Hayati Koca
Toprağı Memleket Yapanların Ve Bir İrfanın Sesi
“...sen sev, o seni sevmezse sevmesin. Sevgi, sevenin yüreğinde uyanır.”
Neşet Ertaş
Rahmetle…
Toprağı Memleket Yapanların Ve Bir İrfanın Sesi
“Bozkırın Tezenesi” -1
Geldi, geçti.
Kimi bildi kimi sonradan duydu.
Onun ölüm yıldönümünde, belki de sözleriyle dirilmeye, doğrulmaya daha çok ihtiyacımız var. O bunu göremese de...
Almanya’dan döndükten sonra kendisine konser teklif edildiğinde: “ Herkes beni öldü biliyor, konserime kim gelecek?” dediği gün de aslında topraktan önce gönüllere gömüldüğünden habersizdi.
Toprağı memleket yapanların ve bir irfanın sesi, “ bozkırın tezenesi” Neşet Ertaş; kahra doğdu, kahırla yoğruldu, pişti. Veda zamanındaki az tebessümü de sadece bize acımaydı.
Kırşehir, Yozgat, Kırıkkale, İstanbul, Ankara, Almanya gezdiği, bazen nasiplendiği bazen de nasibin tükendiği topraklar...
Muharrem Ertaş hem baba hem hoca...
Döne bir anne, Arzu ikinci anne...
Leyla, bir eş... Hep kahra eş.
Olmasaydı biz bu türküleri duyar mıydık? Zor... Söyleyen kadar, söyleten de önemli.
“Yazı kışa çeviren Leyla.” Usandı mı?
Asla...
Utandı mı?
Hayır.
Çünkü o diyordu ki: “Sen sev, o seni sevmezse sevmesin. Sevgi, sevenin yüreğinde uyanır.” Hani bir zaman sonra Mecnun da Leyla’yı tanımaz olmuştu ya, o hesap. Dışta doğan Leyla, bazen içe gömülür. Bunu Leyla bile anlayamaz.
Yoksuldu.
Dış yoksulluk...
Umurunda değildi, şikayetçi de...
Hatta: “ Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk. Varlığı görmedik ki yoksulluktan şikayet edelim.” derken de dış yoksulluğun basitliğine inanmıştı.
Hiç kimsenin beslenmediği bir yerden beslenerek doyuyordu. Diğerleri ise onun beslendiği yeri bilemedikleri için geçici toklukların acısında yaşıyorlardı.
“ Aşk biterse yorulur insan, ben ne zaman ölürsem Neşet yoruldu desinler.” dediğinde de bir efsanenin, bir destanın tam ortasındaydı.
....devam edecek
(GÖLGELİKTEN GEÇERKEN/ İzler ve Yansımalar)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.