Mustafa Yürekli

Mustafa Yürekli

İslam'ın devrimci rolü..


 

Mustafa Yürekli, İslam'ın çağdaş dünyada politik bir güç olarak rolünü ortaya koyamadığını söylüyor..

Dünya batılılaşmıştı. Batı uygarlığını bilmeyen mi var? Bilim, dine meydan okuyordu.. Dünya akılla cennete dönüştürülecekti. İnsan başının çaresine bakabilirdi, dine ne gerek vardı. Gençliğim, bilim din savaşının ateş hattında geçti.

Bilim, günümüzde, milyonların gözünde, korkunç kitle imha silahları ve zenginler için lüks tüketim mallarıyla özdeşleşti. Tezlerimizi doğrulayacak şekilde gelişmelere tanıklık hiçbir zaman beni mutlu etmemiştir.

Batı uygarlığı akla ve bilime dayalı çağrılarla kitleleri harekete geçirememektedir artık. Çünkü iflasın eşiğine gelmiş veya iyice fakirleştirilmiş ulus devletler, yoğunlaştırılmış üretimin ve teknoloji tarafından ateşlenen emperyalist küreselleşmenin getirdiği sefilliğin her zamankinden daha ağır yükü altında ezildiği için, bilim daha da itibar kaybetti: Bilim teknolojide buluyor karşılığını artık ve sermayenin uşağı durumunda..

19. yüzyılın başından itibaren Batı uygarlığının iki kutbunu oluşturan Kapitalizm ve Marksizm'den dolayı, din, dünyanın geniş kesimlerinde ?özel bir mesele? konumuna düşürülmüştü. Ancak dünya değişti.
Önce SSCB ve daha sonra da Çin devrimleri yenilgiye uğradı. 1960'ları sarsan sözde ?ulusal özgürlük mücadeleleri' dindi.

Dolayısıyla, son otuz yılda gözüken bu yeni ?din dalgası', kapitalist dünya güçleri tarafından dünya sosyalizmine vurulan yenilgi darbeleriyle ve İslam dünyasına uygulanan vahşetle yakından ilişkilidir.
Günümüz dünyasında İslam'ı ele almak, 1980 öncesine kadar imkânsız zannedilen bir yeniden doğuş yaşayan ?din'in tekrar yükselmesiyle karşı karşıya olan İslami Hareket'in, dolayısıyla Müslüman aydınların da görevidir.

Çağdaş dünyada, gelinen aşamada din, yönetenlerin elinde bir silah olmayı sürdürüyor: Bush tarafından Hıristiyan faşistlerin ABD hükümetinin önemli kilit noktalarına atanması çok anlamlıdır, bu açıdan. Maddi ve manevi krizlerde inleyen kitleleri acılarının gerçek nedenlerini görmemeleri için dinle uyuşturmak istenmektedir. ABD yöneticilerinin, Hıristiyan radikalleri, yönetiminin ?çekirdek değerleri? arkasında harekete geçirmek için dinin kullanılmasına verdikleri önem apaçık ortadadır. Hitler, nasıl Almanya'yı savaşa sürüklemek için anti-semitizmi kullandıysa, ABD ve AB yöneticileri de ülkelerinde ve dışarıda emirleri altındakileri, yeni açgözlü planlarını uygulamaya yönlendirmek için yüzlerini tekrar köktenci Hıristiyan ideolojiye dönüyorlar. İslamifobyanın arka planı da budur.

Dolayısıyla Bush'un, Çin'in ?imanı? kucaklaması (Hıristiyanlaştırma) ve İslami Hareketlere karşı yapılacak bir ?Haçlı Seferi? için çağrı yapması, kapitalist dünya sisteminin Hıristiyanlığı kullanmasından başka bir şey değildir.

ABD senatörlerinin, l 1 Eylül kurbanlarını anmak amacıyla yapılan toplantılarda, tanrılarının onlara yol göstermesi için İncil'den parçalar okumalarının anlamı da budur. Gerçekten de dinin emperyalist sömürüde öncü olarak oynadığı rol göz önüne alınırsa Hıristiyanlığın rakibi hala yoktur.

İslam, dünya ezilen halklarının önemli bir kısmı üzerinde nüfuz sahibidir. İslami Hareketler, emperyalistlere karşı, daha büyük bir kararlılık ve titizlikle savaşmalarını sağlayıp kitleleri özgür ve bağımsız kılmak için İslam'ın günümüz dünyasındaki rolünü gün ışığına çıkarmayı hedeflemektedir.

Ortadoğu ülkelerinde işbirlikçi yönetimlere muhalefet eden İslami Hareketler, politika arenasında en azından otuz yıldır önemli bir rol oynamaktalar. Ortadoğu'daki Müslüman devrimci güçler, emperyalizmi dışarı atmak ve işbirlikçi ülke yönetimlerini alt etmek üzere kitleleri ayaklandırmak ve organize etmek yolundaki görev üstlenmişlerdir; ülke ve dünya gerçeklerini ortaya çıkartmak için zorlu ve süregelen bir mücadele ortaya konmuştur.

Batılı emperyalist güçlere ve onların Ortadoğu'daki işbirlikçi yönetimlerine karşı durduklarını ve savaştıklarını iddia eden bu İslami Hareketler, zaman zaman önemli bir oranda, yeni İslami devrimin sosyal tabanının unsurlarını, gençleri, kadınları, işçileri, köylüleri ve memurları etkileyebilmişlerdir. Ancak tam olarak iktidara gelemedikleri için İslami Hareketler'in ne söylemleri, ne de programları, kitlelerin maddi ve manevi amaçlarını yeterince temsil edebilmiştir; sorun da budur.

Mustafa Yürekli - Haber 7

mustafayurekli@gmail.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.