Eşgüdümlü Politika Çözüm Anahtarı Oldu
Küresel ekonomiye yönelik risklerin yükseldiği salgın döneminde Türkiye'nin müşterek uyguladığı ekonomik politikalar yurtiçinde oluşan birçok olumsuzluğu ya hafifletiyor ya da ortadan kaldırıyor. TCMB, hükümet ve iş dünyasının ortak hareketi makro dataları iyileştiriyor ve Türkiye'yi ayrıştırıyor.
Sedat YILMAZ
Faiz ve döviz kuru üzerinde Türkiye’de izlenen eşgüdümlü politikalarla enflasyon ve büyüme aynı paralelde hareket ediyor. Merkez Bankası (TCMB), dış şokları arızi olarak görüp faiz indiriyor ve enflasyonla birlikte büyümenin önünü açıyor.
Küresel enflasyon henüz atlatılamayan salgın döneminde görülen normalleşme ve tedarik zincirindeki sorunlar sebebiyle enerji, metal ve tarımsal ürünler öncülüğünde yüksek seyir izlerken, dış fiyat baskıları ülke ekonomilerini zorluyor. Ancak Türkiye gibi TCMB, hükümet ve iş dünyasının ortaklaşa yürüdüğü ekonomilerde salgına yönelik zararlar daha az hissediliyor.
Türkiye yürüttüğü politikalarla diğer ülkelerden farklı ayrışıyor. Küresel merkez bankalarının henüz sıkı para politikasına geçmediği ve genişleme sürecini devam ettirdiği bu dönemde TCMB kontrollü sıkılaştırma ve faiz indirerek gerçekleştirdiği uygulamalarıyla ekonomiye nefes aldırmaya çalışıyor.
Ekonomi canlılığını koruyor
Hükümet ise TCMB’nin açtığı alanı destek fonları, vergi ve diğer uygulamalarla doldurarak ekonomiyi canlı tutuyor. İş dünyası da düşen faiz oranlarıyla genişleyen ekonomiye hayata geçirdikleri faaliyetlerle katkı veriyor.
Dolayısıyla küresel ekonomiye yönelik risklerin yükseldiği salgın döneminde Türkiye’nin ortaklaşa uyguladığı ekonomik politika ve aktiviteler yurtiçinde oluşan birçok olumsuzluğu ya hafifletiyor ya da ortadan kaldırıyor. Neticede TCMB, hükümet ve iş dünyasının ortak hareketi makro dataları iyileştirirken ve Türkiye de diğer ülkelere göre ekonomide daha mutedil bir rota izliyor.
TCMB enflasyonun geçici olduğunu belirtirken yıl sonuna kadar faiz indirimlerinde sınırlı bir alan kaldığını savunuyor. Geçen hafta yeni bir söylemi dillendiren TCMB artık cari fazla hedefi üzerinde politika geliştiriyor. TCMB cari fazlanın TL'deki baskıları ortadan kaldıracağını bunun da enflasyonda düşüşü beraberinde getireceğini belirtiyor.
Enflasyon yüksek seviyede
TCMB, Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu’nda, “Uluslararası enerji fiyatlarındaki gelişmeler, akaryakıt fiyatlarına doğrudan yansımaya başladı. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji yıllık enflasyonundaki artış öne çıktı. Aylık bazda fiyat artışları alt gruplar geneline yayılırken, en belirgin artış ise yüzde 9,33 ile enerji grubunda gerçekleşti. Tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı baskılar sürdü” ifadelerini kullanıyor.
TCMB Ekim enflasyonunda en belirgin katkının yurtdışı risklere bağlı enerji, gıda ve diğer emtiadan geldiğini belirtirken çekirdek B ve C göstergeleri yakın dönem eğilimlerinde yavaşlama kaydedilmekle birlikte yüksek seviyelerin korunduğunu bildiriyor.
Merkez Bankası (TCMB) Türkiye’nin üretim gücüne bağlı olarak temel mal yıllık enflasyonu dayanıklı tüketim malları fiyat gelişmelerine bağlı olarak yavaşladığını, yine gıda yıllık enflasyonundaki gerilemede ise taze meyve fiyatlarındaki düzeltme hareketinin etkisinin olduğunu kaydediyor.
Politikalar belirsiz değil
Dünyadaki iktisadi yol haritasını paylaşan TCMB ve hükümetin, makro ekonomide sürdürülebilirliği artırıcı politikalarındaki kararlılığı, küresel ekonominin içine düştüğü belirsizliğe karşılık net bir yol haritasını gösterdiği ifade ediliyor. Piyasalara güven veren dengeli sıkılaştırma ve hükümetin maliye politikalarının kaliteli büyümeyi öne çekerken iş dünyasını canlı tuttuğu şeklinde yorumlanıyor.
Böylece küresel risklerin etkin olduğu pandemi sürecinde enflasyondaki artışın, Türkiye’nin büyüme modelinde herhangi bir olumsuz etki yapmadığı ve yılsonu itibariyle ihracat ve talep ağırlıklı bir yapıyla çift haneli bir büyümenin gerçekleşebileceği öngörülüyor.
Son olarak Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s gibi uluslararası finansal kurum ve çevrelerin yayınladıkları raporlarla büyüme rakamlarındaki pozitif duruma onay verdiği ve Türkiye’nin büyüme tahminlerini yukarı çektiği gözleniyor.
Faiz indirimlerinde arz koşulları, çekirdek enflasyon ve talepteki gelişmelere işaret ederek, buralardaki gelişmelere göre hareket edeceklerini belirten TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, uluslararası emtia fiyatları, gıda fiyatlarında yukarı yönlü hareketler, tedarik zincirlerindeki sorunlar gibi sıkıntıların Türkiye'deki enflasyonu da yukarı yönlü tetiklediğini hatırlatıyor.
Veri odaklı, analize dayalı
Türkiye’nin son bir yılda sıkı para politikası uygulayarak faizi yukarı yönlü yükselttiğini ve gerekçelerini dile getiren Şahap Kavcıoğlu, TCMB politikalarında herhangi bir değişimin olmadığından sadece politikalarda konjonktür çerçevesinde modelleme yönünde gelişmelerin yaşandığını belirtiyor.
TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun bu konudaki ifadeleri şöyle şekilleniyor:
“Politikalarımızı devam ettiriyoruz. Dolayısıyla enflasyondaki artışı, arz şoklarından arındırarak, bugün geldiğimiz noktada indirime gitme nedenimiz bu arızi sıkıntıları arındırarak kendimize bir alan orada gördük. Bu arz şoklarının geçici olduğunu diğer merkez bankaları gibi biz de düşünüyoruz. Gelişmelere göre yıl sonuna kadar buralardaki değişimleri arkadaşlarımız çalışıyor, onların yapacağı çalışmalar sonunda geçici olan bu durumun bize ne kadar imkân sağlayacağını, ne yönde gelişim göstereceğini hep beraber göreceğiz. Arkadaşlarımızın yapacakları çalışmalar ve bize sunacakları bilgiler ışığında kararımızı vereceğiz. Bütün kararları ekiplerimizin çalışması sonucu veri odaklı ve analizlere dayalı alıyoruz.”
Süreç başarılı yönetiliyor
Pandeminin olumsuz etkilerini en az yaşayan ülkelerin başında gelen Türkiye’nin para ve maliye politikalarındaki eşgüdümün, çözümün en önemli anahtarı olarak uygulamada olduğu gözleniyor. Enerji ve gıdaya bağlı dış risklere bağlı artan enflasyonu iyi analiz ettiklerini belirten Kavcıoğlu, talep ve arz şoklarını değerlendirerek faiz indirimleri yaptıklarını söylüyor.
Türkiye’de pandemi sonrası uygulanan sıkı para politikasıyla ticaret, krediler ve yatırımlarda, yatırım iştahının çok fazla artmasına rağmen daralma olduğunu gözlemlediklerine vurgu yapan Kavcıoğlu, Türkiye’nin salgına karşı çok önemli başarılara imza attığını ve aşılamayla birlikte birçok tedbiri sahaya sürerek çok büyük ivme yakaladığını hatırlatıyor.
Türkiye’nin ihracatta üretim üssü haline gelme yolunda önemli taleple karşılaştıklarını dile getiren Şahap Kavcıoğlu, özellikle tedarik zincirlerinde yaşanan uluslararası sıkıntıların Türkiye’yi öne çıkardığını, tedarik zinciri avantajları sebebiyle ülkenin ayrıştığını kaydediyor.
Türkiye’nin oluşan fırsat ve avantajlarını iyi değerlendirmesi için finansmana erişimi kolaylaştırmak amacıyla faiz indirimleri yaptıklarına dikkat çeken Kavcıoğlu, diğer ülkelerde kapanmalar yaşanırken Türkiye’nin bu süreci başarıyla yönetmesinin güçlülüğüne işaret ettiğini söylüyor.
Cari denge projeksiyonu
Türkiye’nin para politikalarında hükümet icraatını destekler bir duruş sergilediğini ve eşgüdüm ortamında birçok sorunun çözüldüğünü belirten Kavcıoğlu, konjonktürel olarak bu dönemde cari açığın kapanmasıyla Türkiye’nin sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekonomiye kavuşabileceğini ve politikalarını cari denge üzerine oturttuklarını bildiriyor.
Cari açığı kapatmak için kur artışı sağlayan bir modelde olmadıklarını, yüzde 5 cari açık hedefiyle büyüme finansmanının sağlanmaya çalışıldığını, ancak hep yurt dışı kaynak ihtiyacı sebebiyle finansal istikrarda istenilen gelişmenin sağlanamadığına işaret eden Kavcıoğlu model ile ilgili, “Merkez Bankası olarak kurla değil, bizim elimizdeki reeskont kredilerindeki faiz oranlarını düşürerek, vadeleri uzatarak ihracatın ve üretimin artması noktasında destek vermeye çalışıyoruz. Şuna inanıyoruz, cari fazla verdiğimizde finansal istikrar ve fiyat istikrarını sağlamış olacağız. Türkiye'nin uzun yıllardır uyguladığı yüzde 5 cari açık, yüzde 5 büyüme ve yüzde 5 enflasyon politikası fiyat istikrarı ile çelişmiştir, sürdürülebilir olmamıştır. Merkez Bankası üzerine düşeni yapıyor, yapmakta ve yapacak” açıklamasını yapıyor.
İhracatı artırıp cari fazla verince Türkiye’nin finansman sorununun daha net şekilde çözülmüş olacağını ve fiyat istikrarının sağlanacağını aktaran Şahap Kavcıoğlu, “Doğru yöntem, doğru yol budur. İnşallah bu dönem de fırsat olarak ihracatın artırılması ve cari dengenin sağlanmasıyla Türkiye fiyat istikrarını sağlamış olacak. Bunu yaparken parasal duruşumuzda enflasyonu ve üzerindeki riskleri gözeterek hareket ettiğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Cari denge üzerinde kur artışını da diğerlerini de değerlendirmenizi önemle rica ediyorum” diyor.
Faiz artırma zamanı değil
Ekonomi çevreleri de Merkez Bankası’nın reel politikasını destekliyor. Başta hükümet ve iş dünyasının önde gelen isimleri, varlık alımlarının Ekim sonunda başlayacak şekilde aylık 15 milyar dolar azaltılması kararını vermesine karşılık ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırma yolunda herhangi bir adım atmadığını, FED Başkanı Jerome Powell’ın faiz oranlarını artırmada sabırlı olacaklarını ve faiz oranlarını yükseltmenin henüz zamanı olmadığını söylediğine vurgu yapıyor.
Powell’ın risklere karşı dikkatli olmaya devam edeceklerini dair açıklamasına dikkat çeken ekonomik çevreler, “FED Başkanı ‘Yaz aylarında delta varyantı nedeniyle kovid vakalarındaki artış, seyahat ve eğlence de dahil olmak üzere salgından en olumsuz şekilde etkilenen sektörlerdeki toparlanmayı engelledi. Ekonomik faaliyet, özellikle motorlu taşıt endüstrisinde, arz kısıtları ve darboğazlar nedeniyle aksadı. Ekonomik büyüme bu çeyrekte toparlanmalı ve genelde güçlü büyümeyle sonuçlanması gerekiyor’ dedi ve merkez bankalarının büyüme odakları politikalar izlemesine atıf yaptı. Enflasyonlar hedefin üzerinde ilerlemesine karşılık küresel merkez bankaları genişlemeyi terk etmiyor ve ekonominin daha fazla desteklenmesini istiyor” ifadelerini kullanıyor.
Powell’a dikkat çektiler
Aynı çevreler yine Powell’ın enerjide yaşanan darboğazlar ve tedarik zincirindeki yüksek aksamalara işaret ettiğini, mevcut üretimin talepteki toparlanmaya ne kadar hızlı cevap verebileceğinin ölçülemediğini söylediğini, salgın etkilerinin uzun sürmesi durumunda başta enflasyon görünümü ve ekonomilerde bozulmaların kaçınılmaz olduğunu belirttiğini hatırlatıyorlar.
Ekonomi çevreleri, Powell’ın “FED’in elindeki araçların arz kısıtlarını hafifletmez” sözünü gündeme taşıyarak gevşeme politikalarının salgın boyunca devam edeceğini, TCMB ve hükümetin de aynı politikaları yürütmesinin doğru bir karar olduğunun altını çiziyorlar.
Powell’ın özellikle küresel bir sorun haline gelen işsizlikle ilgili “Maksimum istihdama ulaşmak için alınması gereken yollar var. Ancak bu faiz artırımı değil. İş gücü piyasasındaki iyileşme için daha fazla yatırım gerekiyor. Piyasaları şaşırtmayacağız” sözlerine vurgu yaparak merkez bankalarının ekonomideki iyileşmeyi görmeden ters bir politika izlemeyeceklerini dile getiriyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.