Yeni bir kredi piyasasına ihtiyaç var!

Kasım ayı dahil 13 haftalık yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış kredi büyümesi; özel bankalarda yüzde 21,3, kamu bankalarında yüzde 7,3 olmuş! 28 Kasım haftası itibariyle tüketici kredilerinde yüzde 2,9'luk daralma aldatmasın!

Diğer taraftan ticari kredilerdeki çift haneli şaşılacak yükselişlere dikkat etmenin gereğine de vurgu yapmak istiyorum…

Merkez Bankası (TCMB), yayınladığı son Finansal İstikrar Raporu’nda da kredi büyümesinde ticari kredi talebindeki azalma doğrultusunda bir düzelme gözlendiğini, ancak makro ihtiyati tedbirlere rağmen bireysel kredilerde sadece takibin yapılabildiğini bildiriyor.

Dövizde yanan ateş aslında mevcut kredi büyümesiyle daha net anlaşılabiliyor.

TCMB politika faizinin yüzde 15’lere inmesine rağmen piyasada faizin yüzde 21’lerden aşağı düşmemesinin herhalde muhasebesi yapılmıştır!

“Artan kredi büyümesi ve kredi büyümesine paralel TL’nin seri bir şekilde dövize çevrilmesi” piyasadaki faizin düşmemesi için ana sebeplerden biri olamaz mı?

***

Dolayısıyla artan kredi büyümesi bir bakıma döviz manipülasyonu diye ortaya attığımız iddiaya da çanak tutuyor. Böylece kendi elimizle kendimizi tehlikenin göbeğine atıyoruz.

Zirâ kredilerdeki yüksek talebe karşılık kredi arzının yüksek faizle seyretmesi bizi faizlerin düşmeyeceği düşüncesine sevkediyor.

Daha net ifadeyle; ihracat veya turizm geliriyle ülkede döviz bolluğu yaşansa da, bankalarda döviz mevduatı 250 milyar doları bulsa da, sanki vatandaşın gerek ihtiyaçtan gerekse döviz oyunları veya başka gayeler için talep ettiği yüksek montanlı krediler faizlerin düşmesine set çekiyor.

Dövizdeki artışlara engel olunmak isteniyorsa, özellikle bireysel veya ticari kredi talebinin hangi yöntemle olursa olsun frenlenmesi ve kredinin nereye gittiğinin belirlenmesi ve ona göre “yeni bir kredi piyasası”nın oluşturulması öncelikli yapılacak iş gibi görünüyor.

***

Madem pandemi ortamı diye genişleme politikaları uygulanıyor, madem TL’nin piyasaya verilmesinden korkulmuyor o halde sizce düzenlenmiş, planlanmış ve ucu nereye gideceği belli olan “yeni bir kredi piyasası”na ihtiyaç yok mu?

Elbette var! Hem de fazlasıyla!

Çünkü fiyat istikrarı, düşük enflasyon ve düşük faiz; kanaatimce vatandaşa kredi vermekten daha önemli olsa gerek.

Enflasyon tüm dünyanın sorunu fakat bizlerin de fiyat istikrarının istikrara kavuşması için bir şeyler yapması şart, diyorum.

Kasım verilerine göre tüketici fiyatlarının (TÜFE) aylık yüzde 3,51, yıllık yüzde 21,31’e yükselmesinde; “üç kuruşluk sığ döviz piyasasında” kur oyunları için kullanıldığı tahminleri yapılan kredi büyümesinin etkisi varsa, kesinlikle önünün alınması gerektiğini belirtiyorum.

***

TCMB’nin birinci görevi fiyat istikrarı… Yüzde 15 seviyesinde seyreden politika faizini piyasada işletmenin yolu; çekirdek dahil tüm fiyatlamalar sepetine yayılan “enflasyon ve beklentileri” kırıcı faaliyetler.

Kasım ve Aralık döneminde öngörülen 3 puana yakın enflasyon düşüşünün gerçekleşmeyerek bizzat beklentilerin üzerine tırmanması TL’nin değer kaybıyla ölçülüyorsa o zaman bu kanı durduracak kuvvetli bir bandaja ihtiyaç var demektir.

2002 yılından bu yana zirveye çıkan yüzde 54,62’lik üretici enflasyonuna (ÜFE), döviz fiyatlarının artmasıyla TÜFE – ÜFE arasındaki 33,3 puanlık makasa ve önümüzdeki aylarda da enflasyondaki artışın devam edeceğine dikkat edilerek kredi büyümesindeki niyetlerin iyice analiz edilerek ortaya dökülmesini elzem görüyorum.

***

Çetin ekonomik şartlarda yapılacak görev belli:

“Kur dalgalanmaları 2022 yılının ilk aylarından itibaren makul ve istikrarlı bir çizgiye oturtulacak… Gelişmiş ülkeler seviyelerine yakın ekonomide bir standart yakalanacak… Düşük faizden taviz verilmeyecek...”

Çünkü bu akan kanı durduracak bandaj sağlıklı olmazsa düşürelim diye mücadele edilen faizler resmi olarak da yukarı yönlü harekete geçerse işte o zaman şirazenin nerede duracağını bilemeyiz!

“Planlama, denetleme ve yaptırım” ölçeğinde; uluslararası bir oyun haline gelen “Derenin taşıyla derenin kuşunun vurulmasına ekonomide de müsaade etmemeliyiz” ifadesinin bizzat altını çizmek istiyorum.

analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.