
Sait Özdemir
Düşünmek ruhun kendi kendine konuşmasıdır.
Düşünmek ruhun kendi kendine konuşmasıdır der, Platon.
Sevgiyle düşünmekse ruhun kendi kendini iyileştirmesidir.
Düşünmek insanları evrendeki diğer tüm diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğidir. İnsan sosyal bir varlıktır.
Peki, sosyal bir varlık olan insan niçin başkalarıyla değil de kendi kendine konuşur?
Kendini anlamayacaklarını düşündüğünden mi yoksa yalnız olduğundan mı?
Ya da en yakın arkadaşı kendi ruhu olduğu için mi?
Çoğu zaman en yakınımıza bile anlatamadığımız şeyleri kendi kendimize anlatırız. Bizim için çok önemli olan kararları verirken başkalarının da düşüncelerini alırız ama kendi iç sesimizi dinleriz. Peki neden?
Çünkü insan başkalarının düşüncelerinin gölgesinde hareket etmek istemez.
Onlarca insana danışsa da yine kendi düşüncesinin peşinden gider. İşin sonucu ne olursa olsun kendi ruhunu dinler.
İşler içinden çıkılamayacak hale geldiğinde insan yine iç dünyasına döner. Başkalarının “Bak kendi dediğini yaptın, olmadı. Bizi dinleseydin böyle olmazdı.” gibi cümleleriyle ruhunu yormak istemez.
İhtiyacı olan sadece kendi düşünceleridir çünkü. Sakinliği ve iç huzuru başkalarının düşüncelerinde değil, kendi ruhunda bulur.
Düşünmek öyle özgün bir şeydir ki ruhumuzda, zihnimizde her şeyi canlandırırız.
Gün içinde aklımızdan ortalama 4000 düşünce gelip geçiyor. Neler düşündüğümüze bir bakalım. Ailemiz, arkadaşlarımız, ilişkilerimiz, okulumuz, geleceğimiz, hedeflerimiz, sorumluluklarımız.
Sayısız düşüncelerin arasında kayboluyoruz. Sorumluluklarımızın getirdiği yükün altında kalıyoruz tam da bu noktada ruhumuz kendi kendine konuşmaya başlıyor. Acaba istediğim okulu kazanabilecek miyim? Evleneceğim ideal eşi bulabilecek miyim? İş bulabilecek miyim? Arkadaşlarımla aramı düzeltebilir miyim?
Ya istediğim okulu kazanamazsam? Ya işe beni almazlarsa? Kesin almayacaklar çünkü onların istediği kadar yetenekli değilim, zaten benden hiçbir şey olmaz…
Olmamış olayları bile olmuş gibi kabul edip düşünerek ruhumuzu yoruyoruz.
Sonra bu düşünceleri düşünmemeye çalışarak kendimizi kısır bir döngüye sokuyoruz. Günlük aktivitelerimizi bile yapamaz hale geliyoruz.
Düşünceler denizinde çırpına çırpına batıyoruz aslında. Boğuluyoruz, ama farkında değiliz. Çırpınmayıp kendimizi suyun üstüne bıraksak boğulmaktan da kurtuluruz.
Unutmayalım ki. düşüncelerimiz bizi boğmak için değil kendimizi geliştirmemiz için vardır.İnsan ölürken yanında hiçbir şey götüremez. Fakat birçok şey bırakır. Bırakabileceği en özel şey düşünceleridir. Öyle olmasaydı asırlar önce yaşamış kişilerin düşünceleri günümüze ulaşır mıydı? Düşünceleri, o insanı biricik ve özgün kılar. İnsan düşünceleri ile vardır. Varlığımız düşüncelerimizle vücut bulur. Düşüncelerimiz ruhumuzda başlar. Ruhumuz da düşüncelerimizle şekillenir. Biz bu hayatta düşüncelerimizle varız ve düşüncelerimizi kuşkusuz paylaşabileceğimiz yegâne varlık kendi ruhumuzdur
Descartes’in dediği gibi “Düşünüyorum, öyleyse varım”.
Kalın sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Uzman Psikolojik Danışman
Yetersizlik hissi
30 Nisan 2025 Çarşamba 01:02Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır.
21 Nisan 2025 Pazartesi 22:59Güzellik Geçicidir Aptallık Baki Kalır
15 Nisan 2025 Salı 09:54Bolluk Paradoksu
08 Nisan 2025 Salı 21:01Bugün Bayram Erken Kalkın Çocuklar
28 Mart 2025 Cuma 14:18Bülbülün yaptığı yanına kar kalmaz
25 Mart 2025 Salı 03:36Vermek Almaktan Her Zaman Üstündür
18 Mart 2025 Salı 14:49Ruh bir arı vücut kovan
11 Mart 2025 Salı 04:46Ramazan ve Çocuk
04 Mart 2025 Salı 15:34Sabır ve azim.
25 Şubat 2025 Salı 01:24




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.