Geceyi onaran mimar!
Kur korumalı mevduat (KKM) ekonomi çevrelerinin üzerinde durduğu önemli konulardan biri.
KKM şu sıralar enerjiden ve tarımdan dahi belki önde gidiyor. Ayrıca uygulanan politikaları beğenmeyen muhalefet partileri KKM’yi diline dolamış!
Vatandaşın gündemi ise pahalılık.
Genel bakış ve beklenti ise KKM enflasyonu durdurabilir mi, ekonomi düzlüğe çıkacak mı, soruları üzerinde kesifleşiyor.
Tüm para politikaları liraizasyon çerçevesinde yürütülürken yeni ekonomi modelinin omurgasını oluşturan cari dengede oluşan nispi olumsuzluklar elbette eşgüdümde belli zorlukları ortaya çıkarmıyor değil.
Mesela bugünün en baskın iki meselesi, küresel enflasyon ve Rusya – Ukrayna savaşının yayılma endişesi uluslararası ticareti kilitliyor. Bu iki sorun insanoğlunun boynundaki idam kemendine benziyor.
İki yıldır pandemiyle boğuşan ve savaşı kazanan Türkiye, ekonomik toparlanmada dengi birçok ülkeyi başta büyüme olmak üzere geride bıraktı, fakat olumsuzluklar da art arda geliyor.
Türkiye’nin bugün için en önemli meselesi; dışarıda dış finansal kaynak, içeride ise yapısal problemler… Sektörlerdeki yanlış yapılanmalar, tasarruf bilincinin hâlâ oluşamaması, stokçular, aç gözlülerin, muhterislerin yüksek kazanç ve şöhret hırsları kaynaklı enflasyon, hayatın merkezine oturmuş durumda.
***
Zaten konu Kartepe Zirvesi’nde de dile getirildi. Prof. Dr. İlber Ortaylı yapısal sorunlardan birini gündeme taşırken Osmanlı’nın son zamanlarında yurtdışı etkenlerle sanayinin Marmara Bölgesi’nde toplanmasından bahsetti.
Hepimiz İstanbul’un merkezindeki Haliç’in Bedreddin Dalan öncesini gayet iyi biliyoruz. Tabii İzmit Körfezi de öyle!.. Aslında bu adımlar, kronik enflasyon ve yaşanılan yapısal sorunların bir başlangıcı olarak vasıflandırılabilir.
Prof. Dr. Ortaylı, planlı bir şekilde sanayiyi başka bir bölgeye kaydırılırsa gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye bırakılacağını söylüyor ve şehre göç çekmenin cahillikten başka bir şey olmadığını vurguluyor.
Dolayısıyla şehirleri düzeltmenin artık vakti geldi. İnanın şehirleri ve kırsalı hakkını vererek düzenleyebilirsek öncelikle enflasyondan kurtulacağız… Hem de enflasyonun her çeşidinden.
Sözün özü, çevresini tahrip eden sanayi ve gelişmeden değil, hayatı imar ve ıslah eden sanayi ve kalkınmadan yanayız.
İlber Ortaylı Hoca’nın ifadesiyle “Tabiatın güzelliklerinden istifade edemedikten sonra zenginlik ne işe yarar? Şehirleşme paniği devam ediyor… Yaşamak istiyorsak, bulunduğumuz çevreyi yok etmememiz gerekiyor. Bir bakın peynirimizin küfü bile eski küf değil…”
Bilmem doğru ifade edebildim mi?
***
Gelelim enflasyona… Yani hayat pahalılığı… Rusya’ya yapılan ihracatın neredeyse yarı yarıya düştüğü, Ukrayna’ya ihracatın çatışmalar sebebiyle büyük oranda durduğu ortamda Merkez Bankası (TCMB) rezervlerindeki dalgalanma normal karşılanmalı. Öncelikle fiyat istikrarı düşünüldüğünde KKM’nin ve para politikası araçlarındaki liraizasyonun önemi daha iyi anlaşılıyor.
Yeni ekonomi modeli cari denge ve dış ticaret üzerine kurgulanmışsa öncelikle bölgesel çatışmaların durması ve ülkeler arası ticaretin normale dönmesi elbette mühim.
Halen devam eden Rusya – Ukrayna savaşının Türkiye’nin çabalarıyla en azından tarafların barış masasına çekildiğini, yakın dönemde liderlerin bir araya gelmesiyle savaşın İstanbul’da görüşmelerle bitirilebileceği ihtimalinin arttığı görülüyor. Bu da bölgenin ve uluslararası ticaretin yeniden normalizasyonu anlamına geliyor.
***
Şahsen kanaatlerim yaşım gereği kendimi bildim bileli hep olumlu yönde olmuştur. Savaşta da barışta da…
Sakın bazılarının Rusya’nın gazı ve petrolü ruble ile satma kararı, tedarik zincirinin kırılması, petrol, doğalgaz, kömür ve enerji fiyatlarındaki artışlar ile ABD Merkez Bankası (FED) faiz artırımını dillerine dolayıp Türkiye için karalar bağlayanlara fazla kulak asmayın, derim…
Çünkü onların eteklerinde fazlasıyla taş var… Kafa yarmak, göz çıkarmak için fırsat kolluyorlar. İktidar hırsıyla gözlerini ihtiras bürümüş muhterisler ülkeyi yangın yeri gibi göstermek için bin bir ilizyona başvuruyorlar. Bu arada artık illizyon müzelerinin kurulduğunu ve zihinlerindekinin eskidiğini kendilerine hatırlatmak isterim.
Konjonktür gereği Türkiye’nin dış borçlanma maliyeti giderek artıyor ama çareleri de var. Petrolün yükselmesi cari açığı elbette yükseltiyor, ancak Türkiye’nin çok yakın zamanda bölgesinin enerji merkezi olacağı unutulmamalı. Az sabır, diyorum.
Diğer taraftan turizmde bu yıl da kayıplar olacağı yolunda kara kara tablolar çiziliyor… Hiç de öyle değil. Bu yılki turizm geliri 2021’den daha iyi olacak.
Açıkçası ne deseler boş…
Zirâ 16 Kasım 2021 tarihinde rahmeti Rahman’a kavuşan Sezai Karakoç’un ifadesiyle… Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar var…
analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.