H. Ali Erdoğan
Dindarlığın ahlak ile sınavı: İslamî Perspektiften Teorik Bir Analiz

Dindarlığın ahlak ile sınavı: İslamî Perspektiften Teorik Bir Analiz
The Test Of Relıosıty Wıth Moralıty:
A Theoretical Analysis from an Islamic Perspective
H. Ali Erdoğan
ÖZET
Bu çalışma, İslam düşüncesinde dindarlık ile ahlak arasındaki ilişkinin teorik ve pratik boyutlarını ele almaktadır. Dinî, psikolojik ve sosyolojik perspektiflerin ışığında, iman, amel ve ahlak bütünlüğünü merkeze alan bir yaklaşımla, dindar bireylerde gözlemlenen ahlakî zaafların nedenleri ve toplumsal yansımaları analiz edilmektedir. Makale, dindarlık ile ahlak arasındaki gerilimin, dinin özünden değil, bireysel bilgi eksikliği, şuursuz ibadet pratikleri, nefsânî zaaflar ve sosyo-kültürel faktörlerden kaynaklandığını savunmaktadır. Günümüz Müslüman toplumlarındaki ahlakî yozlaşma olgusu, dindarlığın sosyal temsiliyet sorunu bağlamında değerlendirilmiş; sahih bir dindarlığın, ancak ilimle beslenmiş bir iman ve bu imanın davranışa dönüşmüş hali olan ahlakla kemale erebileceği sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Din, Dindarlık, Ahlak, İman, Toplumsal Ahlak, İslam Etiği.
ABSTRACT
This article deals with the theoretical and practical dimensions of the relationship between religiosity and morality in Islamic thought.In the light of religious, psychological and sociological perspectives, and with an approach centered on the integrity of faith, action, and morality, it analyzes the causes and social reflections of moral weaknesses observed among religious individuals. The study argues that the tension between religiosity and morality stems not from the essence of religion, but from individual lack of knowledge, unconscious worship practices, psychological weaknesses, and socio-cultural factors. The phenomenon of moral degeneration in contemporary Muslim societies is evaluated within the context of the problem of social representation of religiosity; it is concluded that genuine religiosity can only mature through faith nurtured by knowledge and morality as the behavioral manifestation of that faith.
Keywords:Religion, Religiosity, Morality, Faith, Social Ethics, Islamic Ethics.
GİRİŞ
İslam, bireyi ve toplumu inşa etmeyi hedefleyen, bunun için de iman, ibadet ve ahlakı ayrılmaz bir bütün olarak sunan ilahî bir sistemdir. Kur’an-ı Kerim’in ana gayesi, insanı vahiy bilgisiyle aydınlatarak sahih bir inanca, salih amellere ve nihayetinde güzel ahlaka ulaştırmaktır. Ancak, günümüzde özellikle Müslüman toplumlarda, dindarlıkla ahlak arasındaki ilişki çoğu zaman paradoksal (çelişkili) ve problemli bir görünüm arz etmektedir. Dindar kimliği öne çıkan birey ve grupların sergilediği gayr-i ahlakî tutum ve davranışlar, hem toplumda dinî değerlere olan güveni zedelemekte hem de din-ahlak bütünlüğüne dair teorik kabulleri pratikte sorgulatmaktadır.
Bu bağlamda makalenin amacı, dindarlık ve ahlak kavramlarını İslami öğreti çerçevesinde derinlemesine tanımlayarak aralarındaki ilişkiyi analiz etmek; dindar bireylerdeki ahlakî zaafların altında yatan bireysel ve toplumsal nedenleri ortaya koymak ve bu durumun din algısı üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmaktır. Çalışma, konuyu salt dini referanslarla değil, psikoloji ve sosyoloji gibi sosyal bilimlerin verileriyle de destekleyerek disiplinler arası bir bakış açısı sunmayı hedeflemektedir.
1. Kavramsal Çerçeve: Din, Dindarlık Ve Ahlak
Din, Yüce Allah tarafından insanı dünya ve ahiret saadetine ulaştırmak için vaz'edilmiş ilahî bir nizamdır. Dindarlık ise, bu nizama inanmak ve onun gereklerini bilinçli bir şekilde hayata tatbik etmektir. İslam geleneğinde dindarlık, çok boyutlu bir yapı olarak ele alınır: İman (inanç), ibadet (pratik) ve ahlak (etik davranış) boyutları birbirini tamamlayıcı unsurlardır. Ahlak ise, insanın hem yaratıcısına hem de yaratılmışlara karşı sorumluluk bilinciyle davranması, bir başka ifadeyle “ilişkiler kompleksi”dir. Kur’an, ahlakı insan fıtratına uygun bir olgunluk hâli olarak sunar (Rûm, 30/30). Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” (Muvatta, “Hüsnü’l-Hulk”, 8) beyanı, ahlakın dinî hayatın nihai hedefi olduğunu göstermektedir.
Kelam âlimleri, dini hükümleri ağaç metaforuyla açıklamışlardır: İman kökü, amel gövdeyi, ahlak ise meyveyi temsil eder. Bu sebeple, meyvesiz (ahlaksız) bir ağaç (dindarlık) kamil olamaz. Dolayısıyla İslam’da ahlak, dinden bağımsız ve ayrı düşünülemez; o, dinin özü ve tamamlayıcı parçasıdır.
2. Dindarlık-Ahlak Geriliminin Nedenleri
İslam öğretisi,ahlakın hem imanla hem de ibadetlerle desteklenip pekiştirilmesini öngörür. Ancak pratikte, dindar addedilen bireylerde görülen ahlakî zaafiyetler, bu ideal bütünlüğün neden sağlanamadığı sorusunu gündeme getirmektedir. Literatürde ve ampirik gözlemlerde öne çıkan nedenler şu şekilde sıralanabilir:
1. Bilgi Eksikliği ve Cehalet:
Dinî bilgiyle desteklenmeyen, taklidi düzeyde kalan bir inanç, ahlakî davranışı besleyemez. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır” (İbn Mâce, “Mukaddime”, 17) buyruğu, ilmin dinî ve ahlakî olgunluğun temeli olduğuna işaret eder. Cehalet, dindarlığın en büyük düşmanıdır.
2. Şuursuz İbadet Pratikleri:
İbadetler, sadece şekilsel bir ritüel değil, bireyi kötülüklerden alıkoyan bir nefis terbiyesi aracıdır. Kur’an, namazın “hayasızlık ve kötülükten alıkoyduğunu” (Ankebût, 29/45) açıkça belirtir. Ancak, ibadetlerin bu temel hedefi göz ardı edildiğinde, şekilcilik ve riya ön plana çıkar; ibadet ahlaka dönüşmez.
3. Nefsânî ve Psikolojik Zaaflar:
İman sahibi insan da psikolojik zayıflıklar, öfke, kibir, açgözlülük ve bencillik gibi nefsânî arzular sebebiyle gayr-i ahlakî davranışlar sergileyebilir. Din, bu zaaflarla mücadele etmek için bir araç sunar, ancak bireyin iradesi ve sürekli mücahedesi bu sürecin olmazsa olmazıdır.
4. Sosyo-Kültürel ve Çevresel Etkenler:
Eğitim sistemi, siyasi atmosfer, medya ve popüler kültür, bireyin din ve ahlak algısını derinden şekillendirir. Dindarlığın salt bir grup kimliği veya siyasi aidiyet üzerinden tanımlandığı ortamlarda, ahlakî değerler ikincil plana itilebilmektedir. Ayrıca, toplumda yaygın olan “dindar insan” ile “ahlaklı insan” ayrımı, bu ikilemin normalleşmesine yol açmaktadır.
5. Din Algısındaki Saptırmalar:
Toplum, dini çoğu zaman onun mensuplarının davranışları üzerinden değerlendirir. Dindar kişi veya kurumların ahlak dışı eylemleri, doğrudan dinin kendisine mal edilerek, din-ahlak bütünlüğüne dair olumsuz bir kanaatin oluşmasına neden olur. Oysa İslam, bireyin kusurlu davranışlarını dinin temsili olarak görmeyi reddeder; din, aslî kaynakları olan Kur’an ve sahih Sünnet üzerinden anlaşılmalıdır.
3. Dindarlığın Toplumsal Temsiliyeti Ve Ahlaki Buhran
Dindarlığın toplumsal yansımaları, özellikle modern dönemde karmaşık bir hal almıştır. Dindar bireylerin ahlakî zaafiyetleri, sadece kişisel bir sorun olarak kalmamakta, dinin toplumsal meşruiyetini ve inandırıcılığını zedeleyen bir faktöre dönüşmektedir. Bu durum, toplumda dindar-dindar olmayan ayrımını keskinleştirerek sosyal kutuplaşmayı derinleştirebilmektedir.
Öte yandan, İslam düşüncesinde “takva” kavramı, dindarlığın özünü oluşturur. Takva, Allah’tan sakınma ve O’nun rızasını gözetme halidir. Bu içsel ve ahlakî boyut, gösterişten (riya) uzak, samimi bir dindarlığı işaret eder. Nitekim Hz. Ömer’in (r.a.) “İnsanların ibadetlerine değil, ahlaklarına bakın” sözü, dinî hayatın ölçüsünün zahiri ritüeller değil, davranışsal erdemler olduğunu vurgular. Bu perspektiften bakıldığında, ahlakî zaafları olan bir dindarlık, “vicdansız dindarlık” olarak nitelendirilebilir.
4. Bilgi, İman Ve Ahlak Üçgeni: Çözüm Yolu
İslam geleneğinde bilgi (ilm), inanç (iman) ve ahlak (ahlak) arasında organik ve güçlü bir bağ olduğu kabul edilir. Sahih ve derinlikli bir dinî bilgi, sağlam ve şüpheden uzak bir imanı inşa eder. Bu iman ise, doğal bir sonuç olarak güzel ahlakı doğurur. İslam filozofları da ibadetleri, nefsi terbiye ederek ahlakî kemale ulaştıran bir araç olarak değerlendirmişlerdir.
Bu nedenle, dindarlık-ahlak ikilemini aşmanın yolu, her şeyden önce dinî eğitimi salt hüküm bilgisi aktarımından çıkarıp, onu ahlakî şuur ve içselleştirme (tahkik) boyutunu da kapsayan bütüncül bir formata kavuşturmaktan geçer. İbadetlerin felsefesi ve ahlakî hedefleri üzerine düşünmek, bireyi şuursuz bir ritüelizmden kurtaracaktır. Ayrıca, toplumda din algısını, dindar bireylerin kusurlu davranışları üzerinden değil, dinin aslî kaynakları ve evrensel ahlak ilkeleri üzerinden inşa etmek gerekmektedir.
Sonuç
Dindarlık ve ahlak, İslâmî düşüncede bir madalyonun iki yüzü gibidir. Birini diğerinden ayırmak, her ikisini de anlamsızlaştırır. Dindarlığın ahlaka dönüşmediği bir anlayış, şekilsel ve içeriksiz bir inançtan ibaret kalır. Ahlakın dinden ve onun sağladığı ilahî referans ve motivasyondan koparıldığı bir yaşam ise, göreceli ve yönsüzleşme riski taşır.
Gerçek ve kamil bir dindarlık, sadece namaz kılmak, oruç tutmak değil; aynı zamanda ve daha ziyade, adaletli, merhametli, doğru sözlü, emanete riayetkâr, alçakgönüllü ve sorumluluk sahibi olmaktır. Dinî hayatın nihai amacı, “iyi Müslüman” olmadan önce “iyi insan” yetiştirmektir. Bu hedefe ulaşmak, dindarlığı bilgiyle derinleştirmek, ibadeti şuurla yoğurmak ve nihayetinde tüm bunları ahlakî bir kişilikte cem etmekle mümkündür. Ancak bu şekilde, dindarlık ahlakla, ahlak da dindarlıkla sınanmaktan kurtulup, birbirini tamamlayan ve anlamlandıran iki esaslı değer haline gelebilir.
Dipnotlar
1. Buhârî, “Cenâiz”, 92; Müslim, “Kader”, 22.
2. İbrahim, 14/24–25.
3. Temel Yeşilyurt, “Bilgi Kuramı”, Kelam, ed. Şaban Ali Düzgün (Ankara: Grafiker Yay., 2015), 311.
4. Ankebût, 29/45.
5. Hilal Özel – Hasan Kaplan, “Din ve Ahlak Birbirleriyle Nasıl İlişkilidir? Kısa Bir Literatür İncelemesi”, Turkish Studies, 13/15 (2018), 345-372.
6. M. Çetin, “Dindarlık-Ahlak İlişkisi ve Dînî-Toplumsal Yansımaları”, Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi, 13 (2021).
7. Enver Uysal, “Dindarlığın Ahlâkî Temeli Üzerine Bazı Düşünceler”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 14/1 (2005), 41-59.
8. Emine Taşçı Yıldırım, “İslam Felsefesinde İbadetler Ekseninde Dindarlık”, Darülfünun İlahiyat, 31/2 (2020).
9. Mehmet Nadir Özdemir, “Dindar İnsan’-‘Ahlaklı İnsan’ İkilemi”, Akademik Akıl, (2023).
KAYNAKÇA
· Çetin, Maksut. “Dindarlık-Ahlak İlişkisi ve Dînî-Toplumsal Yansımaları”. Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi 13 (2021).
· Güler, İlhami. İman–Ahlak İlişkisi. Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2016.
· Özel, Hilal – Kaplan, Hasan. “Din ve Ahlak Birbirleriyle Nasıl İlişkilidir? Kısa Bir Literatür İncelemesi”. Turkish Studies 13/15 (2018): 345-372.
· Özdemir, Mehmet Nadir. “‘Dindar İnsan’-‘Ahlaklı İnsan’ İkilemi”. Akademik Akıl (2023).
· Taşçı Yıldırım, Emine. “İslam Felsefesinde İbadetler Ekseninde Dindarlık”. Darülfünun İlahiyat 31/2 (2020): 145-168.
· Uysal, Enver. “Dindarlığın Ahlâkî Temeli Üzerine Bazı Düşünceler”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 14/1 (2005): 41-59.
· Yeşilyurt, Temel. “Bilgi Kuramı”. Kelam. Ed. Şaban Ali Düzgün. Ankara: Grafiker Yayınları, 2015.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.