Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Rezervler ve güven yukarı dolar aşağı

Rezervler ve güven yukarı dolar aşağı

Merkez Bankası (TCMB) rezervleri konusunda erken konuşmamak lâzım.

1,5 yıldır şiddetini artırarak devam eden pandemi sebebiyle Türkiye’nin sadece turizmden kaybı 50 milyar doları geçti. Bunun yanında ihracat, yurtdışı hizmet ve yatırımlar sebebiyle ülke döviz açısından tahmini 150 milyar doların üzerinde zayi verdi.

Buna rağmen TCMB brüt rezervleri 109 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Rezervler yakın zamanda 115 milyar doları yakalayacak. Kimse merak etmesin!

IMF’den 650 milyar dolarlık tahininin en büyük SDR hakkını kullanan Türkiye, böyle sıkıntılı dönemde hakikaten derin nefes aldı ve rahatladı. Sonra bunu, bir krizi öteleme olarak değerlendirmek yanlış, peşinen söyleyeyim.

IMF Başkanı Kristalina Georgieva dahi “…Bir taze kan. Eğer akıllıca kullanılırsa bu benzeri görülmemiş krizle mücadele için eşsiz bir fırsat…” diyor.

***

Belki bazıları brüt – net ayrımı yaparak konuyu başka noktalara çekmeye çalışabilir ama küresel salgın ortamında Türkiye’nin durumu tüm ülkelerin yaşadığından farklı değil.

Pandemide portföy yatırımları azaldı… Doğrudan yatırımlar durdu… Turizm çöktü… Uluslararası ticarette tedarik zincirleri ağır darbe aldı. Pandemik harcamalar arttı. Bugün salgının 18’inci ayında toparlansa da IMF kayıtlarına göre Türkiye daha pandenin ilk 11 ayında net 22 milyar dolar rezerv yitirdi.

Böyle dönemlerde herkes parasını cebine koyup, kendini sağlama almak ister. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aynısı yaşandı… Parasını alan gitti…

Tüm dış riskleri göğüsleyerek 2019 yılında cari dengesini fazlaya getiren Türkiye acaba 2020 ve 2021 yılında neden cari işlemlerde açığa düştü? Cevabını verdiğimizde zaten fotoğraf ortaya çıkıyor. Sebebi dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını.

***

“128 milyar dolar nereye gitti?” lakırdısını dillendirenlerin “Brüt rezervleri bırak, nete bak!” sözlerini duyuyor gibiyim. Maksatları ekonomi olmasa da kendilerine Türkiye’nin hali hazırda döviz hariç elinde net olarak rezervlerin yüzde 41’ini oluşturan 720 ton altını olduğunu hatırlatayım. Hem de bu durum 2019 – 2020 yıllarında gerçekleşti. Bahsettiğim yıllara kadar Türkiye’nin elinde sadece 120 ton altını vardı.

Artık yıllık 50 ton altın biriktirmek ve bu tasarrufu 1-2 yıl içinde 80 tona çıkarmayı hedefleyen bir Merkez Bankamız var. Ayrıca yakın zamanda 115 milyar dolara ulaşacak brüt rezervleri de unutmayalım!

Bilmem para politikasının inceliği anlaşılabildi mi?

Dolayısıyla IMF’nin SDR’sine rağmen net rezerv sorunu devam etmiyor, bilakis rezervler giderek daha artıyor. İnanmayanlar gitsin, günlük açıklanan TCMB verilerine baksın.

***

Tahminime göre dünyada günlük veri açıklayan merkez bankası bulamazsınız. Samimiyetle söylüyorum, TCMB şeffaflık konusunda birçok merkez bankasının önünde yer alır. Bir de diyorlar ki “TCMB bağımsız değil!” Hadi ordan!

Hemen örneklendirelim… Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 2000 – 2010 yılları arası euroyu baskılayabilmek için yaptığı işlemleri 10 yıl sonra yani 2020 yılında açıkladığını biliyor muydunuz? Peki Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) verilerini topluca yılsonunda kamuoyuna açıkladığından haberiniz var mı?

Onca şeffaflığa rağmen TCMB açıklamadığı halde “128 milyar dolar” safsatasını peki kim uydurdu? 128 milyar dolar rakamını kim, nasıl hesapladı? Sıfatlarını açıklamaya elim varmıyor ama herhalde onlara verilecek en güzel cevap; “Algı oluşturmada dilin kemiği olmaz, salla sallayabildiğin kadar!” olur.

Geçmiş yıllarda TCMB politikaları niçin sorgulanmadı da, pandeminin en yoğun yaşandığı yıllar beklendi? Haydi bakalım, siz de bu soruya cevap verin!

***

Salgındaki belirsizliğe rağmen Türkiye; ekonomisiyle, iş hayatıyla, sağlık tedbirleriyle, siyasetiyle ve toplumsal barışıyla dimdik ayakta. Bugün kimse terörden bahsedemiyor. Halkımızın şu anda en büyük sorunu pandemi kaynaklı hayat pahalılığı. Onun da çaresi bulunacak inşallah…

Türkiye; son 20 yılda büyümeyi yüzde 5’e, yatırımlarını 1,4 trilyon liraya, ihracatını 200 milyar dolara yükseltmişse, 9 milyon vatandaşa iş bulmuşsa, 238 milyar dolarlık milli geliri 1 trilyon dolara yaklaştırmışsa, milli gelir olarak satın alma paritesine göre dünyanın 11’inci ülkesiyse ve kamu-özel dünyada en düşük borca sahip ülkeler arasındaysa böyle bir ülkeye çamur atmak ne kadar vicdanî acaba?

Tüketici Güven Endeksi’nde Ağustos verisine göre “hanenin maddi durumu” aylık bazda yüzde 5,8 artarak yıllık 61,3, Reel Kesim Güven Endeksi 113,9 ve Kapasite Kullanım Oranı yüzde 77,1 olmuşsa bu iyileşmeler karşısında dolar elbette düşecek. Yeter ki ABD rahat dursun!

analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi