Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Adana’dan müjdeli mesajlar

Adana’dan müjdeli mesajlar

İklim değişiklikleri, küresel salgınlar, devam eden Rusya – Ukrayna savaşı gibi jeopolitik riskler günümüzde tarımı daha önemli hâle getirdi. Gıda arzı güvenliği üzerindeki tehditler artarken küresel gıda krizini hafifleten “Tahıl Koridoru Anlaşması” gibi uluslararası birlikteliklere ihtiyaç oldukça fazla. Bunun yanında stratejik öneme sahip gıda arzı güvenliğinin sağlanması için tarım politikalarının finansal yapıyla buluşturulması ehemmiyet arz ediyor.

Konjonktürel gelişmeler, zorluklar ve tehditler finansal desteklerin tarımda daha fazla kullandırılması gereğini ortaya koyarken bu işi son yıllarda en iyi uygulamaya çalışan ülkeler arasında Türkiye öne çıkıyor.

Nitekim Türkiye’miz küresel gelişmeler çerçevesinde önemine binâen tarımın finansmanına öncelik veriyor. Tarıma 2022 yılında merkezi hükümet bütçesinden 100 milyar lira pay ayrılırken 2023’te söz konusu rakam yaklaşık 134 milyar lira olarak belirlendi. Bu yıl (2023) tarımsal destek olarak sadece 54 milyar liralık kaynağın tahsis edildiğinin altını çizelim. Ayrıca 2003 – 2021 döneminde cari fiyatlarla tarımsal gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) 25 milyar dolardan 44,7 milyar dolara çıktığını da hatırlatalım.

Türkiye penceresinden baktığımızda gıda arzı güvenliğinin sürdürülebilirliği, oluşması muhtemel sorun ve tehditlere karşı finans sektörüne büyük iş düştüğünü, tüketimden çok, üretime yönlendirilecek kredilerin, ekonomik gelişme ve kalkınmaya daha fazla katkı vereceğinin altını çizmek istiyorum.

Mamafih son yıllarda tarımda yapılanlar, finans sektörünü tarıma yönlendiren nokta atışı politikaların eseri. 2002 yılına göre bugün toplam tarım hâsılası yüzde 65 artmışsa, ülkemiz öne çıkan temel 20 farklı tarım ve gıda ürünü bakımından en büyük 10 küresel üretici devlet arasına girmişse, tarımda net üretici ve net ihracatçı hâle gelinmişse bunda finansal destekli tarım politikalarının etkisi elbette büyük.

Mamafih 2023 için tarım sektörüne göz atarsak; geçen yıla göre tarımsal destek bütçesi yüzde 109 artmış. Böylece çiftçi ve üretici geçen yıla göre ortalama mazotta yüzde 260 ve gübrede yüzde 150 fazla destek alma imkânına kavuşmuş.

Müşahhas bir misâl daha vereyim… Tarım ve Orman Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) hububat stoklarının takviye edilmesine ve halkın temel gıda maddelerine ulaşımının kolaylığı için geçen yıl 22,7 milyar lira kaynak ayırmıştı. Bu yıl söz konusu kaynağın katlanacağı anlaşılıyor.

Diğer taraftan çiftçi ve üreticinin finansmana erişimini kolaylaştırmak adına alınan kredi faizlerinin yüzde 70’lik bölümünün devlet tarafından karşılandığını ve söz konusu Hazine desteklerinin 204 milyar liraya ulaştığını da haber vereyim.

Özetle anlatmaya çalıştığım şu: Tarım da dâhil Türkiye’nin uyguladığı “yeni ekonomi modeli ve liraizasyon” çerçevesinde yatırım, istihdam, üretim ve ihracat artışının geçen yıllara göre belirgin bir yükseliş gerçekleştiğine şahit oluyoruz.

Ancak tüm sektörlerde olduğu gibi tarımda en büyük sorun enflasyon. Üretici fiyatları (ÜFE), tüketici fiyatlarından (TÜFE) oldukça yüksek. 2022 Aralık ayı itibariyle ÜFE yüzde 97,72, TÜFE ise yüzde 64,27 şeklinde oluştu. Aynı döneme göre gıda fiyatları yüksek girdi maliyetleri desteğiyle yüzde 78 artış göstererek manşet enflasyonun 22 puan üzerine çıktı.

2022 Kasım ayı verilerine göre de Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım – GFE) yıllık yüzde 121,49 arttı. 2022 yılında 11 aylık artış yüzde 101,69, on iki aylık ortalama yüzde 112,41. Yine sektörün önemli indikatörlerinden tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 101,22, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 124,51 oranında artışlar görüldü.

2022’de hava şartlarının iyi gitmesi sonucu bitkisel üretimde rekor seviyede artış olmasına rağmen girdi fiyatlarındaki agresif yükseliş halledilmesi gereken en önemli püf nokta olarak öne çıktı. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ise girdi maliyetlerini tarım ürünlerinde fiyat artışları sağlayarak üreticiyi korumaya çalıştıklarını ifade etti.

Gıda fiyatlarının normale dönmesi için başta yem, sulama, tohum ve enerji olmak üzere tüm girdi maliyetlerinin düşürülmesi, uygulanacak para politikalarıyla tarım sektörünün finansla daha fazla buluşturulması ve tarımda yapısal reformların hızlandırılması olmazsa olmaz görünüyor.

Tarım kesimi temsilcileri de, “Tarımsal destek miktarı en az GSYH’in yüzde 1’i kadar olmalı. Tarımdan kaçışın önlenmesi için genç çiftçilere yeni imkânlar sağlanmalı. TARSİM’in yanında çiftçilerin Bağ-Kur gibi sigorta meselelerine el atılmalı. Sorunlar çözülür ve yeterli destek verilirse üretimde sıkıntı yaşamayız” diyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bir devlet için savunma ve yerli silah sanayi ne kadar önemliyse tarımsal üretim de o nispette önemlidir” sözü bize tarımda yeni atılımları ve ufukları göstermesi açısından önemli bir duruşu gösteriyor.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin, “Üretim kaynaklarımızı koruyup geliştirerek tarımsal üretimin bütün dallarında ve ormancılıkta sürdürülebilirliği, çevresel duyarlılığı ön planda tutan politikalar üretmeyi hedefliyoruz” diye özetlediği tarım politikalarında işlevin konjonktürel çerçevede daha da artacağına inanıyoruz.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ile Güvenilir Ürün Platformu ev sahipliğinde, Adana Ticaret Odası, Yayla Gıda, Refleks Gazetesi ve Kebo Gıda destekleriyle Adana’da gerçekleşen büyük tarım buluşmasında sulama, enerji, finansman, yapısal reformlar dâhil tüm alanlarda sorunların teker teker çözüleceğine ve üretimin daha fazla artırılması için her türlü imkânın seferber edileceğine dair mesajlar aldık.

Üretime gönül verenlere ve tarımdaki eli nasırlı emekçilere teşekkür ediyor, yılmaz, bitmez – tükenmez gayretlerinin devamını diliyoruz.

bursasancak.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi