İş yapış modeli nasıl olmalı?
Ortaklık zor zenaat. Yerli veya yabancı olsun, kolay iş değil!.. Hele hele yabancı ortaklık zorun da zoru!
Kültür farklılıkları, dünyaya stratejik bakış, piyasa dengeleri, risk yönetimi, menfaat çatışmaları ve tedarik zincirlerindeki kopmalar sebebiyle ortaklar arasında anlaşamamazlık her an gerçekleşebiliyor.
İstenen ortaklıkların ilânihaye devam etmesi ama, olmuyor işte…
Geçmişteki birçok yazılarımda Yıldız Holding’in iş yapış şekline daha doğrusu holding bünyesinde iş modeline atıflar yapmış ve örnek bir kuruluş olduğunu ifade etmekten mutluluk duyduğumu belirtmiştim.
Örnek vereyim; 1 Mart 2019 yılında kaleme aldığım “Alın ve akıl teriyle para nasıl bulunur?” başlıklı yazıma bakılabilir…
***
Aynı yazımda devlet sisteminin sağlıklı yürümesi için 3 temel esasın plânlama, denetim ve yaptırım olduğunu belirttikten sonra öncü olarak görünmese de 4’üncü esasın finans olduğunun altını çizmiş, zirâ sermaye olmadan plânlamanın, denetimin ve yaptırımın hakkıyla yapılamayacağını vurgulamıştım.
Görünen köy kılavuz istemez… Allah izin verdiği sürece finansı bulmanın yolu üretmek, israf etmemek, faize düşmemek, kendine yeterek borçlanmaları asgarî seviyede tutmak, maliyetleri düşürmek, tasarruf etmek…
Devlet olsun, şirket olsun bahsettiğim dört esasa dikkat edilmezse varlıkların su gibi elden kayıp gittiğini sadece görebiliriz, demek istiyorum.
***
Tekrar etmekten çekinmiyorum…
Ekonomide doğru, şartlarına uygun, insana güven veren, vicdanın yanında adaleti elden bırakmayan kamu veya özel her kuruluşun hem de isim vererek yanında oldum. Birçok olumsuz tepkileri de göğüsleyerek hiçbir zaman desteğimi esirgemedim.
İş adamından öte bir gönül adamı olarak bildiğimiz rahmetli Sabri Ülker’in kurduğu Yıldız Holding bu müesseselerden biri. Son dönemlerde kamuoyundan tepkiler alabilen bu şirket aslında iş yapış modeliyle Türk gelenek ve göreneklerini bünyesinde mezcetmiş bir şirketimiz.
Muhafazakâr diye bahsedilen yaşı 80 yıla yaklaşan şirket, aslında bu anlayışı benimsememiş, tutuculuk değil İslâm’ın âlemşümul iktisadî mesajlarını her ortamda savunmuş, savunmakla kalmamış uygulamıştır. İşte söz konusu model Yıldız Holding’i beynelmilel hale getirmiştir.
***
Yıldız Holding’in iş modeline gelince… Sistem tamamen Türk ürünü. Pladis adlı holdingiyle bugün bir dünya şirketi olan Yıldız Holding’in iş modeli. İş yapış şeklini merak edenler 1 Mart 2019 tarihli yazımı okuyabilir.
Geçmişteki yazılarımı karıştırırken 3 Şubat 2019 tarihli “Faizi ekonomik sistemden çıkaracak bir yol bulmalıyız!” başlığında yazdığım yazı da bir bakıma bugüne ışık tutuyor…
Meseleyi biraz açayım… Hayatın sürdürülebilir olmasını sağlamak için hadis-i şerifte buyrulduğu üzere “El kâsibu habibullah” yani “Başkasına yük olmamak için çalışıp çabalayan, kendi eli ile kazandığını yiyen, tasarrufla birlikte tasadduka da önem veren Allah’ın muhabbetine mazhardır” düsturuna azamî itina gösterilmesi gerekiyor.
***
Bahsettiğim yazının girişinde, para reel üretimin emrine verildiği takdirde ekonomide sorunların azalacağını, aksi takdirde meselelerin giderek çözülmez hâle geleceğini bir kez daha hatırlatıp faizsiz finansa işaret etmişim…
Yazının devamı şöyle:
“… Para mala ulaşma aracı. Para, malın kıymetini ölçmek ve satın almak için kullanılır. Şâyet paraya satma ve satın almanın dışında başka bir işlev yüklenirse iktisatta hak gaspı olarak nitelendirebileceğimiz manipülasyon, spekülasyon, enflasyon, devalüasyon gibi birçok olumsuzlukları yaşamak kaçınılmaz oluyor…
Sözün özü, gelişmiş ülkeler gibi ekonomiden faizi tamamen çıkaracak veya zararını minimize edecek bir formül, yeni bir yol ve bir usul bulmalıyız. İşte o zaman gerçek ekonomiyi yakalar, ekonomik darboğazlardan kurtuluruz…”
***
Bu vesileyle bugün Yıldız Holding Yönetim Kurulu üyesi, Pladis ve Godiva’nın Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevine devam eden Sayın Murat Ülker’in şu beyanatını unutmak mümkün değil…
“Yaşadığımız çelişkiler oluyor tabii… Dinimizde faiz haram. İşimizi yaparken de kısmen faizli finansman kullanmak zorunda kalıyoruz. İşimizin aslı helal ama bazı iş yapış şeklinde faiz bulaşıyor… Zira bizim ihtiyacımızı global kurallar çerçevesinde karşılayabilecek faizsiz kurumlar hâlâ yok. Rabbim bizi affeylesin… Maddi ve manevi hayat ayrımım söz konusu değil, çünkü tek hayatım var. Yani evimde bir dini hayatım, dışarıda bir iş hayatım yok. İnancım ile uyumlu yaşıyorum…
İşte işler ve ortaklıklar da hayat prensipleri ve hayatı özümseme üzerinde kuruluyor ve gelişiyor. Gerisi lâfügüzâf!
analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.