
Mustafa Yürekli
Oyunu bozmak
Mustafa Yürekli, Türkiye, Mısır ve İran'ın bölgedeki devletler oyununu bozmak için biraya gelmeleri gerektiğini belirtiyor. Üç ülkenin dış politikalarını gözden geçirerek bu birliğin gerçekleşme ihtimalini irdeliyor.
Bu yazıda, Türkiye, Mısır ve İran'ın dış politikalarını ve birlikte hareket etme kabiliyetlerini değerlendirmek istiyorum.
Öteden beri Türkiye ve Mısır, mevcut dünya sistemi içinde ABD, Anglo-Sakson ve İsrail kutbuna, İran da Rusya ve Çin kutbuna savrulmuş görünüyor. Bu manzara, her üç ülke için de bağımsız dış politikalarının gereği doğru seçimler değil. Mevcut şartlarda oynanan devletler oyununda omuzlarına binen rollere gönüllü gönülsüz teslim oluşlarını resmediyor..
NATO'nun Malatya'ya radar sistemini kurması, Rusya'yı daha aktif ve kararlı bir biçimde İran'a, Irak'a ve Suriye'ye çektiğini söyleyenler elbette haklı.. Türkiye'nin, radar sistemiyle hem kendi başına, hem bölge ülkelerinin başına yeni dertler açtığı bir gerçek.
Fakat NATO üyeliği yeni bir karar değil, AK Parti hükümetinin sözkonusu üyeliğin gereğini yapması, anlaşılabilir bir durum. Türkiye, İncirlik üssünü niçin kapatamıyorsa, Malatya'ya radar sisteminin kurmasına da o yüzden göz yummak zorunda kaldı. Malatya'daki radarlar, İncirlik'teki askeri tesisten daha tehlikeli değil.. Her ikisini de ülke topraklarından söküp atmak mümkün.. Bu noktaya gelmek, hükümetin de, muhalefetin de paylaştığı milli politika olmalı.
Dışarıdan İran ve Mısır başta olmak üzere tüm İslam ülkeleri şunu görüyor: Türkiye, bağımsız dış politika izlemenin, İslam birliğini gerçekleştirmenin şartlarını oluşturmaya çalışıyor. Burada, Türkiye'nin dış politikada bağımsızlaşmasını isteyenlerin AK Parti hükümeti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ı anlamak, güvenmek, uyarmak ve yardımcı olmak sorumluluğundan bahsedebiliriz.
Türkiye ve Mısır'ın Suriye ve Irak'ta muhalefeti oluşturan Sünni Araplarla bağlantıları, hatta büyük destekleri biliniyor.
Yıllardır İsrail'e karşı Filistin davasını ve Hizbullah'ı fiilen desteklemiş olan Suriye'nin, bilindiği gibi İran, Irak ve Lübnan'la sıkı ve organik bağları var. Irak işgali ve Amerika'nın çekilmesinden sonra bölgede bu ülkeler arasında bir ittifak hattı oluştu.. (ABD'nin işgal ettiği Irak'ta Şiileri iktidara getirip İran'ın elini güçlendirmesi çok dikkat çekiciydi.) İran'ın Suriye ile imzaladığı stratejik savunma işbirliği gereği bu ülkeyi yalnız bırakması beklenemezdi. Irak da elbette İran'la birlikte hareket edecekti. Lübnan'da, günümüzde Hizbullah tarihinde olmadığı kadar etkin. Dolayısıyla Hizbullah'a rağmen Lübnan'ın Suriye'de muhaliflerin yanında yer alması imkansız.
Türkiye ve Mısır, İran'la uzlaşarak, Irak ve Suriye'deki çatışmaları durdurmak zorunda.. Bu uzlaşma, zor ama mümkün. Askeri güçlerini birleştirip İslam Barış Gücünü de oluşturarak, İslam Birliği blokunu inşa etme sorumluluklarını yerine getirmeliler.
Suriye ve Irak, yeni anayasalar yaparak demokratikleşebilir. Ardından diğer ülkeler de demokratikleşecektir. Halkın yönetimi belirlemesi, tüm İslam ülkeleri için tek çıkar yol görünüyor.
İran'ın tutumu, bu birleşmede en belirleyici unsur. Türkiye ve Mısır'ın İslam ülkelerinin demokratikleşmesine samimi desteği ve bölgenin olumsuz şartları, İran'ı da yola getirecektir.
Bu manzaranın anlamı şu: Ortadoğu'da şartlar, Türkiye, İran ve Mısır'ın buluşmasını engelleyecek şekilde ayarlanmış. Üç ülke, bölgedeki devletler oyununu bozmak için güçlerini birleştirerek ciddi bir şekilde biraraya gelmeliler.
Mevcut durumun devamı, dünya güçlerine teslim olmak anlamına gelecek.
Mustafa Yürekli - Haber 7
Küresel cahiliyede unutulan muhalefet ve isyan ya da uysal özne
14 Temmuz 2025 Pazartesi 01:50Sömürge Robotu
10 Temmuz 2025 Perşembe 01:50İsraf zombisi
05 Temmuz 2025 Cumartesi 14:20Türkiye'nin yaşayan ilim hazinelerinden Ali Rıza Temel Hoca
03 Temmuz 2025 Perşembe 18:40Trump’ın Körfez ve İran çıkarmaları
28 Haziran 2025 Cumartesi 17:31İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri'nin öldürülmesi ne anlama geliyor
26 Haziran 2025 Perşembe 08:04Pakistan ve İran parçalanınca Türkiye de çöker: Kurtuluş’a çağrı
21 Haziran 2025 Cumartesi 15:14İran’ın nükleer programı
18 Haziran 2025 Çarşamba 11:08İran – İsrail savaşının akıbeti...
14 Haziran 2025 Cumartesi 09:58Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Sempozyumu
12 Haziran 2025 Perşembe 10:32




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.