Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Su ve ekmeğimizi korumak zorundayız

Su ve ekmeğimizi korumak zorundayız

İklim değişikliği diye tanımladığımız dünyanın ısındığına dair iddialara yönelik sürekli haberler alıyoruz ki bu uyarıların başında tarımsal kuraklık öne çıkıyor. Toprakta bitki ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması diye tarif edilen kuraklık ürün miktarlarında azalmaya, büyümelerinde değişime ve canlılar için hayati tehlikelere kadar gidebiliyor.

Kuraklık, yağışın uzun yıllar ortalamasından daha az gerçekleşmesi ile ortaya çıkan ve herhangi bir zaman ve bir bölgede meydana gelebilecek doğal bir iklim olayı. Önemli ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri doğurabilen bir gelişme olan kuraklık yavaş yavaş başlıyor ve uzun yıllar etkisini gösterebiliyor. Bu bakımdan etki derecesi ve süresinin tahmin edilmesi oldukça zor.

Küresel ısınmanın muhtemel etkileri açısından Türkiye’nin kuraklıkla alâkalı risk bölgeleri içinde yer aldığını hatırlatmak isterim. Dolayısıyla kuraklığa karşı her zaman planlı bir şekilde tedbirli olmak gereği ortaya çıkıyor. Belki su arzını artırmak mümkün olmasa da kuraklığın etkilerini azaltacak adımları atmak elimizde.

İşte bu gaye doğrultusunda Tarım ve Orman Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları (STK), Ege ve Dokuz Eylül Üniversitesi, Birleşmiş Milletler Tarım Teşkilatı’nın (FAO) ortak çalıştaylarıyla 2023-2027 yıllarını ihtiva eden İklim Değişikliği ve Tarım Değerlendirme Raporu doğrultusunda “Tarımsal Kuraklık Stratejisi ve Eylem Planı” oluşturuldu.

Diğer yandan tarım ve hayvancılık alanında zirveleri zorlayan, örnek özel kişi ve kuruluşları da görmek gerekiyor. Bu açıdan Adana buluşmasında ödül alanlar hakikaten gözümüzü kamaştırdı, bizleri umutlandırdı ve gururlandırdı…

Tarımsal üretime gönül veren iki üniversiteli genç Ezgi Davulcu ile Melih Andaç’ı, Sunar Şirketler Grubu bünyesinde yer alan Sunar NP’ı, Eskişehir’de başarılı bir çiftçilik yapan Münevver Kepenek’i, Afyonkarahisar Emirdağ ilçesinde kıraç bölgeyi sulu tarım yapılabilir hale getiren Doğuş Çay’ı, önce arıcılıkla başlayıp daha sonra çilek üretimine giren Münevver Aşama’yı, yüksek verimli ve kaliteli pamuk, soya, buğday, arpa tohumları üreten Progen Tohum’u, TOBB ve Habibat Derneği işbirliği ile “Kız Kardeşim Projesi”ni başarılı şekilde yürüten Coca Cola Türkiye’yi ve Coca-Cola Avrasya Ortadoğu Operasyon Biriminde Kurumsal İlişkiler, İletişim ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Sinan Cem Şahin’i, Hatay’da hayvancılıkta örnek bir çalışma geliştiren Cansu Binici’yi, gıda israfına karşı proje başlatan İstanbul Ticaret Borsası’nı, 72 bin metrekare alanda bünyesinde elektronik alım-satım salonları, laboratuvarlar, kapasitesi 50 bin tona ulaşan lisanslı depolar bulunan yatırımla örnek projeyi hayata geçiren Adana Ticaret Borsası’nı, bitkiyle ihtiyacı kadar su tükettirerek yüzde 95 tasarruf sağlayan genç ziraat yüksek mühendis Özge Kaya’yı, fabrikalarının çatılarında yer alan güneş enerjisi panelleri ile kendi elektriğini üreten ve karbon emisyonunu sıfıra indirmeyi hedefleyen Yayla Agro Gıda’yı, Çukurova’da başarılı bir çiftçilik yapan milli futbolcu Cumali Doğru’yu, 100 bine yakın sertifikalı ağaçla meyve üretimi yapan NÇS Tarım’ı, gazeteciyken Mersin Toroslar’da nektari ve fıstık üretimiyle büyük başarı elde eden Aydın Demir’i, Karaman’da örnek çilek üretimi yapan Büşra ve Mustafa Demirel kardeşleri, Nevşehir’de doğal peynir, süt ve tereyağı üretimini işletme boyutuna taşıyan genç üretici Rukiye Yılmaz’ı, doğallıkla teknoloji ve hijyeni buluşturan süt ve yumurta markası Ali Baba’yı ve Tunceli’de bilinçli üretici olmanın örneğini tüm Türkiye’ye gösteren Necla Kos’u tebrik ederken gayretlerinin artarak devamını diliyoruz. Ayrıca ödül alanlar gibi ülkemizde çok sayıda kişi ve işletmenin olduğunu da biliyoruz.

Dolayısıyla iklim değişikliği ve diğer tarıma yönelik tehditlerin arttığı günümüzde böyle başarılı proje ve çalışmaların her zamankinden daha fazla olması gerektiğini belirtmek istiyoruz.

Nitekim tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak, kuru veya sulu alanda üretim yapmak için kısa, orta ve uzun vadeli destek boyutu yüksek yol haritası belirlendi. Plan Cumhurbaşkanlığı kararıyla 2 Şubat 2022 yılından itibaren uygulanıyor.

Planın içerdiği 5 yıllık dönemde tarım sektöründe iklim değişikliğine uyum kapasitesini artırmak ve güvenli gıdaya ulaşmak için sürdürülebilir arazi, toprak – su ve bitki yönetimini gerçekleştirmek için önceden gerekli uygulamaların sahaya konulması hedefleniyor.

Yine söz konusu eylem planıyla; gerekli su yatırımlarının planlanması, iklim dostu tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması, tohum ve bitki çeşitliliği, sulama teknikleri, hastalık ve zararlılarla mücadele, ekonomik ve sosyal destekler, mera otlatma planları, arazi kullanım planları, kuru alanlarda tarımsal üretim yapmak için gerekli tedbirlerin alınması, kısıtlamalar ve acil eylemlerin uygulanmasına yönelik tedbirler hayata geçmiş durumda.

Tarım ve Orman Bakanlığı eylem planı çerçevesinde; aylık olarak sulama suyuna ilişkin verileri, meteorolojik gelişmeleri ve hububat üzerinden her “su yılı”nda bitkilerin ekimden hasada kadar fenolojik (doğal olayların tekrar etme zamanlarını inceleme) gelişimleri aylık olarak raporluyor. Yurt genelinde tarımsal kuraklıktan çiftçinin en az seviyede etkilenmesi sağlanıyor ve sürdürülebilir tarımsal üretim tüm safhalarıyla takip ediliyor.

Planın ana başlığı hakikatte “Kuraklığa karşı suyumuzu koruyoruz”… Özellikle plan dahilinde hayata geçirilen tarımda su tasarrufu ve verimliliğe yön veren yani kuraklık yönetimine katkı sağlayan “Sulama Yönetimi ve Bitki Su Tüketimi Sistemi TAGEM – SuET” uygulamasını önemsiyoruz.

Diğer taraftan yetersiz yağış sebebiyle kuraklıkla ilgili olumsuzlukları hafifletme adına geçen yılın başından itibaren verilmeye başlayan ve ilk etapta 651 bin üretici olmak üzere 2,6 milyar liralık kuraklık desteği ödemelerinin de bu minval üzeri artarak süreceğini tahmin ediyoruz.

Bir hatırlatma yapalım… Kuraklık nedeniyle yüzde 30 ve üzeri verim kaybı yaşayan çiftçi ve üreticilere destekleme ödemesi yapılıyor. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) üzerinde resmi olarak kaydı bulunan ve belli ürünleri eken çiftçiler için verilen kuraklık desteği, verim kaybına göre dekar başına 30 liradan 100 liraya kadar çıkarılabiliyor.

Desteklemeden yararlanacak ürünlerdeki verim kaybı oranları; meteorolojik veriler, TARSİM kayıtları ve İl/İlçe Hasar Tespit Komisyonları kayıtları dikkate alınarak İl/İlçe Tahkim Komisyonları tarafından belirleniyor.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “Yağış konusunda endişe taşır durumdayız” dese de şu anda Türkiye’de depolanabilir alanlarda tutulan su miktarının 183 milyar metreküp olduğunu, diğer taraftan ilave baraj, gölet ve yer altı su depolarının birer birer yapıldığını, sadece son dönemde 101 yer altı su deposunun kullanıma açıldığını söylemesi iyi bir mesaj.

Yine Bakan Kirişci’nin, “424 barajımızda şu anda 124 milyar metreküp su bulunmaktadır. Öncelikle bunu belirtmek isterim. Geçen seneye göre bir önceki yılı mukayese ettiğimizde geçen sene yağış vardı. O yağışta aslında bizim barajlarımız, o depolama alanlarımız suyu aldı. Bu yıl kurak geçecek diye biraz endişe ediyoruz. Fakat şu an mevcut sularımıza ve depolanan sulara bakmıyoruz, yerin altındaki kuyulardan da yeraltı suları tedarik ediyoruz. Yeraltı sularını dikkate aldığımızda suyla ilgili bir problemimiz bulunmuyor” sözleri de içimizi ferahlattı.

Hakikaten Tarım ve Orman Bakanlığı ile Celal Toprak’ın başkanlığını yaptığı Güvenilir Ürün Platformu ev sahipliğinde 24 Ocak’ta gerçekleştirilen Adana tarım buluşması son derece verimli ve faydalı geçti. Bilhassa gündemdeki kuraklık ve su üzerine yapılan konuşmaların kamuoyunu yeteri derecede bilgilendirdiğini ve umutlandırdığını düşünüyorum.

Aslında sadece kuraklık değil, her olumsuzluğa karşı tarımımızı, ekmeğimizi ve suyumuzu korumak zorundayız…

bursasancak.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi