kat değişen ürün fiyatlarından bunaldıklarını ve sürekli zararda olduklarından bahsediyor.

Malûmunuz enflasyon; mal ve hizmet fiyatlarında gözlenen sürekli ve genel kapsamlı artış demek. Bizde de aylık en az yüzde 1-7 oranlarında değişen şekilde enflasyon yıllardır sürekli artışta. Anlayacağınız fiyat istikrarını bir türlü yakalayamadık.

Fiyat istikrarının ne olduğunu da açıklayalım… Ülkede büyüme ve istihdamı artıracak dengeli bir enflasyon oranına “fiyat istikrarı” deniyor. Fiyat istikrarı fiyatların değişmemesi değil, uzun süreli fiyat artışları yani yüksek enflasyonun veya sürekli fiyat düşüklüğü olan deflasyonun önlenmesi… Böylece fiyat istikrarı sağlandığında paranızın satın alma gücü artıyor, para biriminiz hem yurt içinde hem de yurt dışında güvenilir ve güvenli hâle geliyor.

Ayrıca mutfak enflasyonu yükseldiğinde, her ne kadar “Halkı enflasyona ezdirmiyoruz” dense de siyasetçi halkın gözünde sürekli prestij kaybediyor…

Açıkçası; bir ay içinde bazen yüzde 40’ları aşarak zam rekoru kıran bir domatesin, patatesin, limonun, veya biberin acısını herkes çekerken diğer taraftan ekonominin dinamiklerini kabzımalların insafına terkedek zerzavatın sırtına yüklüyoruz.

Demek ki bundan sonra tüketici fiyatlarını (TÜFE) daha çok “mutfak enflasyonu” şeklinde algılamak herkes için daha faydalı olacak... İnsanlar rakamları kendi kafalarına göre okumak zorunda kalmayacak… Devamında enflasyon ateşine odun atanlar da ortaya çıkacak... Spekülatörler etkisiz kalacak.

Yine başka bir yazımda da ifade etmiştim…

“Bütün dünya enflasyonu bizim gibi hesaplıyor” şeklinde bir söz sarf edilebilir. Tamam biz de dünya gibi enflasyonu ölçelim, ama hiç değilse TÜFE içinde “işlenmiş” veya “işlenmemiş” gıda fiyatlarını açıklayalım ama “mutfak enflasyonu” başlığı altında “manşet enflasyon”a ayrı bir pencere de açalım… Bu kanaatimce daha sağlıklı olur… Binaenaleyh halk hem ekonomiyi, hem piyasayı, hem de siyaseti daha net anlar.

Artık son enflasyon rakamlarıyla halkın geçimini farklı bir yaklaşımla mukayese edebiliriz…

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 Ekim ayı manşet enflasyonu (TÜFE) yüzde 85,51, üretici fiyatları endeksini (ÜFE) yüzde 159,69 olarak açıkladı. Aradaki makas 74,18 puan. Antiparantez; Merkez Bankası’nın (TCMB) bankaları fonladığı yüzde 10,5 olan politika faizi ile TÜFE arasındaki makas da TÜFE-ÜFE makası gibi 75,01 puan. Yani birbirine oldukça yakın.

Hatırlatayım; 17 aydır sürekli yükselen bir enflasyonla karşı karşıyayız. Ayrıca TÜFE 1998 yılında yüzde 101,60 olmuştu. Dolayısıyla bu yılın yani 2022 Ekim ayı enflasyonu son 24 yılın en zirve rakamı. Kasım ile birlikte enflasyonda sert düşüşleri bekleyeceğimiz aylar ardı ardına sıralanmalı, diyorum.

Geçen yıl Ekim ayı TÜFE yüzde 19,89, ÜFE de yüzde 46,31, ÜFE – TÜFE arasındaki fark 26,42 puandı. Mamafih, 2022 Ekim ayına göre, geçen bir yıl içinde TÜFE yüzde 429, ÜFE yüzde 344 ve ÜFE-TÜFE makas puan farkı da yüzde 280 artış kaydetti. Rakamlar derin vadili platolar resmini veriyor.

Bu arada Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının bugün 84. yıldönümü dolayısıyla, günümüzde kıyas olmaz ama Cumhuriyet’in ilk yıllarına dair enflasyon rakamlarını paylaşayım...

1924 yüzde 10, 1925 yüzde 12,4, 1926 eksi yüzde 8,5, 1927 yüzde 2,2, 1928 eksi yüzde 0,1, 1929 yüzde 4,5, 1930 eksi yüzde 25,4 (küresel kriz yılı), 1931 yüzde 19 (küresel krizden çıkış yılı), 1932 eksi yüzde 5,7, 1933 eksi yüzde 15,9, 1934 yüzde 0,5, 1935 yüzde 11,1, 1936 yüzde 5, 1937 yüzde 5 ve 1938 eksi yüzde 4,2.

1930 Küresel Büyük Bunalım, kıtlık yılları ve savaştan çıkan bir Türkiye olmasına rağmen Cumhuriyet’in ilk 15 yılında enflasyonun dengeli ve sürdürülebilir bir stabilizasyona girdiği gözleniyor.

Gelelim bugüne… Gıdaya, tabii ki mutfak enflasyonuna… 2021 Ekim ayında, yani geçen sene yıllık gıda fiyatları yüzde 27,41, 2022 Ekim ayında yani geçen ay yıllık gıda fiyatları yüzde 99,05 artış göstermiş. Fiyatlar geçen yıla göre 71,64 puan, oransal olarak yüzde 361 yükselmiş.

Son rakamlara göre, ülkemizdeki fiyat artışları uçuk seviyedeyken Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) Küresel Gıda Endeksi ise düşüş eğiliminde. 159,7’lerden 135,9’lara inmiş… FAO Gıda Endeksi son bir yılda sadece yüzde 3,8 artmış. Daha net ifadeyle; bize göre FAO Gıda Fiyat Endeksi’nin yıllık gıda fiyat artışı tamı tamına Türkiye’dekinin 300’de biri.

Şöyle ki, diğer bir ifadeyle; aynı dönemde FAO – TÜİK hesaplamaları kıyaslandığında, FAO’nun gıda endeksi 136’lardayken Türkiye’deki Gıda Fiyat Endeksi 480 olduğu görülmüş.

TÜFE-ÜFE arasındaki makaslar ve oransal fiyat artış hızları niçin bu kadar yüksek, enflasyondaki itici güçleri fark edebiliyor musunuz, anlattığım ve sizin de fikir sahibi olduğunuz bilgileriniz ölçüsünde bu kısmın yorumunu sizlere bırakacağım.

Kendi kanaatimi söyleyeyim… Enerji ve ulaştırma fiyatlarına bağlı gıda fiyatları tek başına enflasyonu almış zirveye oturtmuş belki ama asıl sebep varlıklı kesimlerin akıl almaz harcamaları

Yani üretim ve ithalat talebe maalesef yetişemiyor!

Söz konusu kesimler, pandemiden çıkar çıkmaz, yeme-içmeden, otomotive, turizmden, hizmetlere, ulaştırmadan, mobilyaya âdeta her çeşit pazara resmen saldırmış…

Bu gruplar ekonomik krize rağmen talebinden hiç vazgeçmediğini ve vazgeçmeyeceğini göstermiş, orta üst gelir kesimini de arkasına takarak talebi çok yukarılara taşımış, hayatı pahalandırmış.

İkinci olarak zihinlerdeki “enflasyonda artış durmaz” ataletiyle fiyat artışları sürekli yukarı yönlü ivmelenmiş…

Dolayısıyla talep enflasyonunun yüzde 85’leri aşması beraberinde, üretici enflasyonunun da yüzde 160’lara taşınması bana göre bundan.

Son söz: Maalesef resmi enflasyon rakamlarını herkes farklı anlıyor. Yorumlar sürekli siyasi alana çekilerek gerçeklerden kaçılıyor. İşte enflasyonu zam rekortmenlerinin baskısından kurtaracak, halkın gerçek enflasyonunu ortaya koyacak ve oluşan farklı anlayışları uzlaştırabilecek yeni bir “enflasyon mekanizması”na ihtiyacımız var. Farklı fikri olan söylesin…

bursatv.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi