Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Merak etmeyin, kendimize yetiyoruz

Merak etmeyin, kendimize yetiyoruz

Dedikodu bol, olacak da! “Kendine yetmediği için Türkiye buğday ithal ediyor” diye ortalığı velveleye veren bir kesimle karşı karşıyayız. İthalat tabii ki yapılıyor… Ama herhalde o kesimler Dahilde İşleme Rejimi (DİR) diye bir şeyi duymamış olacaklar ki, dillerinin sınırına hâkim olamıyor. Türkiye’yi, Hint fakiri zannediyor!

Bahsettiğim kesimlere, birkaç yetkili ağızdan cevap vereceğim. Önce İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) üyesi, Okandeniz Un ve Gıda’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ergin Okandeniz’i dinleyelim…

“Türkiye’de buğday üretimi, tüketimi karşılıyor…” diyor sayın Okandeniz ve ekliyor:

“Her kalitede üretim yapabiliyoruz. Sektör olarak şu an dünyaya satamayacağımız ürün yok. İhracat, dışarıdan tedarik edilen ürünün işlenerek satılmasından sağlanıyor…”

Ancak sayın Okandeniz’in acil bir talebi var…

“Dünya ile teknoloji ve küresel rekabete uyum sağlama amacındayız. Atıl kapasiteleri faaliyete geçirmek istiyoruz. Sanayici ve ihracatçının en büyük sıkıntısı finansa erişim. Sorunun çözülmesi gerekiyor ki, hedeflere ayakları sürüyerek değil koşarak gidelim…”

O zaman kolları sıvayalım…

İthalat yapmayan ülke mi var, be kardeşim! Japonya dahi ihracatının tamamına yakınını ithalatla karşılıyor. Ama güneşin oğulları bugün dünyanın üçüncü büyük ekonomisine sahip. Ticaret bu… İthalat da olacak, ithalat da!

Japonya ile Türkiye’nin genel dış ticaretini bir kıyaslayalım…

Nisan - Eylül 2022 altı aylık rakamlara göre ülkenin dış ticaret açığı 73 milyar dolar. 403 milyar dolar ithalat yapan Japonya, 330 milyar dolar da ihracat gerçekleştirmiş. Japon para birimi Yen’e karşı ABD dolarındaki son dönem değer artışlarının dış ticaret açığındaki yükselişe etki ettiğini de belirteyim.

Türkiye’de ise Ocak – Eylül 2022 dönemine ait dokuz aylık ithalat 271,3 milyar dolar, ihracat ise 188,2 milyar dolar, dış ticaret açığı da 83,1 milyar dolara yükselmiş.

Dış ticarette iki ülke arasında politika aynı. Fakat Japonya’da finansa ulaşım daha fazla. Bu avantajın etkisi de ekonomik büyüklükte kendini gösteriyor. Türk finans sisteminin kulağına küpe olsun!

Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı ve Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy da, İHBİR üyesi sayın Ahmet Ergin Okandeniz’in söylediklerini destekler açılmalar yapıyor. Ulusoy, Türkiye’nin buğday ve un konusunda sıkıntı yaşamadığını, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) iç piyasada fiyatları dengelediğini belirtiyor.

O kesimlere diyorum ki, bilmeden, etmeden “Türkiye kendine yetemiyor” gibi ulu orta şeyler dememek lâzım.

Gerçekleşmeler ortada… Türkiye 2020 yılında 20,5 milyon ton, 2021’de 17,6 milyon ton buğday üretimi yaptı. Bu yıl da yani 2022 için öngörüler 19 milyon tonu aştı gidiyor.

Diğer taraftan Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’nin yıllık buğday tüketimi kişi başı 169 kilogram. Totalde 2021/22 pazarlama yılında buğday yurtiçi tüketimi 18,9 milyon ton.

Üretime göre tüketimde yeterlilik derecesini buyurun siz oranlayın… Dünya un ihracat şampiyonu Türkiye’ye yerli buğdayı yetiyor mu, yetmiyor mu?

Ek bilgi vererek başka bir konuya geçelim… Küresel buğday üretimi 2021/22 pazarlama yılında bir önceki yıla göre yüzde 1 artmış ve 781 milyon tona ulaşmış. Aynı dönemdeki tüketim de yüzde 1’lik artışla 778 milyon ton...

Söz konusu çerçevede fiyatları belirleyen de üretim, tüketim ve tedarik arasındaki etkileşim… Son günlerde bölgesel ve küresel mes’ele haline gelen İstanbul tahıl koridoru anlaşmasının askıya alınmasını da unutmayalım…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde gıda krizinin aşılması için İstanbul’da imzalanan “tahıl koridoru” anlaşmasının küresel anlamda politik, stratejik ve ekonomik müspet sonuçları oldu. Anlaşmanın gündeme gelmesiyle bile 21-23 Temmuz 2022 tarihlerinde yani 3 günde buğday fiyatları yüzde 7’ye yakın gerilemişti.

Ancak geçen Cumartesi günü (29 Ekim) Ukrayna’nın Kırım’daki Karadeniz filosuna yaptığı büyük bir insansız hava aracı saldırısının ardından Rusya, Birleşmiş Milletler (BM) tahıl anlaşmasına katılımını belirsiz bir süre için askıya aldı.

Tera Başekonomisti Enver Erkan’ın dediği gibi, Rusya’nın hafta sonu BM aracılığı ile Karadeniz tahıllarını ihraç etme anlaşmasından geri dönüşü, ithalata bağımlı ülkelere yapılan sevkiyatları vuracak, küresel gıda krizini derinleştirecek ve fiyatlarda artışlara yol açacak. Fiyatlardaki artışın 2 ay sonunda ürünlere yansıyacağı tahminleri yapılıyor.

Buna bağlı olarak antiparantez bir bilgi daha… Afrika ve Ortadoğu’ya gönderilecek buğdayın Rusya’nın bu kararından sonra risk altına gireceği belirtiliyor. Fakat tahıl koridoru anlaşması dahilinde bahsettiğim bölgeye giden buğday miktarının sadece yüzde 5-6 civarında olduğunu ve geriye kalan yüzde 90’dan fazla buğdayın Batılı gelişmiş ülkelere gittiğini ifade edeyim. Yani Afrika’yı Türkiye’den başka yine düşünen yok!

Her neyse, Türkiye, İstanbul tahıl koridoru anlaşmasının askıya alınmasıyla birlikte harekete geçti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın muhataplarıyla diplomatik temasları ve koordinasyona yönelik adımları olayı ne kadar yumuşatacak henüz bilemiyoruz. Öncelikle anlaşma girişimlerinin devam etmesi ve barış zeminin oluşturulması için her türlü provokasyondan uzak kalınması şart.

Tahıl koridorunun açık olmasının fiyatları en azından psikolojik olarak aşağı yönlü rahatlattığını ifade eden IAOM Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy gelişmeyi yorumlarken, geçmiş yıllara bakılarak Kasım’dan başlayarak Ocak sonuna kadar fiyatların genelde talep dolayısıyla arttığını, şimdi tahıl koridoru anlaşmasının askıya alınmasının olumsuz etkisiyle de fiyatların yükselmeye devam edeceğini söylemenin mümkün olacağını, fakat rekolte fazlası sebebiyle zirve fiyatların görülmeyeceğini dile getiriyor ve “Bizde de, TMO’nun halihazırda yürüttüğü un ve yem regülasyonu programı sayesinde iç piyasadaki fiyatların daha az etkilenmesini bekliyoruz” bilgisini veriyor.

Sayın Ulusoy, “Tabii Türkiye mevcut resimden ayrılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ikinci tarımsal üretim tahmininde 19,8 milyon tonluk bir buğday üretimi var. Yine 8,3 milyon ton mısır ve 8,5 milyon ton arpa üretimiyle 36 milyon tonu aşan bir tahıl üretiminden bahsediyoruz. Kendini dengeleyecek bir seviye” diyerek Türkiye’nin bundan etkilenmeyeceğini kaydediyor.

İnşallah tahıla dayalı fiyatlar yurtiçinde artış göstermez…

O halde özellikle buğday başta diğer tarımsal üretimimizin ve fiyatların spekülasyonlara açık hale gelmemesi için her zemin ve zamanda kamu-özel daha etkin, açık, doyurucu, inandırıcı bilgilendirme çalışmaları yapılması gereği ortaya çıkıyor. Zannediyorum, anlatabildim…

bursatv.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi