
Mustafa Yürekli
Küreselleşmiş suç örgütleri ve yasadışı ekonomi
Küreselleşmiş suç örgütleri ve yasadışı ekonomi
Manuel Castells, Binyılın Sonu (End of Millenium, 1998) adlı kitabında, ekonomik küreselleşme içinde örgütlü suç faaliyetlerinin yeni iletişim ve ulaşım teknolojilerinin yarattığı fırsatlardan yararlanarak, artan oranda uluslararası bir boyut kazandığını ileri sürmektedir.
İnterpol resmi internet sitrsinde ‘organize suç şebekeleri’ni, ‘birçok suç alanında faaliyet gösteren milyar dolarlık işletmelerdir’ şeklinde tanımlamaktadır. İnterpol’e göre organize suç örgütleri birçok ülkeye yayılmış birçok farklı suç türünde faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetler arasında insan, uyuşturucu, yasadışı mal ve silah ticareti, silahlı soygun, sahtecilik ve kara para aklama yer almektedır.
Bu uluslararası ağlar, suçu küresel bir iş haline getirmektedir. Milyarlarca dolar gelirle, suç örgütleri, meşru uluslararası şirketlerinkine çok benziyor. İşletme modelleri, uzun vadeli stratejileri, hiyerarşileri ve hatta stratejik ittifakları var ve hepsi aynı amaca hizmet ediyor: en az riskle en fazla kârı elde etmek.
Küreselleşmenin artan bilişim ağları ve kolaylaşan ulaşım teknolojileri imkânları üzerinden ve farklı ülkelerin yasal boşluklarından yararlanarak; her ülkeden uluslararası suç şebekeleri irtibata geçmekte, silah ticareti, nükleer materyal ticareti, organ ticareti, insan kaçakçılığı, kadın ve çocuk ticareti, uyuşturucu ticareti, para aklama vb. faaliyetleri yerel ve küresel ağlar aracılığıyla yaygın bir şekilde sürdürülebilmektedir.
Organize suç örgütlerinin üyeleri genellikle coğrafi, etnik veya hatta kan bağı gibi ortak bir bağa sahiptir. Bu bağın temelinde, bağlılığı ve sadakati teşvik eden sıkı, çoğu zaman kopmaz bir bağ vardır.
Castells, bu bağlamda yeni bilgi teknolojilerinin de yardımıyla kurulan bu suç örgütü ağlarının, yeni küresel ekonominin önemli bir özelliği hâline geldiğini vurgulamaktadır. Kısaca günümüzde ülkelerde ekonominin karşısında yasadışı ekonomiler yer almaktadır.
Uluslararası Suç Şebekeleri
Uyuşturucu ticaretinden kalpazanlığa, göçmen kaçakçılığından organ kaçakçılığına kadar değişen çeşitli faaliyetler içindeki bu yeni suç şebekelerinin temel bir strateji değişikliğine giderek, sadece kendi ülkeleri içerisinde faaliyet yürütmek yerine, en düşük maliyetle en çok kazancı elde edebilecekleri daha düşük riskli olan mekânlarda esnek uluslararası ağlar içinde işlerini yürütmektedir.
İnternet ağları sayesinde küresel düzeyde işbirliği içinde davranmaları kolaylaşan suç şebekelerinin birbirleriyle küresel düzeyde stratejik ortaklıklar kurduğuna işaret eden Castells, bu durumun özellikle uyuşturucu ticareti yapan örgütler için geçerli olduğunu ama bunun yanı sıra uluslararası silah kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve nükleer materyalin satışı ve kara para aklama gibi suç şebekelerinin de küresel ağlar üzerinden mevcut ulus-devletlerinin yasal sınırlamalarından kaçarak sürdürülebilir örgütsel şebekelere dönüşmekte olduğunu tespit etmektedir.
Örneğin Rusya ve eski Sovyet ülkelerinin geçiş dönemindeki koşullarında göreli olarak ceza yasasının boşluklardan da yararlanan dünyanın her bölgesinden suç şebekeleri, soğuk savaş sonrası kaotik uluslararası iklimden de faydalanarak önemli miktarda askeri ve nükleer mühimmatı en yüksek teklifi verenlere servis etmiştir (Castells, 1998: 168).
Suç örgütlerinin uluslararasılaşma faaliyetleri , farklı ülkelerden örgütlü suç şebekelerinin birbirleriyle kavga etmek ve birbirlerinin pastalarını küçültmek yerine, taşeron faaliyet anlaşmaları yaparak yerel şubeler tarzında stratejik işbirliklerine gitmektedir.
Uluslararası suç şebekelerinin bu örgütsel anlayışını Castells, Enformasyon çağının şebeke şirketleri olarak adlandırmaktadır.
Bu suç şebekelerinin küreselleşen çoksayıda faaliyetlerinin en önemli tamamlayıcısı küresel finans piyasaları üzerinden yaptıkları para aklama faaliyetleri olmaktadır (Castells, 1998).
"Orkinos-Bulut" Operasyonu
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Bakanlık’ta düzenlediği basın toplantısında, ulusal ve uluslararası boyutta uyuşturucu madde ticareti yapan ve bu suçtan elde ettikleri gelirleri aklamaya çalışan organize suç örgütlerinin üst düzey üyelerine yönelik sabah saatlerinde çok büyük bir operasyon gerçekleştirdiklerini belirtti (AA, 15.4.2025).
Ali Yerlikaya, uluslararası suç örgütlerine yönelik eş zamanlı düzenlenen "Orkinos-Bulut" operasyonunda 9'u yurt dışında 234 üst düzey organize suç örgütü üyesinin gözaltına alındığını bildirdi. Operasyonda Fransa, İngiltere, Avustralya, ABD, Yunanistan, Sırbistan, Azerbaycan, Kosova, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Brezilya ve İran polis teşkilatlarıyla bilgi ve belge paylaşımları yapıldığını ifade eden Yerlikaya, "Belirlediğimiz hedef şahıslar, ülkemizde ve yurt dışında ele geçirilen 21 ton 251 kilo uyuşturucu madde ile 3 milyon 320 bin tablet uyuşturucu haptan da sorumluydular. Karşımızda uluslararası boyutta dev bir yapılanma vardı."dedi. Bu operasyon için ekiplerin 8 ay boyunca çalışmalarını büyük bir titizlik ve gizlilik içinde yürüttüğünü vurgulayan Yerlikaya, Europol ile yapılan işbirliğinin tarihe not düşülecek kadar önemli olduğunun altını çizdi.
Operasyonlarda, koordinasyonlarında Europol'un kilit rol üstlendiğini, tüm ilgili ülkeler ile bir araya gelinip, ortak stratejilerin geliştirildiğini ifade etti: "Kurumlar arası veri paylaşımıyla suç ağlarının yapısı haritalandırıldı. Böylece diğer soruşturmalarla bağlantıları ortaya çıkartıldı. Bu işbirliğiyle, hedefteki şahısların takibi sağlandı. Ülkeler arasında, gerçek zamanlı bir koordinasyon platformu kuruldu. İhtiyaca göre anlık olarak stratejide değişiklikler yapıldı. Bu işbirliği sayesinde polislerimiz, Europol merkezine giderek Avrupalı araştırmacılarla birlikte çalıştılar." dedi.
Küreselleşmiş Suç Örgütleri
Suç örgütlerinin yasadışı faaliyetler üzerinden yarattıkları ekonomi ve kârlarının hacmi o kadar büyüktür ki tahmin etmek bile neredeyse imkânsızdır. Birleşmiş Milletler’in Küreselleşmiş Suç Örgütleri üzerine 1994’te düzenlediği konferansta bu şebekelerin özellikle uyuşturucu ayağında yıllık 500 milyar dolarlık bir hacme sahip oldukları tespiti yapılmıştır. Ancak, petrol ticaretinde faaliyet gösteren uluslararası suç şebekelerinin bu miktarı misliyle aşan bir maddi büyüklüğe sahip olduğu belirtilmektedir. Tüm uluslararası suç şebekelerinin faaliyetleri düşünüldüğünde bu miktar 750 milyar doları geçmektedir (Castells, 1998).
Sonuç olarak, çeşitli yerel ve küresel ayaklarla ittifak içinde bu hacimde bir ekonomiyi yöneten küresel suç şebekeleriyle küresel düzeyde mücadele oldukça zor ve yavaş olabilmektedir. Çünkü suç şebeke ağlarının stratejik ortaklıkları, bu ağlarla mücadelede yeni tarzda bir operasyon mantığı geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu zorluk genellikle suç şebekelerinin uluslararası düzeyde ülkelerin yasal boşluklarında tıpkı bir şirket gibi ve işletme mantığıyla legal görünümlü faaliyet yürütmelerinin yanı sıra, farklı suç şebekelerinin diğer şebekelerle sıkı bir ağ içinde bu faaliyetleri sürdürmesidir. Örneğin, para aklama ile ilgili küresel suç şebekesinin tüm faaliyetleri, suç sistemi içinde kurdukları işletmenin ancak yasal ekonomi içine girmesi ve yatırım yapabilmesiyle mümkün olabilir. Bu sahip oldukları inanılmaz hacimdeki para miktarı düşünüldüğünde çok karmaşık bir sorunmuş gibi görünebilir ancak para aklama, küresel suçların küresel ekonomiyle doğrudan ilişkisi olan en önemli suç alanıdır.
Para aklamanın üç stratejik adımı vardır. En hassas olan birinci adım, paranın nakit olarak bankalara veya finansal kuruluşlara yatırılmasıdır. Para genellikle, polis kayıtlarında kirli para miktarının oldukça fazla olduğuna işaret edilen Panama, Vanuatu, Bahamalar, ama aynı zamanda Lüksemburg, Avusturya vb. çok az kontrol olan ülkelere yatırılır. İkinci adım, gelecekte yapılacak denetimden kaçabilmek için finansmanın kaynağından ya da sahibinden “ayrıştırılması”dır. Burada kritik olan, bu para transferlerinin küresel kapitalist sistemde saniyeler içinde olmasıdır. Bu aşamada, kirli para, farklı yatırım araçlarına yönlendirilir ve legal paranın teminatı olur. Son adımda ise, kirli para yasal bir statü kazandıktan sonra ekonominin en zayıf denetlenen ve para aklama karşıtı yasaların olmadığı ülkelerde mülk yatırımı veya finansal yatırım olarak yasal ekonominin bir parçasına dönüştürülür ve sistemle tekrar bütünleştirilmiş olur. Bu süreç tamamlanınca kirli para dünya ekonomisinin bir parçası hâline getirilir (Castells, 1998).
Görüldüğü üzere, küreselleşmenin yarattığı teknik kapasite ve fırsatlar, küresel suç şebekelerinin örgütsel işleyişini esnek ve birbirine bağlı hâle getirerek küresel suç şebekelerinin yaygınlaşmasına imkan sağlarken, bu suçlarla mücadeleyi de farklı ülke bağlantıları ve stratejik ortaklık ağları nedeniyle oldukça zorlaştırmış ve yavaşlatmıştır. Örneğin, bir ülke suç şebekeleri için tehlikeli ve riskli bir ülke hâline dönüştüğünde, küresel ağlar suç şebekelerinin daha kolay faaliyet yürütebileceği esneklikte iş gördüğü için daha risksiz alanlara doğru bir akış söz konusu olmaktadır.
Mustafa Yürekli / Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.