İhracatın Cemaziyelevveli!
Kim ne derse desin, Türkiye ihracatıyla küresel ve yurtiçi risklere rağmen göz dolduruyor. Aralık ayı itibariyle dış ticaret açığı yüzde 46 arttı. Tamam burası yumuşak karnımız zaten ama hem aylık hem yıllık bazda ihracatın rekor seviyelere ulaşmasını takdir etmemek mümkün mü?
Aylık 22,27 milyar dolar ihracat dile kolay… Yıllıkta ise 225,4 milyar dolar daha şimdiden 2022 yılı için 250 milyar dolar müjdesini vermiş bile. İnanıyorum ki, Türkiye bu hızla 2022 yılında 300 milyar dolar ihracatı rahatlıkla kolaylıkla gerçekleştirecek kapasitede.
Ocak ihracat rakamları 2022 yılı için bir gösterge olacak nitelikte… Aralık Ocak’ın cemaziyel evveli gibi. Aralık ayında ihracat öyle böyle noktalara yapılmamış… Şöyle ki, Aralık dahil geçen yılın tamamında ihracat yaptığımız ülkeler arasında Almanya, ABD, İngiltere, Çin, Rusya ve Irak başı çekiyor.
Dolayısıyla ihracatçıya güven gelmiş, kalitede Türk malları aranır olmuş… İhracat artışına ithalattaki yükseliş de destek vermiş ama kalite, uygun fiyat ve tedarikte hızlılık, Türk ihracatçısının azmini artırdıkça artırmış.
***
İhracatta riskimiz özellikle bu yıl kur, yüksek faizler sebebiyle üretimin sermayeye kolay ulaşılamaması ve dış ticaret açığı şeklinde görünüyor. TL’nin güçlenmesi noktasında gerek finansal ve gerekse reel bazda hamleler yapılsa da kurun beli bir türlü kırılamıyor.
Finans sektörünün dövize olan ihtiyacı, özel ve kamu sektörünün 150 milyar dolara yaklaşan kısa vadeli döviz borcu, enflasyonist baskı sebebiyle vatandaşın varlıklarını korumak için döviz mevduatına sarılması ki bugün bankalardaki döviz mevduatı 237,1 milyar dolar civarında.
“TL korumalı mevduat” enstrümanıyla 100 milyar liraya yakın bir mevduat TL tarafına geçti ancak hâlâ büyük kütle döviz tarafında duruyor. Ayrıca yüksek fiyattan alıp büyük zarar eden döviz yatırımcısının da inişli çıkışlı alım ve satımları, TL’yi özendiren araçlara rağmen hız kaybetmiş değil.
Dolayısıyla yüksek döviz talebi kurun yeterince düşmesine engel oluyor. Tabii kurda gerilemenin yavaş olmasında dış ticaretin etkisi var. İhracatçı, üretim için ithalat yapması gerekiyor. Diğer taraftan mamul mal ithalatı da Türkiye’de hatırı sayılır seviyede!
***
İhracatın, ihracat olmaya başladığı 1990 yılından bu yana en büyük zaafımız dış ticaret açığı. Bu Bizans zincirini bir türlü kıramadık. 1990 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 58,1. 1994 yılında 77,8’i gördükten sonra bu oran 2019 yılına kadar hep aynı kalmış.
Bahsettiğim bu oran 2019 yılında yüzde 86 ile umut vermiş fakat pandemiyle birlikte yeniden yüzde 77’lere dönmüş ve geçen yılın Kasım’ına kadar aynı seviyede hareket etmiş.
Aralık ayının 2022’nin cemaziyel evveli diye boşuna demiyorum. Çünkü 2021 yılı sonunda “karşılama oranı” yıllık yüzde 77’lerden yeniden yüzde 83’lere geri döndü.
Yüzde 83’leri överken yalnız burada dikkat edilmesi gereken bir husus var. 2021 Aralık’ta aylık bazda ihracatın ithalatı karşılama oranı ithalatın yüksek seyretmesiyle yine geleneksel yüzde 77 rakamını gördük, buz kestik. Aman dikkat!
Artık 2022 Ocak ayı itibariyle karşılama oranında yüzde 77’lik geleneksellikten kurtulup yüzde 100’leri taban yaparak dış ticarette fazlaya geçmenin zamanı geldiğini düşünüyorum.
***
Dış ticarette fazlaya geçmenin birçok yolu var…
Biliyoruz ki dünyada yıllık bazda enerjide yüzde 155, demir – çelikte yüzde 85, plastik ve mamullerinde yüzde 45’lere varan fiyat artışları ithalatı pahalı hale getirdi. Dolayısıyla evvela ithal ikameyi yükseltmek yani enerji dahil yerli hammadde üretimine ağırlık vermek zorundayız.
İkincisi, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) verimli, hızlı çalıştırılmalı. Önce DİR mevzuatının kolaylaştırılması ve teşvik edilmesi dış ticaretimiz açısından olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Bu alanda Hollanda örnek alınmalı.
Üçüncüsü; ihracat kilogram birim gelirini 1,4 dolarlardan önce 2 – 2,5 dolarlara çıkarıp ardından orta vadede 5 dolara yükseltmenin yolları bulunmalı ve “yükte hafif, pahada ağır” mal üretimine geçilmeli. Dünyaca rağbet edilen inovasyonu yüksek, niş ürünlerin üretimi özendirilmeli.
Dördüncüsü; ihracat ve ithalat dengesinde hassas denge olan rekabetçi kur için para politikaları ince elenip sık dokumalı.
Beşincisi; tedarik zinciri en rantabıl şekilde çalıştırılarak dış ticaret üzerindeki ulaştırma yükleri hafifletilmeli.
Aklıma ilk gelenleri sıraladım… Gerisi ihracatçımıza ve ihracata gönül verenlere kalmış.
analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.