Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

İmalat PMI, faiz ve enflasyon ilişkisi!

İmalat PMI, faiz ve enflasyon ilişkisi!

İmalat PMI endeksi eşik değer 50’nin altına düşünce ve bu durum süreklilik arz edince beni bir karamsarlık ve düşünce alıyor. Tecrübe kaynaklı; uzun süreli PMI endeksinin gerilemesiyle enflasyon artışı arasında korelasyon oluşturduğunu bildiğimden aylara yayılarak olumsuz seyreden kapasite kullanım (KKO), sanayi üretimi, imalat PMI ve güven endeksleriyle gelen öncü veriler, özellikle enflasyon ve beraberindeki GSYH büyümesi beni hep tedirgin etmiştir. Zirâ, üretimdeki düşüşün, sürekli artan talep karşısında fiyatları yükselttiğini her zaman görmüşümdür.

Batı ülkelerinde de KKO, sanayi üretimi, imalat PMI inişe geçiyor ama rayına girmiş piyasa düzeni; talep artışını belli seviyede, enflasyonu azdırmayacak şekilde tuttuğundan fiyatlar Türkiye’de olduğu gibi agresif yükselmiyor.

Ülkemize bakalım… İstanbul Sanayi Odası (İSO) Kasım imalat PMI endeksinde geri çekilmeler 14 aydır ardışık şekilde gerçekleşiyor. 2021 Ağustos’unda 54,1 olan imalat PMI, her ay düşe düşe 2022 Kasım’ında 45,7’ye kadar indi. 2021 Kasım’ında yani bir yıl önce İSO imalat PMI, “52” olmuştu.

Enflasyonda da imalat PMI’ın tam tersi ardışık aylık yükselişler var… 2020 Ekim ayında yüzde 11,89 olan tüketici enflasyonu (TÜFE) 25 aydır aralıksız artışta. 2021 Ekim’inde yüzde 19,89 olan TÜFE o aydan bu yana sürekli yükseliyor ki, 2022 Ekim ayında yüzde 85,51 oldu. Şimdi Kasım enflasyonunu bekliyoruz. O da muhtemelen yüzde 84-85seviyelerinde gerçekleşecek.

Rakamlar diyor ki: Genellikle imalat PMI ile enflasyon bir terazinin kefelere gibi. Biri düşürse, diğeri yükselir!

Anlaşılan şu: Şâyet imalat PMI düşse bile mevcut talebiüretime göre düzenleyebilirsek, yani üretimi talebe boğdurmazsak enflasyon mutedil seyredecek. Diyelim ki imalat PMI da, talep de yüksek… O zaman fiyat artışlarını terazi kefelerindeki ağırlık belirleyecek. Talep kefesi ağırsa enflasyon artacak, imalat PMI kefesi ağırsa fiyatlar dengeye gelecek, enflasyon düşecek… Olay bu!

İşte piyasaya bakıldığında; son 2 yıllık süreçte elde edilen ekonomik veriler söz konusu gidişatı doğrular nitelikte. Enflasyon 25 aydır yükselirken İSO’nun manşet imalat PMI’yı 14 aydır düşüyor ve son 9 aydır da “iyimserliği ifade eden 50 eşik değer”in altında seyrediyor.

Dikkat edelim, söz konusu imalat PMI’daki gerileme kovidin Mayıs 2020’den itibaren etkilediği yavaşlama aylarına benziyor. Zâten İSO’nun PMI Yeni Siparişler Endeksi’nin düşe düşe 2022 Kasım’ına gelindiğinde 42,7’ye inmesi tevekkeli değil.

Dolayısıyla yurtiçi ve yurtdışında resesyon kaynaklı talepte gözlenen zayıflık, son 2,5 yılın en belirgin ivme kaybını İSO imalat PMI rakamlarıyla kendini gösteriyor. Diğer kefe enflasyon da yaklaşık aynı dönemde hem içeride hem dışarıda sürekli artışta.

Girdi maliyetlerindeki yükselişin başlamasıyla üretimdeki yavaşlama eğiliminin net olarak on ikinci ayına girdiğini hatırlatalım. Nihai ürün fiyatlarındaki yükselişin az da olsa hız kaybetmesine karşılık teslimat sürelerindeki sorununbelirgin şekilde devam ettiğini söyleyelim.

Yapılan ölçümlemelere göre, imalat PMI ve sanayi üretimindeki ivme kaybının önümüzdeki dönemde süreceğine işaret ederken bu durum hizmet SAMEKS’inde (satın alma müdürleri endeksi) de ivme kaybına yol açtığını belirtelim. Kasım’daki 45,7’lik imalat PMI’nın dünyaya göre birçok ülkenin altında olduğunu ayrıca ifade edelim ki enflasyona karşı alınacak tedbirlerde özellikle bu kaleme dikkat edelim.

Kasım ayı imalat PMI rakamlarını alsak da büyük bir ihtimalle yarın (5 Aralık) açıklanacak Kasım ayı enflasyon oranlarının aynı paralelde olacağı görülecek. Çünkü ekonomistlerin Kasım ayı ile ilgili beklenti anketlerinin çoğu ortaya çıktı.

Enflasyonda aylık yüzde 3,1 oranında artış bekleyen ekonomistler, yıllık enflasyonun yüzde 84,87, yılsonu enflasyonunun yüzde 70’ler civarında oluşmasını tahmin ediyor. Mamafih buradan, Kasım’da gerçekleşen 45,7’likimalat PMI’ın enflasyona yansıması yine yüzde 85’lercivarında olacak anlamı çıkıyor.

Türkiye elbette, fiyat istikrarı, enflasyon ve diğer makro gerçekleşmelerde olumlu seyri yakalamak için var gücüyle çalışıyor. Hafta içi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine sunum yapan Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, aylık enflasyonun kademeli şekilde tarihi ortalamalara yaklaştığını söylüyor.

Kavcıoğlu, “Bu gelişmeyle birlikte enflasyonun gerileyişini sürdüreceğini ve Ekim ayı enflasyon raporundaki tahmin patikamızla uyumlu bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. Orta vadeli enflasyon tahminlerimiz çerçevesinde 2023 yılında enflasyon oranının yüzde 22,3’e düşeceğini, 2024 yılında ise tek haneye gerileyerek yüzde 8,8 oranında gerçekleşeceğini bekliyoruz. Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek temel amacımız doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elimizdeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz” diyor.

2022 Ekim ayında son 24 yılın en yüksek seviyesine ulaşan yüzde 85,51’lik TÜFE’yi artık enflasyonda zirve noktası olarak bundan sonra aşağı yönlü görmek istiyoruz. Ayrıca Aralık ve gelecek aylardan itibaren bir daha yükselmemek üzere söz konusu enflasyon gerçekleşmelerinin tarih olmasınıtemenni ediyoruz.

2022 Aralık ile birlikte baz etkiyle TÜFE’yi 10-15 puan aşağı çekecek gelişme, fiyat istikrarı açısından iyi bir fırsat. Ancak enflasyonda oluşacak baz etkili düşüşün şimdiden dezenflasyonist sürece girildiği anlamına gelmesin. Baz etkiye destek vermek üzere enflasyon savar piyasa silahlarının daha doğrusu para ve maliye politikalarının etkin bir şekilde hemen devreye alınması gerekiyor.

Zirâ ister istemez genele yayılmış yüksek enflasyon etkisinin;bir müddet daha devam edeceği, sorunun henüz aşılamadığı, fiyat artışlarının toplumda yer etmiş “Fiyatlar çıkar, hiçbir zaman inmez” ataletinin zayıflamasıyla paralel hareket edeceği ve enflasyondaki yapışkanlığı kısa vadede halletmenin imkânsız olduğu anlaşılıyor.

Bu haftaki yazılarımızda sık sık ifade ettik… Mutfak masrafına her ay 200 – 400 lira arasında bir miktarekleniyorsa veya Türk-İş anketine göre dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcamasındaki artış, son bir yıl içerisinde yüzde 137 yükselmişse enflasyonun gerçek kaynağına inmek zorunlu hâle geliyor.

Döviz fiyatlarının stabilize olduğu, faizlerin düştüğü, baz etkinin enflasyon üzerinden önemli bir köpüğü almasının beklendiği ortamda hakikaten fiyat istikrarı ciddi bir mes’ele ve ciddiyet istiyor.

Zirâ, siyaset gereği terk edilemeyen popülizm fiyatları yükseltiyor belki ama söz konusu çerçevede daha; olumlu etkileri daha müspete çevirecek, olumsuz etkileri emecek liraizasyon politikasının güçlendirilmesine yönelik farklı adımlara ihtiyacımız yok, diyemiyoruz.

Yılsonu enflasyonunun; TCMB yüzde 65’lerde tahmin etse de fiyat katılığı, değerleme oranının yüzde 123’leredayanması, asgari ücret, memur, işçi, emekli maaşlarına yapılacak zamlar sebebiyle piyasanın önden yapacağı fiyat artışlarının etkisiyle yüzde 65-75’ler arasında bir yerde gerçekleşeceği görülüyor.

TÜFE’nin 2023 yılını yüzde 40’larda tamamladıktan sonra 2024 yılı sonuna doğru ancak “2021 Kasım enflasyon rakamlarına” dönülebileceğini tahmin ediyoruz. Yine TCMB’nin faiz indirimlerinin devam edeceği öngörüsüyle düşen faizdeki olumlu etkinin enflasyona yansımasının uzun bir süreç alacağı düşüncesindeyiz. Dolayısıyla imalat PMI – faiz – enflasyon ilişkisine aman dikkat, diyoruz.

bursatv.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi