Hayati Koca

Hayati Koca

Şehirlerin ruhu

Şehirlerin ruhu

Şehirler, kültürün ve medeniyetin ev sahibidir. Şehirler olmadan bir kültür veya medeniyet tahayyül edilemez. Şehir, kültür, medeniyet ve insan bir yaşam alanının ayrılmaz parçalarıdır. İnsanların şehirlere olan ihtiyacı, şehirlerden istekleri hiç bitmez. Yaşadığı şehirde ne hayallerle büyümüşse veya yaşadığı şehre hangi amaçla gelmişse an be an şehirden ister onları. İnsanların şehirlere olan ihtiyacı kadar şehirlerin de insanlara ihtiyacı vardır. Şehirler, coğrafi ve beşeri bir kimlik kazandıktan sonra bu kimliği taşımakla yükümlüdür. Bir şehrin tarihinden bugününe yansıyan her şey o şehrin hatıra defterinde saklıdır. Bu hatıralar bazen yaşlı bir şehirlinin yüzündeki, alnındaki kırışıkların arasında bezen de tarihi bir yapının tozlanmış taşlarında ve nakışlarındadır.

Bir şehrin yükü nasıl ki insanların omuzlarındaysa, insanların yüzlerindeki her renk de o şehrin aynasına yansımaktadır. Bu yüzden şehirliler, yaşadığı her anı bir “şehirli” bilinciyle yaşamalıdır. Yerel yönetimlerin her hamlesi şehirlilerin daha mutlu ve rahat bir hayat sürmesi içindir. Şehirliler hayatı paylaştıkça ve hayatı kolaylaştırdıkça gerçek mutluluğa yaklaşırlar. Tersini düşünmek ve yaşamak içimizdeki taşranın şehirlerde yaşaması demektir.

Çağımızın yaşayan en güçlü şairi ve fikir adamı Sezai Karakoç şehirler için “en kolay ölümlerle en güç yaşamanın yan yana geldiği garip bir dekor “dur, der. Belki de bu söz şu an yaşadığımız şehirlerin çok özlü bir tanımı, içimizde yaşattığımız şehirlinin acı bir itirafıdır. Şehirlerde yaşamak, şehirleri yaşatmak bu kadar zor iken, şehirlilerin ve şehirlerin ölümüne bu kadar duyarsız kalmak neden bu kadar kolaylaşmıştır? Bir insanın kalbinde bir başka insana yer açması, tanımadığı bir insanın derdine çözüm araması, doğan bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı görmesi, ölen bir insanın acısını paylaşması neden bu kadar imkânsız olmuştur?

Şehirlerin ruhu insanlardan uzaklaşmıştır. Şehirlerdeki evlerin birbirine yakınlığına inat, insanlar ruhlarını birbirinden uzaklaştırmıştır. Şehirlerin ulaşımda ve iletişimde insanlara sunduğu imkânı, insanlar birbirinden kaçışta imkân olarak kullanmışlardır. Birbirine yakın kurulan evler, birbirinden kopan, birbirine tahammül edemeyen bireyler yaratmıştır. Yalnızlaşan bireyler, hayata tutunmak için kendisiyle yarışır olmuştur. Kendisiyle yarışa doymayan, doyamayan bireyler kendi içinde ne kadar hızlı ilerliyorsa, bir başka bireyden de o kadar çabuk kopmuştur. Kendisini yenemeyen, yenileyemeyen, tanımayan bireylerin de şehirleri tanıması imkânsızlaşmıştır. Şehirler artık bir yaşam alanı değil bir kaçış olmuştur. Kendi içinde kaybolan fertler bir de şehrin kalabalığında kaybolmaktadır.

Şehirlerin ruhu aslında şehirlinin ruhudur. Bir şehirde yaşanan her ne varsa, şehir hangi renge bürünmüşse o şehrin sakinlerinde de az veya çok o renk vardır. İnsanların aralarına koydukları mesafeler kadar, şehirler de insanlara mesafe bırakmaktadır. Bir şehirli gözlerinde ne varsa gökyüzünde de onu göreceğini unutmadan yaşamalıdır. Şehirlere ruh kazandırmak, şehirlinin bir ruh taşımasıyla mümkündür. Bilinmelidir ki hiçbir şehir evlerini, sokak ve caddelerini kendisi yapmaz. Yollar kendi kendini kirletmez veya temizlemez,

bunları yapanlar oradaki yaşayanlardır.

İnsan biraz şehir, şehir de biraz insandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayati Koca Arşivi